Davalı vekili, sözleşmeye göre davacı tarafça ödenen tutarın iadesinin ancak sözleşmenin süresinden önce sona ermesi şartına bağlı olduğunu, oysa sözleşmenin süresinden önce feshedildiğine dair fesih bildiriminin bulunmadığını, kaldı ki davacının müvekkilinin sürekli ve düzenli ürün alımını engellediğini, iskonto oranlarını düzenli şekilde uygulamadığını, müvekkilince sözleşmeye aykırı herhangi bir davranış sergilenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/07/2019 tarih ve 2018/987 Esas 2019/700 Karar sayılı Kararı ile; " ….… sözleşmenin imza tarihi 22.01.2014 olup 3 yıl süre yönünden bakıldığında 22.01.2017 tarihinde sözleşme sona ermektedir ....
Davacı vekili dilekçesinde, taraflar arasında 13.07.2011 tarihli irtifak hakkı sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile mülkiyeti davalı belediyeye ait 1 parselde kayıtlı 3453,50 m²’lik taşınmaz (arsa) üzerine davacı şirket tarafından hastane yapılması ve hastanenin 29 yıl işletilmesi ve sonrası devri için arsanın davacıya tahsis edildiğini, ancak hastane inşaatına başlanması için projelerin, diğer işlemlerin yapılması ve onaylanmasının gerektiğini,...Bakanlığınca hastane ruhsatının süresinin Ekim 2012’de dolacağının bildirildiğini, bu süre içerisinde bu işlemlerin, inşaatın yapılıp tamamlanmasının imkansız hale geldiğini, bu nedenlerle davacı şirket tarafından projenin gerçekleştirilmesi olanağının bulunmadığından sözleşmenin feshedildiğini, fesih bildiriminin (ihtarının) davacı tarafından davalıya iletildiğini ve fesih bildirimi ile birlikte ilk yıl için davalıya ödenen 235.200 TL irtifak bedelinin, davalı adına irad kaydedilen 14.500 TL’lik teminat mektubunun iade edilmesinin istendiğini...
İlk Derece Mahkemesinin karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Kurumdan gelen 13.05.2022 tarihli cevabi yazıdan sözleşmenin iki yıl süreyle fesih işlemi uygulanacağına dair davacıya 05.01.2009 tarihinde bilgi verildiği, mahkememizin 2009/18 Değişik İş Sayılı Kararı ile sözleşmenin fesih işleminin tedbiren durdurulduğundan fesih işleminin uygunlanmadığının anlaşıldığı, beklenen bir durum için dava açıldığı, ortada iptali gereken bir fesih işleminin olmadığı gerekçesiyle, açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Davalı savunması; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili işyerinde çalıştığı bölümdeki kadronun azaltılacak olması nedeniyle müvekkili tarafından 14.12.2017 tarihli fesih bildiriminin düzenlendiğini, iş bu fesih bildiriminde davacıya uygun başka bir görev olmadığı için son çare olarak iş akdinin feshedileceği, ihbar süresinin 8 hafta olduğu ve bu sürenin 11.02.2018 tarihinde sona ereceği, ihbar süresi dahilinde olan günlük 2 saatlik iş arama izninin günlük veya toptan ne şekilde kullanılmak istendiğinin müvekkiline bildirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, davacının işbu fesih bildirimini tebliğ aldığını ve "ihbar süremde çalışmak istemiyorum bu süre ile ilgili hiçbir hak talep etmiyorum" şeklinde el yazısıyla beyanda bulunarak imzaladığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; "Davacının davasının reddine" şeklinde karar verilmiştir....
Bir olayda haksız fesihten bahsedilebilmesi için sözleşmedeki fesih şartlarının oluşmadan tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilmiş olması gerekir. Bu durumda haksız fesih halinde karşı tarafın fesihten kaynaklı olarak menfi zararını isteme hakkı doğar. Somut olaya bakıldığında; taraflar arsındaki 01/10/2009 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmenin feshi ile ilgili düzenleme bulunmaktadır. Bu madde “Bu sözleşmede yer alan hususlara ve iyi niyet ilkelerine aykırı uygulamaların yapılması halinde, anlaşmalı kurumun faaliyetinde aksama olması veya bazı bölümleri kapatması veya çalışmasına kısmen de olsa geçici olarak ara vermesi halinde sözleşme sigorta şirketi tarafından ayrıca ihtara gerek olmaksızın tek taraflı olarak feshedilir. Ayrıca, sigorta şirketinin sözleşmenin devamı sırasında gerekçe göstermeksizin sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih hakkı saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir....
sınırlı olup doğacak borçları kapsamadığını, bu nedenle takip 569.940,00 TL alacak talebi yönünden hukuka aykırılık bulunduğunu, --- sözleşmesinden kaynaklı--- ücretine, kira alacakları için düzenlenen hapis hakkı kıyasen uygulanamayacağını, davacı tarafın haklı olmayan hapis hakkı iddiasına--- davacının muaccel bir alacağının bulunmadığını, genel saklama sözleşmesinde ---sözleşmeyi fesih hakkının bulunmadığını, davacının sözleşmeyi fesih hakkı olduğu ve sözleşmeyi feshettiği kabul edilirse davacı fesih tarihinden sonraki dönem için ücret talebinde bulunamayacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin, kabul anlamına gelmemek üzere ardiye sözleşmesi olarak kabul edilir ve davacının hapis hakkı olduğu düşünülürse bu hapis hakkının kullanımı özel olarak kiralar için düzenlenen İİK'nun 270.maddesindeki prosedüre göre yapılamayacağını, davacının uyguladığı artış oranı ve istediği alacak miktarının fahiş olduğu gibi aynı zamanda davacı sözleşmenin 3.2, 3.3. ve 3.4 maddesindeki yükümlülüklerini...
Maddeye istinaden" açıklaması ile 07.04.2017 ve 21.03.2017 tarihinde cezai şart olarak fatura ettiği, davalı tarafın, sözleşmenin feshedilmesi nedeni ile güvenlik eksiğini karşılamak üzere dışarıdan karşılanan elemanların ücretlerinin ödendiğini beyan etmesine rağmen buna ilişkin belgeleri dosyaya ibraz etmediği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.1. maddesi uyarınca fatura bedellerinin 15 gün içerisinde davalı tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, fatura tutarlarının ödenmemesi nedeniyle, davacının Kadıköy ... Noterliğinin 15.03.2017 tarihli ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile 17.03.2017 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiği, sözleşmenin fesih tarihi itibarıyla ise davacının, davalıdan 2016/11,12 ve 2017/1,2 aylarını ihtiva eden faturalardan bakiye 65.007 50 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir....
Davalı taraf fesih hakkını, dilediği gibi kullanıp, akdi sonlandırma hakkına sahipse de sözleşmeyi haksız ya da kusuruyla fesheden taraf, fesih bildiriminin sonuçlarına da katlanmak durumundadır. Bu nedenle fesih sonucu zarara uğrayan kimse koşulları mevcutsa haksız fesih sebebiyle uğradığı zararlarının tazminini isteyebilir. Nitekim 6098 sayılı TBK 112. maddesinde borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Ancak davacı haksız fesih sebebiyle uğranılan zararların tazminini isteyebilse de fesihle sona eren sözleşme nedeniyle hiç kimse sona eren sözleşme ile bağlı kalmaya zorlanamayacağından feshin iptali ya da bu şekilde yaratılan muarazanın men’ine karar verilemez....
Sözleşmenin 3. sayfasının “Aylık ve Vekalet Ücreti” başlıklı 7.maddesinde, avukata ödenecek ücretin hesaplanma şeklinin belirtilmiş olduğu ve fakat sözleşmenin 7. Maddesinin devam ettiği sözleşme metnine ait 4. Sayfanın dosya içinde yer almadığı gibi davalının davacıya gönderdiği fesih ihtarının ve tebliğ parçasınında dosyada bulunmadığı görülmüştür....
'ten, sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zarar tutarının 145.341,45TL olarak hesaplandığı; bu zararın talep gibi, sözleşmenin haksız fesih bildiriminin yapıldığı 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; Davacının davalı/ ... 'ten, 465,83TL ve 7.776TL tutarlı kesintilerin iadesini talebe hak kazandığı; Davacının Davalı/......