. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında hizmet sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafında sözleşmenin .../b maddesine dayanılarak haksız ve gerekçesiz bir şekilde sözleşmenin 05.04.2011 tarihi itibariyle feshedildiğini, söz konusu maddede sözleşmede belirtilmeyen gerekçeyi ileri sürülerek sözleşmenin sona erdirilme halinin düzenlendiğini, bu maddenin davalıya haksız ve gerekçesiz olarak sözleşmeyi feshetme yetkisi vermeyeceğini, müvekkilinin bu sözleşmenin ifası için birçok masraf yaptığını, bu olayın müvekkilinin piyasadaki itibarını zedelediğini ileri sürerek, yapılan yatırımların boşa giden kısmı için şimdilik ....000 TL, mahrum kalınan kazanç bedeli şimdilik ....000 TL, toplam ....000 TL maddi ve ....000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşme bedellerinin ve koşullarının rayiç sözleşmelere göre daha ağır hale geldiğini, yapılan fesih işleminin sözleşmenin ......
Edimin ifası, sözleşmenin kurulmasından önce imkânsız halde bulunmaktaysa, sonraki imkânsızlık değil, başlangıçtaki imkânsızlık söz konusu olur. Bu takdirde de borcun sona ermesinden değil, sözleşmenin butlanından söz edilir (TBK. m. 27/1). b)Edimin ifası objektif olarak imkânsızlaşmalıdır. Borçlanılan edim borçlu da dahil hiçkimse tarafından ifa edilemiyorsa, objektif imkânsızlık söz konusu olur. Borçlanılan edimin yalnız borçlu tarafından ifasının mümkün olmamasına, sübjektif imkânsızlık denir. Kişiye sıkı sıkıya bağlı edimlerde borçlunun edimi ifası imkânsız hale gelirse, sübjektif değil, objektif imkânsızlık söz konusu olur. c)Sonraki imkânsızlık sürekli olmalıdır. Geçici imkânsızlık borcu sona erdirmez. Sonraki imkânsızlık tam olabileceği gibi, kısmî de olabilir. d)Borçlu imkânsızlıktan sorumlu olmamalıdır: Borçlu, edimin imkânsız hale gelmesinden sorumlu olmamalıdır....
sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlilerinin suçun faili olabileceğinden, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığının kabulü gerektiğinden, 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve TCK'nın 236/2-d maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri, somut olayda ise kamu görevlileri hakkında açılmış bir dava bulunmadığı, 26/12/2005 tarihinde ön inceleme yapan yapı denetim görevlilerince tespit edilen bir kısım eksikliklere bağlı olarak 29/12/2005 tarihinde sözleşmenin feshine karar verilmesi nedeniyle kamu görevlilerinin hukuka aykırı bir eylemlerinin de tespit edilemediği, faili olmayan suçta şerikliğin de mümkün olamayacağı...
Bu karar nedeniyle sözleşmenin ifası mümkün olmamıştır. Sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 117. maddesi hükmü uyarınca, borcun ifası borçluya yüklenmeyen durumlar sonucu imkânsızlaşırsa borç sona erer. (TBK 136. md.) İmkânsızlık, sözleşme öncesi olabileceği gibi, sözleşmenin imzalanmasından sonra da ortaya çıkabilir. Sözleşme öncesi imkânsızlıkta, sözleşme konusu işin başkaları tarafından da yerine getirilmesi mümkün olamaz. Bu durumda da sözleşmenin batıl (geçersiz) olması nedeniyle BK 20. maddesi (TBK 27. md.) uyarınca geçersizliğine hükmedilir ve sözleşmelere ilişkin direnim hükümleri uygulanamaz. Burada objektif imkânsızlık hâli sözkonusudur. Sözleşme öncesi subjektif imkânsızlık ise, taraflardan kaynaklanan imkânsızlık halini ifade eder....
