Davalı uyarlama şartları oluşmadığından davanın reddini istemiştir....
Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı taktirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Sözleşmeye müdahale için, gerekli olan esaslara gelince; Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir, beklenebilir, olağan ve hesaba katılabilir nitelikte olmamalı veya olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Sözleşmeye bağlılık esas olduğundan, uyarlama daima yardımcı bir çözüm olarak düşünülmelidir....
MAHKEME KARARI Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının kredi kullanırken özgür iradesi ile dövize endeksli kredi ile borçlanma yolunu tercih ettiği, hata hile ikrah gibi irade fesadına dayalı sözleşmenin feshi gibi bir yola gidilmediği, kredinin çekildiği andaki koşullar daha sonra davacı tüketici aleyhine değişmiş ise de bunun beklenmeyecek bir durum olmadığı, sözleşmenin kurulduğu anda öngörülemeyen bir döviz artışının bulunmadığı ve bu durumda da davacının uyarlama talebinde haklı olmadığı, bu yöndeki bilirkişi raporuna da itibar edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....
Hükümleri gereğince mümkün olmadığını, bu kapsamda döviz fiyatlarındaki artış nedeniyle mağduriyeti önlemek adına çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde finansal kiralama sözleşmelerinin hariç tutulduğunu, bu sebeple hukuki temeli bulunmayan davanın ve tedbir talebinin reddini savunduğu anlaşılmıştır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun madde 138 hükmü, “Aşırı İfa Güçlüğü” kenar başlığı altında, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bazı durumların sözleşmenin uyarlanması veya sona erdirilmesi sebebi oluşturacağını düzenlemiştir. Taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmeye bağlılık esas olup, sözleşmenin uyarlanması ise; uyarlama koşullarının varlığı halinde başvurulması gereken istisnai bir durumdur....
nun 138.maddesi tarafların edimleri arasında fahiş fark oluşması durumunda sözleşmenin uyarlanmasını düzenlemektedir. Açılan bu dava kiranın uyarlanması istemi ile açılmıştır. TBK.'nun 138.maddesi uyarınca uyarlama koşullarının oluşup oluşmadığı yapılacak yargılamada belirlenecektir. Öte yandan, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemez. Bu durumda mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olup dairemizce istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
KARAR Davacı, davalı bankadan dövize endeksli konut kredisi kullandığını, kur artışına dayalı olarak ödemelerinin aşırı arttığını ve işlem temelinin çöktüğünü ileri sürerek sözleşmeye müdahele edilmek suretiyle sözleşmenin uyarlanmasını ve kredi kullandığı sırada kendisinden tahsil edilen dosya masrafının tahsilini istemiştir. Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, uyarlama şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı temyizi sonunda Dairemizce onanmış, davacı bu defa karar düzeltme talebinde bulunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı eldeki davada aldığı dövize endeksli kradi nedeniyle sözlemenin uyarlanmasını ve ayrıca sözleşmenin kurulması esnasında kendisinden alındığını iddia ettiği dosya masrafınında belirlenerek tahsilini istemiştir....
SUÇ : Nitelikli hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet hükmünün aynen infazına Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanık hakkında her bir müştekiye yönelik eylemlerden dolayı ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiği ve zincirleme suç hükümleri koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, Bornova Sulh Ceza Mahkemesinin 09/09/1996 tarihinde kesinleşen, 10.5.1996 tarih, 1995/895 E- 1996/512 sayılı hükmü ile 16.5.2016 tarihli uyarlama kararında sanık hakkında TCK’nın 43.maddesinin uygulandığı ve uyarlama kararında sonuç ceza bakımından 765 sayılı TCK’nın lehe yasa olması nedeniyle hükmün aynen infazına karar verildiği dikkate alındığında, sanık hakkında her bir müştekiye yönelik hırsızlık suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması halinde ilk bakışta yapılacak basit hesaplama ile de 765 sayılı TCK’nın sanık lehine olacağının anlaşılması karşısında; tebliğnamedeki bozma istemli görüşe iştirak edilmemiştir. 15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak...
talebi yönünden ise sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumdan söz edilemeyeceği gibi borçlunun borcun bir kısmını ifa ettiği, ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halinin gerçekleşmediği, uyarlama koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla ana dosya ve birleşen dosyalar yönünden davanın reddine..." karar verilmiştir....
Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali ( ikinci derecede ) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir. 6098 sayılı T.B.K yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak "işlem temelinin çökmesi" halinde M.K. 1, 2 ve 4'üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 138 nci maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur....
Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali ( ikinci derecede ) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumunun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir. 6098 sayılı T.B.K.nun yürürlüğe girmesinden evvel, mevzuatımızda uyarlama kurumuna ilişkin bir düzenleme olmamakla birlikte, taraflar arasındaki sözleşme koşullarının daha sonra önemli ölçüde değişmesi halinde değişen bu koşullar karşısında (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ) ilkesi bağlamında ve M.K. 2. maddesinden de yararlanılmak suretiyle sözleşmenin yeniden düzenlenmesinin mümkün bulunduğu ve karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin bozularak "işlem temelinin çökmesi" halinde M.K.nun 1, 2 ve 4'üncü maddelerinden yararlanılması gerektiğine dair öğreti ve uygulamada yerleşik bir kabul mevcut iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren T.B.K.’nun 138. maddesi ile bu husus yasal bir düzenlemeye de kavuşturulmuştur....