Avansın son ödeme tarihine göre hesaplanan teslim süresi dolmadan ve edimin ifası konusunda davacıyı temerrüde düşürmeden akdi feshetmekte kusurlu olduğu açıktır. Ancak davacı da gerek malzemenin nakli konusunda, gerekse teknik detayların verilmesi hususunda davalı iş sahibini fesih tarihine kadar alacaklı temerrüdüne düşürmemiş, sözleşmenin ifası konusunda kendi edimlerini ifa ettiğini bildirmeden fesih iradesinden sonra istemde bulunularak kusurlu duruma düşmüştür. Bu nedenle tarafların sözleşmenin ifa ile sonuçlanamamasında ortak kusurlu bulundukları kabul edilmelidir. Hükme dayanak bilirkişi raporunda hesaplanan 38.000 Euro imalâta ilişkin bulunmayıp satın alınan malzemenin iadesi nedeniyle fiyat farkından kaynaklanan zarardan ibarettir. Davacı da akdin ifasında kusurlu bulunduğuna göre kendi kusuruna dayanarak zarar isteminde bulunamaz. Bu nedenle zararın yarısından sorumlu tutulmalıdır....
Diğer taraftan her ne kadar sözleşmede, sözleşmenin yapıldığı tarihteki yüklenicinin edimini yerine getirmemesi ve yeni bir yüklenici ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde sözleşmenin yeni yapılacak binadaki bağımsız bölümü de kapsayacağı hükme bağlanmış ise de, sözleşmenin bu hükmünün de uygulanma olanağı yoktur. Zira, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla ilerde yapılması taahhüt edilen akit taşınmaz mal satımıdır. O nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de ilerde yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmeli, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde objektif bakımından esaslı nokta olarak satım konusu taşınmazın ve niteliklerinin gösterilmesi gerekir. Aksi takdirde, sözleşmede belirlilik unsuru bulunmayacağından, o sözleşmenin ifası istenemez. Başka bir anlatımla, davada dayanılan sözleşmedeki şarta bağlı hükmün uygulanması da mümkün bulunmamaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/785 KARAR NO : 2023/45 DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması DAVA TARİHİ : 14/12/2021 KARAR TARİHİ : 27/01/2023 Mahkememizde açılan davanın dosya üzerinden yapılan incelemesi sonucunda; İDDİA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 18/09/2019 tarihli sözleşmenin düzenlediğini, davalının 12.500.000,00 TL alacağı karşılığında müvekkiline ait bir kısım taşınmazların teminat olarak davalıya devredildiğini, "bu taşınmazların teminat olarak verildiği ve borcun ifası halinde taşınmazların müvekkili şirkete yeniden devredileceği" hususunun protokolün 3. maddesinde düzenlendiğini, müvekkili şirketin pandemi nedeniyle borcunu vadesinde ödeyemediğini, bu konuda davalı tarafa ihtarname gönderildiğini ve "borcun ödenemeyeceğinin" bildirildiğini, davalının cevabi ihtarnamesi ile taraflarına 30/09/2020 tarihine kadar süre verildiğini, müvekkilinin 27/08/2020 tarihli ihtarname ile borcun ifası için davalıdan...
Davalı şahıslarca diğer davalı kooperatife verilen 28.09.2004 tarihli vekâletnamedeki yetkilerden vekilin azledilmesi üzerine davacı yüklenici kooperatifçe açılan bu davada davalı ...’a ait gecekondunun yıkımı, inşaata başlanması, gerekli ruhsatların alınması ve sözleşmenin ifası için izin verilmesi talep edilmiş, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Davada davalı olarak gösterilen ... Konut Yapı Kooperatifi sözleşmenin tarafı olmayıp arsa sahiplerine vekâleten akdi imzalamış olduğundan hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi yerine esastan reddi doğru olmamıştır. 2-Yukarıda da açıklandığı gibi inşaat tapuda kayıtlı 7 adet parsel üzerindeki arsalara yapılacak olup, olayda paylı mülkiyet sözkonusudur....
Şti. yetkilisi olan sanıkların, katılan şirket ile 25/04/2013 tarihinde dosya hazırlama ölçüm raporlama sözleşmesi imzaladıkları, bu sözleşmenin ifasına yönelik olarak da bir takım test cihazlarını sanıklara teslim ettikleri, daha sonra katılan şirket ile sanıklar arasındaki sözleşmenin fesh edilmesine rağmen, sanıkların katılan şirketten almış oldukları test cihazlarını iade etmeyerek atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri iddia edilen olayda; sanıklar ile katılan şirket arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeye dayanan edimin ifası ve hizmet bedelinin ödenmesi ile ilgili hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, sanıklara atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin aynen ifası davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arsa sahibi arasında arsa payı karşığılı inşaat sözleşmesi yapılıdığını, davalının vekalet verme ve arsayı teslim borcunu ifa etmediğini ileri sürerek, davalının vekalet verme ve arsayı davacıya teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi ile sözleşmenin davalı tarafça haklı nedenle feshedildiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir....
ipoteklerin fekkine, sözleşmeden kaynaklı tüm alacakların ayrıca uğranılan tüm zararların şimdilik 5.000,00 TL sının 30/04/2017 sözleşmedeki teslim tarihinden (temerrüt tarihi) itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesine, şayet sözleşmenin ifası mümkün değilse sözleşmenin feshedilerek müvekkilince ödenen tüm bedellerin iadesi ile şimdilik 1.000,00 TL menfi zararların tümünün fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen ve müştereken alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şayet ifa imkansızlığı sadece sözleşmenin tarafları bakımından değil herkes için söz konusu ise buna “objektif imkansızlık” yalnız sözleşmenin taraflarından birinin tutumundan doğmuşsa buna da “sübjektif imkansızlık” denilmektedir. İfa imkansızlığı sözleşme yapılmadan önce varsa ve bu olgu herkes bakımından aynı sonucu meydana getirecek ise Borçlar Kanununun 20. maddesi gereğince o sözleşme butlanla batıldır (geçersizdir). İmkansızlık sözleşmeden sonra ve taraflardan birinin (borçlunun) kusurundan kaynaklanmışsa buna “kusurlu imkansızlık” fakat, tarafların kusuru olmadan meydana gelmişse “kusursuz imkansızlık” denilmektedir. Edimin ifası borçlunun kusurundan kaynaklanmaktaysa kuşkusuz alacaklı Borçlar Kanununun 96. maddesine dayanarak zararlarının tazminini talep edebilir. Bu saptamalardan sonra somut olaya gelince; Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesi 02.09.2002 tarihinde düzenlenmiştir....
kabulüne ve davacı yükleniciye sözleşmenin aynen ifasını sağlayabilmek için yetki ve izin verilmesi doğru görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, sözleşmenin ifası aşamasından önce çıkan uyuşmazlığın çözümüne ilişkin yargılamanın idari yargı yerinde görüleceği anlaşıldığından bahisle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Kural olarak kamu kuruluşlarınca yapılan ihaleden sonra ancak sözleşme imzalanıncaya kadar çıkan uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı, sözleşmenin imzalanmasından sonra adli yargı yeridir (Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 03.02.1997 gün ve 1997/4 Esas, 1997/3 Karar sayılı ilâmı). Somut olayda, taraflar arasında 11.05.2009 tarihinde sözleşme imzalanmış, davacı yüklenici, sözleşmenin geçersizliği nedeniyle feshini ve kesin teminatın paraya çevrilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilerek davacıya iadesini istemektedir. Görülüyor ki uyuşmazlık, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkmış olup işe fiilen de başlanılmıştır....