Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar vekili, davacı ile davalı müvekkili şirket arasında imzalanan kira sözleşmesinde diğer müvekkilinin kefil olarak imzası olduğunu, müvekkilinin kiralananı bir süre kullandıktan sonra ekonomik nedenlerle işyerini kapatmak zorunda kaldığını, müvekkilinin sözleşmenin devamı süresince edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının herhangi bir zararı doğmadığını, davacının işyerini dava dışı bir firmaya kiraya verdiğini öne sürerek davanın reddi ile % 40 tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında akdedilen sözleşmede, sözleşmenin 5. maddesi uyarınca davalı kiracının sözleşmeyi fesih ettiği, en az (6) ay önceden davacı kiralayana bildirmediği için cezai şarttan sorumlu olduğu TTK.nun 24. maddesi uyarınca cezai şartın tenkis edilmesine ilişkin talebinin de yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava 08/05/2007 tarihli kira sözleşmesi gereği 2007 Aralık, 2008 Ocak – Şubat,Mart, Nisan ve Mayıs ayı kira paralarının tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; davalının taşınmazı tahliye ettiğini, 19/02/2008 tarihli ihtarname ile öğrendiklerini sözleşmenin 3. maddesi gereği üç ay önceden bildirim şartı getirildiğini, bu nedenle davalının 2008 yılı Mart, Nisan, Mayıs, ayları kira parasını da ödemek zorunda olduğunu belirterek itirazın iptaline ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

      "İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiğini, sözleşmede belirlenen cezai şartın tahsili için girişilen icra takibine itirazın yerinde olmadığını ileri sürmüş ve itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Somut olayda taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kiracıya herhangi bir bedel veya tazminat ödemeksizin erken fesih hakkı tanınmamıştır. Kira süresi bitiminden önce kiralananı erken tahliye eden kiracı şirket sözleşmenin 4/3 maddesi gereğince kira süresi sonuna kadar tüm kiraları ödemekle yükümlüdür. Taraflar arasında düzenlenen 07.05.2015 tarihli tahliye protokolünde; davacı kiraya veren, sözleşmenin 4/3 maddesi kapsamındaki alacaklarını saklı tutmuş olup, davacı tarafından anahtarın teslim alınması da cezai şart talebinden vazgeçildiği şeklinde yorumlanamaz. Bu sebeple mahkemece sözleşmenin 4/3 maddesi hükmüne göre kiracının cezai şart olarak sözleşme süresi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

          Şti. arasında 06/04/2016 tarihinde İsmail Alpdemir'in maliki olduğu Aydın ili Kuşadası ilçesi Türkmen Mahallesi Yavansu mevkii 1911 ada 84 ve 83 nolu davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazın T1'e devredileceği hususunda anlaşılmış, taşınmazın devrine yönelik sözleşmenin resmi şekil koşullarını taşımadığı anlaşılmakla davacının tapu iptal tescil davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının terditli olarak açılan tazminat davasının incelenmesinde ise sözleşmenin Ege Grup Turizm Ltd. Şti., Ruby Turizm Ltd. Şti ve T1 arasında imzalandığı, İsmail Alpdemir'in şirket adına imza attığı anlaşılmakla İsmail Alpdemir'e davanın yöneltilemeyeceği kanaatine varılmış, pasif husumet yokluğu sebebi ile tazminat davasının da reddine " dair karar verilmiştir....

          Her ne kadar, “sözleşmenin feshine ilişkin” muarazanın önlenmesi konusunda açılan dava, davacı yararına sonuçlanıp, kesinleşmişse de, davacı eczacının, “tahrifat yapılmış reçeteleri kuruma fatura ettiği” sabit olup, davalı kurumun, sözleşmenin feshini düzenleyen yukarıda belirtilen hükme aykırı davranıldığı gerekçesi ile sözleşmeyi feshetmesinde, tazminat ödemesini gerektiren kusurlu bir davranışı bulunmamaktadır. Fesih hakkının kötüye kullanıldığından da söz edilemez....

            Her ne kadar, “sözleşmenin feshine ilişkin” muarazanın önlenmesi konusunda açılan dava, davacı yararına sonuçlanıp, kesinleşmişse de, davacı ..., “tahrifat yapılmış reçeteleri kuruma fatura ettiği” sabit olup, davalı kurumun, sözleşmenin feshini düzenleyen yukarıda belirtilen hükme aykırı davranıldığı gerekçesi ile sözleşmeyi feshetmesinde, tazminat ödemesini gerektiren kusurlu bir davranışı bulunmamaktadır. Fesih hakkının kötüye kullanıldığından da söz edilemez....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl ve birleşen maddi ve manevi tazminat, tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....

                Davacının ikinci kademedeki tazminat talebine yönelik temyiz itirazına gelince; Kural olarak, özel hukuk alanında borç ilişkisi ya sözleşmeden yada yasaların açıkça hükme bağladığı konularda kanundan doğar. Sözleşmeden doğan hak ve borçlar ancak onun taraflarına karşı ileri sürülebilir. Somut uyuşmazlıkta; 22.10.2001 günlü “inşaat sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin tarafları; davalı yüklenici ... ile dava dışı ..., sözleşmenin işveren tarafı ise yine dava dışı ancak davacının babası olduğu anlaşılan ... ...’tır. Görülüyor ki, ne sözleşmenin ne de sözleşme içeriğinin tarafı olmayan davacı ...’ı sözleşme ile bağlı saymak imkanı yoktur. Kaldı ki, aynı kurala HUMK.nun 299.maddesinde de değinilmiş, imzası ikrar veya mahkemece onun olduğuna hükmolunan senedin ancak imza eden ile mirasçıları hakkında geçerli olacağı üçüncü kişiler hakkında hüküm ifade etmeyeceği kuralı getirmiştir....

                  Davacı da davalılar arasında düzenlenmiş arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu kanıtlayamamış ve 6.2.2007 tarihli dilekçesinde ellerinde arsa maliki ile ... arasında düzenlenmiş her hangi bir sözleşmenin bulunmadığını bildirmiştir. Arsa maliki ... ile ... arasında arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğu kanıtlanamadığından, ...’nin arsa payı devri sözleşmesinden kaynaklanan kişisel bir hakkının bulunduğu düşünülemeyeceğinden davacının da yüklenicinin halefi olarak kişisel hakkı temellük ettiği iddiasına dayanarak bu hakkını arsa sahibine karşı ileri sürme olanağı yoktur. Bu nedenle, tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin hüküm altına alınması doğru görülmemiştir. Ancak; davacı kademeli olarak tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının bu istemi değerlendirilerek sonucuna göre ve bu isteme ilişkin olarak karar verilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu