WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili 12.02.2021 tarihli beyan dilekçesi ile; müspet zarar olarak sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yoksun kaldığı kar, menfi zarar olarak ise üçüncü kişilerle sözleşme akdetme fırsatını kaçırmış olmaktan kaynaklanan kazanç kaybı olarak hasretmiştir. Davacının bu iki zarar kalemi dışında başkaca bir talebi bulunmamaktadır. Yapılan yargılama neticesinde sözleşmenin davalı yüklenici tarafından haklı nedenlerle feshedildiğine kanaat getirildiğinden davacının müspet ve menfi zarar istemleri yerinde bulunmamış, talep edilen zarar kalemleri de göz önüne alınarak fesih kesin hesabının düzenlenmesine de gerek duyulmamıştır....

    Bilirkişi kurulunca denetime elverişli şekilde belirlendiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 6.00-TL birim fiyat ile düzenlendiği, sözleşmenin ifa edilmemesi üzerine davacının dava dışı .... Tekstil ile yaptığı sözleşme ile birim fiyatının 9,00-TL olarak belirlenerek davacı tarafından ödeme yapıldığı bu durumda, davacının, sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı zararının 48.000,00-TL olduğu anlaşılmıştır. İBAM ..... HD. ... Esas ve..... Kararı doğrultusunda menfi zarar ve cezai şart talebi bulunduğundan her bir talep yönünden dava değerinin belirtilmesi için davacı vekiline süre verilmiş olup sunulan beyan dilekçesinde menfi zarar talebinin 9.000,00 TL, cezai şart talebinin 1.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacının, sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı menfi zararının bulunduğu tespit edilmiş olup menfi zarar talebinin kabulüne karar verilmiştir....

      Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 16.06.2010 tarihli, E.2010/14-290, K.2010/328 sayılı kararı) Yukarıda açıklanan hukuki ilkeler ışığında, somut olay değerlendirildiğinde; davalı taraf, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşaatını üstlendiği taşınmazdan bir adet daireyi davacıya satmış olup; tarafların, alıcı durumundaki davacı ve yüklenici durumundaki davalı olmasına göre; inşa halindeki taşınmazın satın alınması konusunda yapılan yazılı sözleşme geçerlidir. Bu sözleşme gereğince, davacı; toplam 54.500,00 TL ödemiş, daire kendisine teslim edilmemiş olup, dava dışı üçüncü kişiye satılmıştır. Bu haliyle, sözleşme geçerli olduğundan; davacının, menfi zarar talebinde bulunabileceğinin kabulü gerekir. Menfi zarar, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır....

        Bu niteliği gereği, müsbet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Örneğin, binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza ---- seçimlik ceza ---- eksik işler bedeli, kâr kaybı, gecikme tazminatı -----müspet zarar; inşaatın yapımı süresince oturulacak ev için ödenmesi gereken kira bedeli ile yıkılan binanın enkaz bedeline yönelik talepler menfi ---- kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Eldeki dava bakımından; sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle feshedildiği, taraflara arasında düzenlenen ---- tarihli sözleşmenin 6.5 ve 7.5 maddelerinde, sözleşme kapsamında yapılan tüm malzeme, ekipman ve işyeri giderlerinden davacının sorumlu olduğunun kararlaştırıldığı, bu nedenlerle davacının menfi ve müspet zararına ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir....

          Sözleşmenin haklı olarak feshedilmesi halinde fesheden taraf Borçlar Yasası’nın 108/II maddesi uyarınca menfi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Menfi zarar akdin ifa edileceğine güvenilerek yapılan masraflar ve kaçırılan fırsatlar olarak tanımlanır. Bu zararın kapsamına daha elverişli koşullarda sözleşme yapma fırsatının kaçırılmasından doğan zarar girdiği gibi “karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, alacaklının sözleşme ve inşaat nedeniyle cebinden yaptığı” tüm masraflar girer (Emsal Dairemizin 10.11.1997 gün 1997/3668 E, 1997/4766 Karar sayılı ilâmı). Somut olayda davacı tarafından talep edilen gecikme cezası ise taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı olup ifaya ekli ve müspet zarar kapsamındaki ceza olmayıp dava dışı asıl iş sahibinin uyguladığı ve davacının ödeyerek davalıya rücu edeceği menfi zarar kapsamındadır....

            Dosya kapsamı ve belirtilen yasal düzenlemeye göre, davalı tarafından dosyaya sunulan davacının talimatını içerdiğini iddia ettiği SMS yazışmaları ve ilgili kurumlara müzekkere yazılması talepleri değerlendirilmeden ve tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır....

              Bu durum mevcut olgunun davacılardan gizlenmesi nedeniyle hile teşkil ettiği gibi, şirketin taraf olduğu idari yargıdaki dava dışında bir dava bulunmadığına yönelik davalı taahhüdüne ve dolayısıyla sözleşmeye de aykırıdır. Bu nedenle söz konusu takip ve davanın mevcudiyetinin davacılar bakımından sözleşmenin haklı nedenle feshin nedeni olarak kabul edilmesi gerekirken, mahkemece fesih koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. TBK'nın 112. maddesine göre; borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse, borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olabileceği gibi, menfi (olumsuz) zarar da olabilir. Menfi zarar; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır....

                İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcunun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar . Bu husus BK’nun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....

                Sözleşmelerde fesih; bozucu yenilik doğuran bir hak olup, karşı tarafa iradenin ulaşması ile tamamlanır ve hukuki sonuçlarını yaratır. Fesih sürecinin başlatılması ve fesih hakkının kullanılması, özellikle (ayına ilişkin olmayıp) nakit bedel üzerinden yapılmış sözleşmelerde tek taraflı iradenin karşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını yaratır. Menfi (olumsuz) zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK'nın 125/III. (B.K.106/II.) maddesindeki genel düzenlemelerdir. Sözleşmenin feshi yahut sözleşmeden dönülmesi halinde alacaklı ancak menfi zararının tazminini isteyebilecektir. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar (Olumsuz zarar); dayanağını 818 sayılı BK'nın 108/2. madde (TBK 125/3.) hükmünden almakta olup, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve itirazın iptali davasına dair karar, davalı-k.davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Asıl dava menfi tespit, birleşen dava itirazın iptali istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu