Davacının talebi sadece menfi zararının tazmini istemine ilişkin olmakla davanın bu niteliğine göre talep, TMK'nın 692. maddesinde belirtilen payın tamamına yönelik tasarruf işlemleri niteliğinde olmadığından, davanın tüm paydaşlar tarafından açılması gerekmemektedir. Bu itibarla, aksi yöndeki yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru olmamıştır. Mahkemece istemin niteliği karşısında davanın aşağıdaki ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde esasına girilmelidir. Sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, temerrüde düşmekte kusurlu olan taraftan BK’nın 108. maddesi uyarınca ancak menfi zarar talep edebilir. Gerçekten, BK’nın 108/II. maddesi uyarınca “… borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir.“ Doktrinde hakim olan görüşe ve ... uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır....
Hukuk Dairesi'nin 15/01/2024 tarihli 2022/4662 E. 2024/126 K. sayılı ilamında; "...davalı idarenin yasaya aykırı işlemleri nedeniyle ve sözleşmenin haksız feshinden dolayı 300.000 TL müsbet zararı ile ihalelere girememekten dolayı oluşan kazanç kaybı olan 200.000 TL menfi zarar olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 500.000 TL'nin reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ...sözleşmenin bu haliye davalı idare tarafından haklı olarak feshedildiği, bu nedenle davacının menfi ve müspet zarar talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
İnşaat iş ortaklığı arasında personele yemek karşılanması işi konusunda sözleşme yapıldığını ancak davalı şirketlerin iki ay sonra başka bir şirketle anlaşıp müvekkili ile olan sözleşmeyi feshederek müvekkilin zarar ve ziyanına neden olunduğunu, sözleşmenin 6. maddesinde yer alan "taşeron, tarafından çalıştırılan işçiler işverence sigortalandırılacaktır" hükmüne aykırı olarak taşeron işçilerinin sigortalarının karşılanmadığını, işçilik haklarının müvekkil tarafından karşılandığını, sözleşmenin 7.maddesinde cezai şartlar başlığı altında "Taahhüdünden vazgeçen taraf diğer tarafa hiçbir şarta bağlı kalmaksızın bu işten doğacak her türlü zarar ziyanını ödemeyi taahhüt eder" hükmünün düzenlendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.900,00 TL kar mahrumiyeti, 1.000,00 TL sözleşme masrafları ve 100,00 TL ödenmeyen sigorta prim alacağının sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir....
oluşan menfi zarar ve sözleşme bedelinin geri ödenmesi istemiyle dava açmak zorunlu hale geldiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, 32000,00 TL sözleşme bedelinin ödeme tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faizi ile birlikte ve yapılacak ayrıntılı bilirkişi incelemesinde ortaya çıkacak menfi zararlarına esas olmak, artırılmak üzere 10000,00 TL menfi zararın tahsiliyle taraflarına ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
Mahkemece asıl ve birleşen davanın sözleşmenin feshi yönünden kabulüne, menfi zarar istemiyle ilgili kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle bilirkişi raporuyla arsa üzerinde bulunan gecekondunun inşaatın yapımına engel teşkil etmediğinin saptanmış bulunmasına, 16.06.2006 tarihinde yapı ruhsatı alınmış olup teslimi gereken süre hesabının bu günden başlatılmış olmasına ve davalı yüklenici tarafından gecekondunun yıkılması talep edilerek arsa sahiplerinin uyarılmamış bulunmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Asıl ve birleşen davada menfi zarar olarak 1.000,00 TL talep edilmiş olup bu istemin bir kısmı reddedildiğine göre reddolunan kısım üzerinden davalı yararına vekâlet ücreti takdiri ve bu kısma isabet eden yargılama giderinin sorumlu tutulmaması gerekirken davalı...
Bankasına ait olan 50.000.TL bedelli ve 24/12/2021 vade tarihli çekin ve ... Bankasına ait olan 50.000.TL bedelli ve 30/11/2021 vade tarihli çekin icraya konulmasını önlemek üzere TEDBİR konulmasını ve sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle müvekkilin uğramış olduğu zararların tespit edilmesini talep etmiştir. SAVUNMA Davalı davaya cevap vermemiştir. DELİLLER VE GEREKÇE Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit ve tazminata yöneliktir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu "Menfi tesbit ve istirdat davaları: Madde 72 – (Değişik: 18/2/1965-538/43 md.) Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın tefrikine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
maddi ve manevi tazminat talepleri için şimdilik 10.000,00 TL fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile bedelin zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete verilmesini talep etmiştir. 2.Davacı vekili 15.02.2019 tarihli duruşmada talebini, sözleşmenin aynen ifası, bunun mümkün olmaması durumunda 6.000,00 TL müspet zarar ve kâr kaybı ile 4.000,00 TL manevi tazminat olarak belirlemiş, menfi zarar talebi olmadığını ifade etmiştir....
Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....