WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı , davalının sözleşmenin feshine ilişkin ilk ihtarnamesinden sonra davalı mal vermediğinden işletmenin çalıştırılamadığını ileri sürerek, davalının sözleşmenin feshine ilişkin ilk ihtarmane tarihi olan 26.12.2007 ile işçilerin iş akitlerinin feshedildiği 07.02.2008 tarihi arasında ödediği işçi ücretlerini ve kira sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar ödediği kira bedellerini talep etmiştir. Bu itibarla mahkemece, davacıya ait işletmenin ilk ihtarnamenin gönderildiği tarihden sonra çalıştırılıp çalıştırılmadığının tespiti ile, çalıştırılmadığının tespiti halinde bu dönemde davacının ödediği işçi ücretlerinin belirlenmek suretiyle zararının tespiti gerekmektedir....

    Mahkemece, taraflar arasında imzalanan "devre mülk satış sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin, devre mülk satışına ilişkin olduğu, tapu devrine ilişkin yükümlülükler içerdiği, hem devre mülk satışına ilişkin hem de devre mülk satış vaadine ilişkin sözleşmelerin resmi şeklide yapılması gerektiği, bu durumun sözleşmenin geçerliliğine ilişkin zorunlu şekil şartı niteliğinde olmasına karşın, davaya konu sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmış olduğu, dolayısıyla sözleşmenin geçerliliği için kanun ile getirilmiş olan zorunlu şekli şartına uyulmamış olduğundan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile bu sözleşmeye bağlı olarak ödenen 13.500,00 TL tutarındaki peşinatın iadesi gerektiği gerekçesiyle; " 1- Davanın kabulüne, taraflar arasındaki 03/11/2012 tarihli devremülk sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile 13.500,00 TL'nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " karar verilmiştir....

    KARŞI OY YAZISI Dava, gayrimenkul komisyon alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali, sözleşmenin feshi ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamında itirazın iptali davasına konu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olup olmadığının tespiti amacıyla birden çok bilirkişi raporu alınmış, hükme esas alınan raporda gerekçeleri açıklanmak suretiyle takip konusu alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce itirazın iptali davasına konu alacağın muaccel (istenebilir) olmadığı gerekçeli karar yerinde ifade edilmiş ise de hüküm fıkrasında itirazın iptali davası esastan red edilmiş, bu dava bakımından da nispi vekalet ücretine hükmolunmuştur. İcra takibi başlatmakta ve dava açmakta doğmuş ve güncel bir menfaatin bulunabilmesi, talep edilen alacağın muaccel (istenebilir) olmasına bağlıdır....

      İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan ------ doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 27/06/2019 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür....

        Kararı davalı/birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Birleşen dava yönünden, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Asıl dava, franchise sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı icra takibinde taraflar arasındaki sözleşmenin 5.3. 2. maddesine dayalı olarak 30.000 USD cezai şart, 5.334,99 TL fatura alacağı, 2.700,00 TL pilav aracına verilen zararı talep etmiştir. Davalının borca itirazı üzerine bu itirazın iptali davası açılmıştır. İtirazın iptali davasında icra takibinde talep konusu yapılan alacağın mevcut olup olmadığı incelenir ve takip tarihi itibari ile talep edilen alacak mevcut ise itirazın iptaline karar verilir....

          O.. ile yapılan sözleşmenin de konusuz kaldığı ileri sürülmüş ise de; davacıyla yapılan sözleşmenin 2.1.2 ve 2.2.2. maddelerinde dava dışı O. yapılan sözleşmeye atıfta bulunulduğu, ancak bu atıflar dışında başka bağlantının söz konusu olmadığı, bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin konusuz kaldığından söz edilemeyeceği, ayrıca protokolün 5.1. maddesine göre, protokolün sonlandırılması halinde bile taraflardan birinin lehine sonuçlanmamış taahhüt bulunması halinde bu taahhüdün feshe rağmen yerine getirilmesi gerektiği, davacının iş emri ile bildirdiği araçlara cihaz takılması işleminin gerçekleştiğinin davacının sunduğu araç listesinden anlaşıldığı, davalı şirketin bu listesi verilen araçlara takip cihazı taktığı ve bu nedenle davacıya komisyon ödemesi gerektiği ve borcun davalı yanca ödendiğine dair delil ya da belge sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 42.334,90 TL alacağa yapılan itirazın iptaline, %40 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir...

            şeklindeki beyanının zamanaşımı def’i olarak nitelendirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/8-132 Esas 2013/1389 Karar sayılı ilamında’ da belirtildiği üzere Zamanaşımı hukuki açıdan "def'i" (kişisel savunma) niteliğindedir. Borçlu borcunu ifadan kaçınmak istiyorsa, zamanaşımı def’inde bulunmalı, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava edilebilme niteliğini kaybettiğini beyan etmelidir. TBK m. 161 de açıkça belirtildiği üzere, "zamanaşımı ileri sürülmezse, hakim bunu kendiliğinden gözönüne alamaz". Bu açıdan somut olay değerlendirildiğinde; davacılar vekili, vekaleten düzenlenen 09/12/1977 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespitini istemiş, Davalı ... ise cevap dilekçesinde yukarıda aynen alınan beyanı ile davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının bu beyanı, zamanaşımı def’i olarak değerlendirilmek suretiyle zamanaşımı nedeniyle dava reddedilmiştir....

              Davacı vekili 22.02.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline bu mümkün olmadığı taktirde taşınmazın davalı adına tescilli olan 1116/2400 hissenin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 3. kişiler adına olduğundan tescil edilemeyen kısma ilişkin olarak 347.570,00 TL'nin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Islah dilekçesinde ayrıca tapu iptal ve tescil talebi kabul edilmediği taktirde 740.820,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili talep edilmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir. III....

                Taraflar sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca borcun ifa zamanını ve koşullarını serbestçe kararlaştırabileceğinden, ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşmenin 4.3 ve 4.5 maddeleri geçerli ve tarafları bağlayıcıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/03/2019 tarihli 2017/11- 2630 esas ve 2019/328 karar sayılı kararı uyarınca davacı ve davalı T5 arasındaki sözleşme İhlas Finans ile davacı arasındaki sözleşmeden bağımsız ve kendi başına hüküm ifade eden bir sözleşme olduğundan, taraflar arasında 30/11/2010 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Sözleşme alacağın temlikine ilişkindir. Davacı vekilince 19/01/2012 tarihli ihtar ile ödenmeyen 20/12/2011 tarihli taksitin 3 gün içinde ödenmesi, aksi taktirde sözleşmenin feshi ile bakiye alacağın muaccel hale geleceği ihtar edilmiş, ihtar 23/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir....

                Taraflar sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca borcun ifa zamanını ve koşullarını serbestçe kararlaştırabileceğinden, ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşmenin 4.3 ve 4.5 maddeleri geçerli ve tarafları bağlayıcıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/03/2019 tarihli 2017/11-2630 esas ve 2019/328 karar sayılı kararı uyarınca davacı ve davalı ... A.Ş. arasındaki sözleşme ... ile davacı arasındaki sözleşmeden bağımsız ve kendi başına hüküm ifade eden bir sözleşme olduğundan, taraflar arasında 30/11/2010 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Sözleşme alacağın temlikine ilişkindir. Davacı vekilince 19/01/2012 tarihli ihtar ile ödenmeyen 20/12/2011 tarihli taksitin 3 gün içinde ödenmesi, aksi taktirde sözleşmenin feshi ile bakiye alacağın muaccel hale geleceği ihtar edilmiş, ihtar 23/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu