Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 08.02.1990 tarihinde davalı çocuklarına ½ şer paylarla bağışladığını, bu işlemin kendilerinden mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı olduğunu, mirasbırakanın başkaca dava dışı ... ve ... parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğunu ileri sürerek çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ve miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı taktirde saklı payları oranında tenkisini istemişlerdir....

    Mahkemece, taraflar arasında imzalanan "devre mülk satış sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin, devre mülk satışına ilişkin olduğu, tapu devrine ilişkin yükümlülükler içerdiği, hem devre mülk satışına ilişkin hem de devre mülk satış vaadine ilişkin sözleşmelerin resmi şeklide yapılması gerektiği, bu durumun sözleşmenin geçerliliğine ilişkin zorunlu şekil şartı niteliğinde olmasına karşın, davaya konu sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmış olduğu, dolayısıyla sözleşmenin geçerliliği için kanun ile getirilmiş olan zorunlu şekli şartına uyulmamış olduğundan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile bu sözleşmeye bağlı olarak ödenen 13.500,00 TL tutarındaki peşinatın iadesi gerektiği gerekçesiyle; " 1- Davanın kabulüne, taraflar arasındaki 03/11/2012 tarihli devremülk sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile 13.500,00 TL'nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " karar verilmiştir....

    tekrar etmişler, olmadığı taktirde 47 no’lu bağımsız bölümün dava tarihindeki değerinden miras paylarına isabet eden toplam 77.187,50-Tl tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, olmadığı taktirde imar sonucu oluşan 6107 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, bu da olmadığı taktirde imar öncesi 25,27,28 no’lu parsellerin dava tarihindeki toplam değerlerinden miras paylarına isabet eden tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemişlerdir....

      Davacı vekili 22.02.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline bu mümkün olmadığı taktirde taşınmazın davalı adına tescilli olan 1116/2400 hissenin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 3. kişiler adına olduğundan tescil edilemeyen kısma ilişkin olarak 347.570,00 TL'nin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Islah dilekçesinde ayrıca tapu iptal ve tescil talebi kabul edilmediği taktirde 740.820,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili talep edilmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir. III....

        İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan ------ doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 27/06/2019 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür....

          nın maliki olduğu 140 ada 43 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 nolu bağımsız bölümü davalıya temlik ettiğini, işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kaydın miras payı oranında iptali ile adına tescile, mümkün olmadığı taktirde tasarruf tarihi itibariyle tasarruf nisabını aştığı ölçüde şimdilik 10.000TL kısmi alacağın tasarruf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmazı satın aldığını, annesinin bedeli kendi adına açılan hesaba yatırdığını, mirasbırakanın satıştan aldığı paraların büyük bir bölümünü davacıya verdiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Sözleşmeden doğan bir hakkı ancak, sözleşmenin tarafları ileri sürebilir. Sözleşmenin tarafı olmayan bir kişi, bu sözleşmeye dayanarak bir hak iddia edemez. Dosyanın incelenmesinden, davacılardan ...'ın sözleşmenin tarafı olmadığı, sözleşmenin tarafı olan .... ise dava açmadığı anlaşılmıştır. Şayet arsa sahiplerinden birisi dava açmazsa mahkemece ancak, dava açan paydaşların payına isabet eden miktarda alacağın hüküm altına alınması gerekir. Bu sebeple; dava açmayan .... sağ olup olmadığı, ölü ise davacı ...'ın bu kişinin mirasçısı olup olmadığı araştırılmadan tüm arsa sahiplerince dava açıldığı düşüncesiyle alacağın tamamının hüküm altına alınması doğru olmamıştır. .... Mahkemece yapılması gereken iş; davacı ...'...

              Taraflar sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca borcun ifa zamanını ve koşullarını serbestçe kararlaştırabileceğinden, ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşmenin 4.3 ve 4.5 maddeleri geçerli ve tarafları bağlayıcıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/03/2019 tarihli 2017/11- 2630 esas ve 2019/328 karar sayılı kararı uyarınca davacı ve davalı T5 arasındaki sözleşme İhlas Finans ile davacı arasındaki sözleşmeden bağımsız ve kendi başına hüküm ifade eden bir sözleşme olduğundan, taraflar arasında 30/11/2010 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Sözleşme alacağın temlikine ilişkindir. Davacı vekilince 19/01/2012 tarihli ihtar ile ödenmeyen 20/12/2011 tarihli taksitin 3 gün içinde ödenmesi, aksi taktirde sözleşmenin feshi ile bakiye alacağın muaccel hale geleceği ihtar edilmiş, ihtar 23/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir....

              Taraflar sözleşme serbestliği ilkesi uyarınca borcun ifa zamanını ve koşullarını serbestçe kararlaştırabileceğinden, ahde vefa ilkesi uyarınca sözleşmenin 4.3 ve 4.5 maddeleri geçerli ve tarafları bağlayıcıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21/03/2019 tarihli 2017/11-2630 esas ve 2019/328 karar sayılı kararı uyarınca davacı ve davalı ... A.Ş. arasındaki sözleşme ... ile davacı arasındaki sözleşmeden bağımsız ve kendi başına hüküm ifade eden bir sözleşme olduğundan, taraflar arasında 30/11/2010 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir. Sözleşme alacağın temlikine ilişkindir. Davacı vekilince 19/01/2012 tarihli ihtar ile ödenmeyen 20/12/2011 tarihli taksitin 3 gün içinde ödenmesi, aksi taktirde sözleşmenin feshi ile bakiye alacağın muaccel hale geleceği ihtar edilmiş, ihtar 23/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir....

                TL alacaklı olduğu, bunun yanında alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul,kısmen reddine, davalının icra takibine itirazının ....TL asıl alacak olmak üzere toplam....TL üzerinden iptaline, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Uyuşmazlık, 02/08/2011 tarihli Bireysel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi uyarınca davalı adına açılan kredili bankomat hesabı harcamalarından kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı bilirkişi kök raporuna karşı beyanlarını sunduğu dilekçesinde, bu sözleşmedeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu