Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulüne, 22.7.2008 tarihli sözleşme tutanağının iptaline ve geçersiz sayılmasına karar verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1–Dava vergi borcu nedeniyle taraflar arasında düzenlenen uzlaşma tutanağı başlıklı sözleşmenin iptali ve geçersizliğinin tespiti isteğine ilişkin olup böylece uyuşmazlığın kaynağını vergi borcu oluşturmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki ihtilafın çözümü 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılması gerekir. 2576 sayılı kanunun 6.maddesine göre de, bu tür ihtilafların hallinde Vergi Mahkemeleri görevli olduğundan, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken , yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2011/3387-12712 2–Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin de bir dairesinin bulunduğu, ......

      GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yapılan YLV591 sözleşme numaralı devremülk pay vaadi sözleşmesinin geçerlilik şekline aykırı olduğunu, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile bedelsiz kalan 38 adet bononun iptali ve müvekkili tarafından ödenen 300 TL peşinat ile 3.200,00 TL tutarında 22 adet ödenen senet olmak üzere toplam 3.500,00 TL'nin davalıdan alınarak müvekkiline iadesini, 11.600 TL tutarlı 38 adet senedin geçersizliğinin tespitini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Şifatur vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sözleşme kapsamında toplam 3.495,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Kuşadası vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

      KARAR Asıl davada, arsa sahipleri ... ve ..., davalı yükleniciler ... ve ...’a karşı sözleşmelerin iptali ve kira tazminatının tahsili, birleşen 2008/213 Esas sayılı dosyada yüklenici ..., davalı yüklenici ... ve arsa sahiplerine karşı imalat bedelinin ve seviyesinin tespiti ve imalat bedelinin tahsili, birleşen 2019/354 Esas sayılı dosyada eser sözleşmesinin yüklenicisi, A blok yöneticileri ve bir kısım kat maliklerine karşı eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili, birleşen 2019/336 Esas sayılı dosyada yüklenici ... Tatat, arsa sahibine karşı tapu iptal tescil olmadığı taktirde dairelerin bedellerinin tazmini, 2016/433 Esas sayılı dosyada, 2019/336 Esas sayılı dosyada yüklenici ... tarafından talep edilmeyen tazminatın bakiye kısmının tahsili, birleşen 2011/361 esas sayılı dosyada ise arsa sahiplerinden ..., ..., ... ve ... tarafından yükleniciler, ..., ..., ... ile ...’a karşı sözleşmelerin feshi talebini içerir dava açılmıştır....

        Somut olayda, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve istirdat davası, kredi kartını kullanan davacı tüketici tarafından açılmış olduğundan, uyuşmazlığın, Tüketici Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29.05.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Ne var ki; davacının işe başlatılmış olması nedeniyle feshin geçersiz olduğunun tespiti ile davacının işe başlatmama tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, en çok dört ay kadar olan ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, feshin geçersizliğinin tespiti yönünden hüküm kurulmaması ve işe iade davasının netice olarak bir tespit davası olduğu gözetilmeden en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakların davalıdan tahsili yönünde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; ......

            Davacı vekilinin ilk talebi, sözleşme kapsamında üretilen ve özel sipariş sebebiyle başka firmaya satışı yapılamayan malların mevcudiyeti sebebiyle üretimi yapılan malların bedelinin davalıdan tazmininin yanı sıra söz konusu ürünlerin davalıya iadesi amacını taşıyan sözleşmenin aynen ifasına ilişkin talebi mevcut olup, yukarıda da tespiti yapıldığı üzere sözleşmenin fesih beyanının geçerli olmadığı, davacı yanın, siparişe uygun olarak üretim yaptığı, malları hazırladığı, üretim sonrası siparişin iptali beyanının geçerli olmadığı anlaşılmakla; sözleşmenin aynen ifası talebi mahkememizce yerinde görülmüş esas itibari ile kısa karara derci sağlanan kararların da sözleşmenin aynen ifasına ilişkin ise de sehven kısa karara "sözleşmenin aynen ifasına" maddesi eklenmemiş, bu hususun tavzih ve tashih ile düzeltilmesi mümkün olmayıp istinaf incelemesi neticesinde düzeltilmesi mümkün olmakla birlikte bu duruma gerekçeli karar ile değinilmesi ile yetinilmiştir....

              Davacı, müvekkili şirket ile satış vaadi sözleşmesi imzaladıklarını, ancak sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşme kapsamında davalıya 17.000,00 TL ödediğini, söz konusu akdin şekil şartlarına aykırı olduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile yapılan ödemenin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece taraflar arasındaki adi yazılı sözleşmenin geçersiz olduğu, geçerli olmayan borç ilişkisi sonucunda sebepsiz zenginleşme meydana geldiği ve geçersiz sözleşmeye göre herkesin verdiğini geri isteyebileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşme ön ödemeli konut satışına ilişkindir ve 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 40 vd.maddelerinde düzenlenmiştir....

              Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulü ile icra takibinin 43.437,22 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18.09.2013 tarihli 2013/7790 E. ve 2013/21959 K. sayılı ilamı ile kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, bu kez davalı karar düzeltme talebinde bulunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, feshin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmede kararlaştırılan bedelin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine yöneliktir....

                Genel Müdürlüğü'nden alacaklı olmayıp aksine 178.594,98 TL borçlu olduğu anlaşılmakla, davacının alacak isteminin de yerinde olmadığı sonucuna varılmakla Mahkememizin 2014/661 esas sayılı dosyasında; Davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 178.494,98 TL alacağın 19/03/2010 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Mahkememizin bu dosyası ile birleşen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/160 esas, 2010/401 karar sayılı dosyasında; Davacı ... ... Tarafından davalı aleyhine açılan davanın reddine" karar vermek gerektiği gerekçesiyle "Mahkememizin ....esas sayılı dosyasında; Davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 178.494,98 TL alacağın 19/03/2010 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine" ve birleşen davanın reddine karar vermiştir....

                  UYAP Entegrasyonu