Borçlar Kanununu yürürlükten kaldıran Türk Borçlar Kanununun 26. maddesinde tarafların bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilecekleri hükme bağlanmıştır. Sözleşme özgürlüğü; sözleşmenin yapılıp yapılmamasını, sözleşmenin diğer tarafını seçmeyi, sözleşmenin içeriğini belirlemeyi, sözleşmenin süresini, sözleşmenin içeriğinin değiştirilmesini ve sona erdirilmesini kapsamına alır.Somut olayda, sözleşmenin 31.12.2003 tarihinde sona ereceği kabul edilmişse de; 01.01.2004 tarihinden 01.01.2006 tarihine kadar sözleşme uygulanmaya devam ettiğinden tarafların sözleşme ilişkisini devam ettirmek konusunda zımni iradelerinin bulunduğu kabul edilmelidir. Davacı, devam eden sözleşme ilişkisinde 01.01.2006 tarihinden sonra faturaların son ödeme tarihini değiştirerek, yeni son ödeme tarihlerine göre ödenmesinden kaynaklanan gecikme zammı alacağının tahsilini istemektedir....
Somut olayda davacı, sözleşmenin yapılması aşamasındaki paylaşımın %95-%5 dahilinde olduğunu, kendisinin bu konudaki tecrübesizliği nedeniyle paylaşımın bu şekilde gösterildiğini, sözleşmenin süresi de değerlendirildiğinde bu şekilde devamının kendisi için dayanılmaz hale geldiğini ileri sürmektedir. Mahkemece sözleşmenin genel ahlaka aykırı olduğu kabul edilmiş ise de, 14.01.1948 tarih ve E/30- K/... sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kanun ve ahlaka aykırılığın belirlenmesinde ülkenin genel ahlak telakkilerinin göz önünde tutulması gerekir....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 17.04.2006 tarihli doğalgaz satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin 3/3. maddesi gereğince sözleşmenin bitiminden 90 gün öncesinden davalı tarafından feshi ihbarda bulunulmadığından sözleşmenin devam ettiğini belirterek bu durumun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, söz konusu sözleşmenin yürürlükte olmadığını, davacının uyarılmasına rağmen sözleşme imzalamadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2007 tarihi itibariyle sona erdiği taraflar arasında yeni bir sözleşme imzalanmadığını sözleşmenin 3.3.maddesinin fıkrasında yer alan hükmün borçların tespitine yönelik olup sözleşmenin devamı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Petrol AŞ. ile davalı arasında Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin süresinin 02.12.2005 tarihine kadar olduğunu, ...’ın en az üç ay önceden feshettiğini ihbar etmediği sürece sözleşmenin birer yıl süre ile uzayacağının hükme bağlandığını, ...’ın böyle bir fesih bildiriminde bulunmadığından sözleşmenin sonsuz süreli sözleşme haline dönüştüğünü, ancak rekabet hukuku mevzuatına uyarlama zorunluluğu sebebi ile sözleşmenin 2010 tarihinde sona ereceğinin 11.07.2005 tarihinde davalıya bildirildiğini, böylece sözleşmenin 11.07.2010 tarihine kadar süreli hale geldiğini, oysa davalının 02.05.2007 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin 08.08.2007 de sona ereceğini bildirdiğini, bu nedenle haksız fesih sebebi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere 10.000 Dolar kar mahrumiyeti ile 200.000.00.TL cezai şart alacağının bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir....
Bölge Eczacılar Odası işbirliği ile yapılan denetim sonucunda, protokol kapsamında çeşitli kurum ve kuruluşlarının hak sahiplerine ait 16 adet ... karnesi, 92 adet reçete karşılığı bulunmayan, kime ait olduğu belli olmayan küpürü kesilmiş ilaç, 95 adet reçete karşılığı olmayan, kime ait olduğu belli olmayan ilaç küpürü tespit edildiğinden bahisle 2006 yılı tip sözleşmesinin 5. maddesinde “sözleşmenin feshini gerektiren nedenler” başlıklı bölümünün 1-İ,6,7,8. maddeleri gereğince yapılan sözleşmenin iki yıl süreyle feshedildiğini, oysa ki, sözleşmede ilaçların veya küpürlerin kime ait olduğunun ispat edilememesi halinde sözleşmenin feshedilebileceğini, söz konusu bu şartın gerçekleşmediğini ileri sürerek, davalı kurumun sözleşmenin feshine ilişkin kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davada idare mahkemesinin görevli olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin feshinin yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....
edileceğinin bildirildiğini, davalı tarafından sözleşmenin haksız feshedildiğini ileri sürerek sözleşmenin 22/b maddesi ile kararlaştırılan 50.000 Euro cezai şart bedelinin faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sözleşmenin 35-2-c maddesinde bayiliğin devri halinde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceğinin düzenlendiği, davacının bayiliği yürüttüğü işyerini 30/12/2008 tarihinde fiilen 3. kişiye devrettiğini, bu tarihte taraflar arasındaki sözleşmenin kendiliğinden sonra erdiğini, davalının 16/01/2009 tarihinde çektiği ihtarnamenin hüküm ve etkisinin kalmadığını, sözleşmenin ileriye etkili olarak sona erdiği ve davacının sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle hak kazandığı alacakları davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle asıl dava yönünden davacının hak kazandığı 2009 model ticari araç bedeli olan 30.022,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği, davalının sözleşmenin 29. maddesine göre davacının hak kazandığı prim alacaklarını ödemekten imtina edemeyeceği ve davacının toplam 255.034,06...
Davacı vekili dava dilekçesinde davalının 20.1.2003 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, sözleşmenin 2. maddesine göre" Otele alınacak klimalar da dahil olmak üzere demirbaşlar müvekkile fatura edilmek suretiyle teminat olarak verilecek" şartı bulunduğu halde teminatları vermediğini, sözleşmenin 4. maddesi uyarınca kiracı" kiralanan yeri ve kira aktini kısmen dahi olsa üçüncü kişilere devredemez" hükmüne rağmen davalının Teoman ile adi ortaklık kurarak sözleşmenin bu maddesini de ihlal ettiğini, ayrıca sözleşmenin kefili olan Teoman keşide ettiği ihtarla kefillikten çekildiğini, kefaletin sözleşmenin aslı unsuru olduğunu, kefil olmasaydı sözleşmenin yapılmayacağını belirterek akte aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir....
Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında 20.04.2001 tarihinde yetkili satıcılık sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 7 nci maddesinde sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl olacağının düzenlendiği devam eden maddesinde ise fesih ve infisah şartlarının hüküm altına alındığı, müddet sonunda yenilenmemesinin de bu şartlardan biri olduğu, 20.04.2002 tarihinde sözleşmenin sona erdiği, her yıl düzenlenen yetki belgeleriyle taraflar arasındaki ilişkinin devam ettiği, en son verilen yetki ile sözleşmenin 6 aylık süreyle 31.12.2008 tarihine kadar uzatıldığı, sözleşmenin 3.1.5 maddesi hükmünde teminat mektubunun sözleşmenin yürürlük şartı olarak düzenlendiği, sözleşmenin son yenileme süresinin bittiği 31.12.2008 tarihinden sonra davacı tarafından gönderilen 13.01.2009 tarihli faks mesajı ile davalıya sözleşme kapsamında verilen teminat mektubunun geri istendiği, faks mesajı sonrası davalının sözleşmenin sona erdiğine...
görmemekle ve sözleşmenin artık pratik sonuçları olmayıp hayata geçirilmesi mümkün olmamakla birlikte ilgili sözleşmenin 12. maddesi “Sözleşme 2 yıl için akdedilmiştir....