Şti. nin Kamu İhale Kurumuna yaptığı itirazen şikayet başvurusunun reddi üzerine idare mahkemesinde açtığı iptâl davası sonucunda idare mahkemesinin verdiği karar üzerine davacılar ile yapılan sözleşmenin tasfiyesine karar verildiğinden artık yargı kararı sonucu sözleşmenin uygulama imkânı kalmamış, ifası imkânsız hale gelmiş ve hukuki imkânsızlık doğmuştur. Aynı şekilde dava dışı şirketle yapılan sözleşmenin de yine yargı kararına istinaden uygulama imkanı kalmadığından tasfiye kararı geri alınarak işin kalan kısmı davacılar iş ortaklığına tamamlattırılmıştır. Davalı idarenin Kamu İhale Kurulu ve idari yargı kararı dışında sözleşmeyi fesih beyan ve iradesi bulunmamaktadır. İdari yargı kararına istinaden davacı yükleniciler ile yapılan sözleşmenin ifası durdurulup tasfiye cihetine gidilmiş olup idari yargı kararı nedeniyle davalı idarece sözleşmenin fiilen uygulama imkânı kalmadığından işin durdurulması ve tasfiyeye gidilmesinde davalı idareye kusur yükletilmesi mümkün değildir....
Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu asıl davanın yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır. 4-Öte yandan yanlar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde inşaat süresi 36 ay olarak kararlaştırılmış olup, bu sürede bitmediği takdirde her daire için 400 DM kira bedeli ödeneceği kararlaştırılmıştır. Buna göre inşaatın bitirilip teslim edilme tarihi 26.08.1996 olduğu halde 1999/595 Esas sayılı davanın açıldığı tarihe kadar tamamlanmadığı anlaşılmaktadır. Davacı arsa sahipleri BK.nun 106. maddesinin ikinci fıkrasında kendilerine tanınan haklardan akdin ifası ve gecikme tazminatı ödetilmesi yolunu seçtiklerinden gecikme nedeniyle sözleşmenin 3. maddesinde kararlaştırılan kira tazminatını talep etmeleri mümkündür. Ancak davacılara bırakılacak parselde kararlaştırılandan fazla daire yapıldığı anlaşıldığından bunların yasal olması halinde inşaat süresine etkisi de göz önünde tutulmalıdır....
Maddesine aykırılık ve sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemesi durumunda -------cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girdiği, belirtilen cezai şartın 6098 sayılı TBK'nun yukarıda atıf yapılan 179/1 maddesinde düzenlenen cezai şart türü olduğu, ancak sözleşmenin -------maddesi uyarınca davacının hem cezai şartı hem de sözleşmenin ifasını isteyebileceği hususunun kararlaştırıldığı bu sebeple davacının cezai şartı da sözleşmenin ifası ile birlikte talep edebileceği, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda da açıklandığı üzere davalı tarafından sözleşmeden kaynaklı özen borcu ediminin ihlal edilmesi nedeniyle sözleşmenin ifası ile birlikte cezai şartın da talep edilebileceği kanaatine varılmış, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
. - KARAR - Davacı vekili, müvekkilinin termal otel işletmeciliği ile iştigal ettiğini ancak tesisin öngörülen sürede açılamaması sebebiyle ön avans alınamayıp kontenjan iptalleri yaşandığını, müvekkil şirketin borca batık duruma geldiğini, yapılan dört yeni sözleşmenin ifası ile kâra geçebileceklerini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahiller vekilleri, şirketin iyileşmesinin mümkün olmadığını savunarak, talebin reddini istemişlerdir. Mahkemece, istemde bulunan şirketin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine dair verilen karar, bir kısım müdahiller vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizce bozulmuştur. Bu kez, istem sahibi karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
.-2015/.... sayılı ilâmı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle davacının dava dışı ... .. ile yaptığı sözleşme gereğince gerçekleştirdiği imalât bedelini ancak akidi olan ... ... talep etmesi mümkün olup, sözleşme dışı olan davalı iş sahibinin talimatı ya da onunla yaptığı sözleşmenin ifası sırasında işin gereği olarak iş sahibi yararına gerçekleştirdiği bir imalât bulunmaması sebebiyle davalı iş sahibinden vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca talepte bulunmasının mümkün bulunmamasına göre HUMK’nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve HUMK’nın 442. maddesi hükmünce 248,00 TL para cezası ile bakiye 3,20 TL red harcının karar düzeltme isteyen davacıya yükletilmesine 04.05.2016...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Taraflar arasında görülen sözleşmenin aynen ifası davası sırasında davalı ... ... vekili tarafından 17/04/2008 günlü davalı ... ... Derinkök vekili tarafından 13/05/2008 günlü dilekçeleriyle reddi hakim yoluna başvurmuşlardır. Merci tarafından verilen hakim reddinin reddine ilişkin karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiş, ancak, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucu, temyiz talebi yasal temyiz süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle 23/09/2008 gün ve 2008/10380 E.- 2008/11611 sayılı kararı ile davalıların temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmiştir. Bu kez, davalılar vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuştur....