Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

MUHALEFET ŞERHİ Taşınmaz mülkiyeti edinme tapu sicili ile mümkündür. Tapu sicili herkese açıktır. İlgili herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfa ve belgelerin kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini tapu memurundan isteyebilir. Tapu kütüğüne yapılmış her tescil, bir ayni hakkı karşılar. Geçerli bir tescil, sicil dışı meydana gelen bir değişiklik sonucu sonradan yolsuz tescil haline gelebilir. Bu durumda bile iyi niyetli üçüncü kişiler bakımından, tescilin olumlu hükmü uygulanır.Yani, iyi niyetli üçüncü kişilerin böyle bir tescile güvenerek kazandıkları ayni haklar korunur.(...m.1023) Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu olan bir parsel üzerindeki bağımsız bölümü arsa sahibinden, irtifak tapusu ile satın alan kişinin, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin geriye etkili feshedilmesi halinde, mülkiyet iktisabı korunur. Davalı taraf, yargılamanın her aşamasında, davacı arsa sahipleri ile yüklenici......

    TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir. Bu sebeple taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Nitekim TMK'nın 194. maddesinin uygulanabilmesi için, taşınmazın aile konutu niteliğini haiz olması gerekir. Bu çerçevede; ilk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulî işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki iddianın ispatlanamadığı, bu itibarla davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Davalılar vekili, sözleşmenin yapıldığı sırada dava dışı... ile yapılan sözleşmeden, sözleşme gereği dava dışı...un tapuya tedbir ve şerh koydurduğundan davacının haberdar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin ... ve .... maddeleri gereğince tapu kaydındaki tedbirlerden davacı yüklenicinin haberdar olduğu, davalıların tedbirlerin kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunarak tedbir ve şerhi kaldırdığı, tapuları süresinde devrettikleri gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

      Somut olayda, dava konusu taşınmazın tapu kaydında lehlerine haciz şerhi bulunan kişiler, gerekçeli karar başlığında davalı olarak gösterilmiş iseler de bu kişilere ihbar dilekçesi tebliğ olunmuş olup, davada, davalı sıfatıyla değil, ihbar olunan sıfatıyla yer almışlardır. Öte yandan, dosyadaki tapu kayıtlarının incelenmesinde, gerekçeli karar başlığında adı geçen kişiler dışında başka kişiler (...., .... ...., .... Pvc. Aks. İnş. Tem. Gıd. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vd. ) lehine de haciz şerhleri bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, mahkemece, tapu kayıtları üzerinde detaylı inceleme yapılarak, lehine takyidat şerhi (ipotek, haciz, intifa hakkı vd.) bulunan tüm gerçek ve tüzel kişilerin davaya katılımı sağlandıktan sonra, söz konusu şerhler hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan usule uyulmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ...)Bozma nedenine göre, ihbar olunanlar ..., ... Müdürlüğü, ..., ..., ..., ..., ..., ... .... Ve İnş. San. İtht. İhrc. Tic....

        Bodrum kat 364 nolu dükkan nitelikli taşınmazın tapu kaydının üzerine kötü niyetli tasarrufların önlenmesi ve müvekkil şirketin telafisi imkansız zararların önüne geçilebilmesi amacıyla teminatsız olarak ihtiyatı tedbir şerhi konulmasını, bu talebin kabul edilmemesi halinde TMK 1010 maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil davası açıldığına ilişkin dava konusu taşınmazın tapu kaydına davalıdır şerhi konulmasını, davanın kabulüne, İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, Safra, 12910 parsel, C Blok 1....

        Bölge Tapu Sicilinde kayıtlı taşınmazın 28.06.1995 tarih ve 834 parsel sayılı tapu kaydındaki 27.09.1995 tarih ve 34221 yevmiye numaralı sözleşmenin şerhi kaydının terkini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Davacıların arsa sahibi; davalının ise yüklenici sıfatlarıyla imzaladıkları ve ... Noterliğince doğrudan düzenlenen 10.01.1995 günlü, 01147 yevmiye numaralı ve “Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve Satış Vaadi Senedi” başlıklı sözleşme ile 27.09.1995 tarihli 34221 yevmiye numaralı ve “Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” başlıklı sözleşmelerin kapsamlarının doğruluğu tarafların da kabulündedir. Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesinin bir türü olan “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” bazı özellikler taşıyan bir “Karma Sözleşme” sayılmaktadır....

          Bölge Adliye Mahkemesi Kararı C.1.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda; taşınmazlardaki borçlu hissesinin tapu kaydına şikayetçi 3. kişi adına 17.06.2014 tarihli 19403 yevmiye no lu işlemle satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı tapu iptal ve tescil davasının 25.04.2018 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen davacı adına tesciline dair karar verildiği, kararın 02.07.2019 tarihinde kesinleştiği, tescil işlemlerinin ise 22.07.2020 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hakkın tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceği, davalı ...'nin haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle şikayetçi 3. Kişinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

            Oysa, yukarıda açıklandığı üzere; sözleşmenin ifa edilememesi, sözleşmenin yapılmasından sonra oluşan kusursuz imkânsızlık sonucudur. Davalı şirketin de, davacılarında sözleşmenin yerine getirilmesinde etkili olan bir kusurları bulunmamaktadır. Sözleşmenin 20-c maddesinin son fıkrası hükmünde de; sözleşmenin feshi halinde davalı şirketin, devir aldığı tüm hisselerin tamamını, iade alması gereken bedelleri, nakit olarak tahsil etmek kaydıyla mal sahiplerine geri vereceği ve davalının taşınmazda hissedar kalamayacağı kararlaştırılmıştır. Tapu kaydına şerhi yapılan sözleşmenin bu hükmü, davacılara “geri alma-vefa hakkı” tanımaktadır....

              Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi mümkündür. Böylece, sözleşme alacaklısı sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı kazanır. Tapu Kanununun 26/6 maddesi uyarınca bu şerh beş yıl için geçerli olup beş yılın dolmasıyla kayıttan silinir ve anılan gücünü yitirir. Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz. Somut olayda, davalı dava konusu satış vaadi sözleşmesinin borcun teminatı olarak yapıldığını savunmuş ve mahkemece de bu savunmaya itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de sözleşmenin tarafları muvazaalı işlem iddiasında bulunduğunda bu iddia sözleşme ile aynı güçte yazılı bir belge ile kanıtlamalıdır....

                Objektif unsur, iş hayatındaki dürüstlük kuralları, Borçlar Yasası'nın 24/4. maddesindeki deyimi ile "ticari doğruluk" ilkesi uyarınca, söz konusu belli bir durum sözleşmenin iptalini haklı gösterecek bir önemde olmalıdır. Sübjektif unsur ise, yanılan hata ettiğini bilmiş olsaydı sözleşmeyi yapmayacak olması, başka bir deyişle sözleşmenin yapılması ile hata arasında bir nedensellik bağı bulunmasıdır. Yasanın öngördüğü objektif ve sübjektif koşulların her ikisinin gerçekleşmesi halinde, sözleşmenin niteliğinde, şeyde, kişide ve miktarda yanılgıya düşen kişi, Borçlar Kanunu'nun 25/1. maddesi uyarınca, iptal beyanının yapıldığı anda iyiniyet kurallarına aykırı düşmemek koşulu ile esaslı yanılma nedeni ile sözleşmenin tek taraflı irade beyanı ile iptalini isteyebilir....

                  UYAP Entegrasyonu