Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı savunması; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili işyerinde çalıştığı bölümdeki kadronun azaltılacak olması nedeniyle müvekkili tarafından 14.12.2017 tarihli fesih bildiriminin düzenlendiğini, iş bu fesih bildiriminde davacıya uygun başka bir görev olmadığı için son çare olarak iş akdinin feshedileceği, ihbar süresinin 8 hafta olduğu ve bu sürenin 11.02.2018 tarihinde sona ereceği, ihbar süresi dahilinde olan günlük 2 saatlik iş arama izninin günlük veya toptan ne şekilde kullanılmak istendiğinin müvekkiline bildirilmesi gerektiğinin bildirildiğini, davacının işbu fesih bildirimini tebliğ aldığını ve "ihbar süremde çalışmak istemiyorum bu süre ile ilgili hiçbir hak talep etmiyorum" şeklinde el yazısıyla beyanda bulunarak imzaladığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; "Davacının davasının reddine" şeklinde karar verilmiştir....

Sözleşmenin 3. sayfasının “Aylık ve Vekalet Ücreti” başlıklı 7.maddesinde, avukata ödenecek ücretin hesaplanma şeklinin belirtilmiş olduğu ve fakat sözleşmenin 7. Maddesinin devam ettiği sözleşme metnine ait 4. Sayfanın dosya içinde yer almadığı gibi davalının davacıya gönderdiği fesih ihtarının ve tebliğ parçasınında dosyada bulunmadığı görülmüştür....

'ten, sözleşmenin feshine ilişkin bildirimin yapılmış olduğu 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren, 5 ay 3 haftalık süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminin talebe hak kazandığı; zarar tutarının 145.341,45TL olarak hesaplandığı; bu zararın talep gibi, sözleşmenin haksız fesih bildiriminin yapıldığı 30.04.2014 tarihinden 7 gün sonraki tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; Davacının davalı/ ... 'ten, 465,83TL ve 7.776TL tutarlı kesintilerin iadesini talebe hak kazandığı; Davacının Davalı/......

    in bayilik sözleşmesinde sözleşme süresinin sona ermesinden bir ay önce yazılı bildirim koşulu ile sözleşmenin sona erdirileceği belirtilmekte olduğunu, davalı tarafın sözleşmede yer alan hiçbir şartı yerine getirmeden sözleşmeyi feshettiğini, 20/02/2016 tarihinden fesih ihbarının müvekkiline ulaştığı tarihe kadar müvekkiliinin bayilik görevini yerine getirdiğini, davalı tarafın sözleşme bitim tarihi olan 20/02/2016 tarihinden bir ay öncesine kadar sözleşmenin feshi için bildirimde bulunmadığını, davalı tarafından Şubat/2016 ve Mart/2016 hakediş faturalarının ödenmiş hatta Nisan/2016, Mayıs/2016, Haziran 2016 hakediş faturaları da davalı şirket kayıtlarına alındığının davalı şirket tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin fesih bildiriminin kendisine ulaştığı tarihe kadar davalı kurumun bayilik görevini yerine getirdiğini, yerel mahkeme kararında Mart/2016 hakediş faturasının davalı tarafça kabul edilerek defterlerine kaydedilmiş olsa da bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin 19.maddesindeki...

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTNET'in bayilik sözleşmesinde sözleşme süresinin sona ermesinden bir ay önce yazılı bildirim koşulu ile sözleşmenin sona erdirileceği belirtilmekte olduğunu, davalı tarafın sözleşmede yer alan hiçbir şartı yerine getirmeden sözleşmeyi feshettiğini, 20/02/2016 tarihinden fesih ihbarının müvekkiline ulaştığı tarihe kadar müvekkiliinin bayilik görevini yerine getirdiğini, davalı tarafın sözleşme bitim tarihi olan 20/02/2016 tarihinden bir ay öncesine kadar sözleşmenin feshi için bildirimde bulunmadığını, davalı tarafından Şubat/2016 ve Mart/2016 hakediş faturalarının ödenmiş hatta Nisan/2016, Mayıs/2016, Haziran 2016 hakediş faturaları da davalı şirket kayıtlarına alındığının davalı şirket tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin fesih bildiriminin kendisine ulaştığı tarihe kadar davalı kurumun bayilik görevini yerine getirdiğini, yerel mahkeme kararında Mart/2016 hakediş faturasının davalı tarafça kabul edilerek...

      Mahkemece, 20.02.2008 ve 28.01.2009 tarihlerinde akdedilen sözleşmelerin birbirlerinden bağımsız sözleşmeler olmadıkları, 28.01.2009 tarihli sözleşmenin 20.02.2008 tarihli sözleşmeyi zımni olarak ortadan kaldırdığı, bu durumda davacı tarafın 20.02.2008 tarihli sözleşmeye dayanan cezai şart taleplerinin yerinde olmadığı, davalının fesih bildiriminin haksız olduğu, davacının 28.01.2009 tarihli sözleşmenin haksız olarak feshine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının bu sözleşme hükmüne dayanan 50.000,00 USD'lik cezai şart talebi ile davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği 22.03.2010 tarihinden sözleşmenin normal bitiş tarihi olan 28.01.2014 tarihleri arası 3 sene 308 günlük süre için uğramış olduğu kar mahrumiyeti talebinin yerinde olduğu, talep ettiği 1.387 günlük kar mahrumiyeti zararının bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda yer verildiği üzere 74.902,16 TL olarak hesaplandığı, anılan miktarlardan sözleşmenin 24.7. maddesi uyarınca diğer davalı kefilin de sorumlu olacağı, 50.000,00...

        Somut olayda taraflar arasında geçerli olan sözleşme şartları incelendiğinde fesih bildiriminin yazılı şekil şartına tabi tutulmuş olduğu, dosya içerisinde yazılı fesih bildirimi bulunmadığı gibi davacının da acentelik sözleşmesinin yazılı fesih bildirimi ile feshedildiğine dair bir iddiasının olmadığı, aksine mahkememize sunmuş olduğu 11.10.2022 tarihli beyan dilekçesinde açıkça herhangi bir fesih bildiriminde bulunulmadığının beyan edilmiş olması karşısında eldeki olayda taraflar arasında akdedilmiş olan işbu sözleşmenin usulüne uygun olarak feshedilmemiş olması sebebiyle davacının davalıdan sözleşmenin feshedilmesi halinde talep edilebilecek tazminat ve cezai şart bedellerini talep edemeyeceği kanaatine varılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir....

          Davalı sözleşmenin başlangıcına karşı çıkmamıştır. Bu durumda uyuşmazlığın TBK' nun 347/2 maddesinde düzenlenen belirsiz süreli kira sözleşmesinin sona ermesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. TBK' nun 347/2. maddesi maddesi gereğince belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilir. Davacı tarafından davalıya gönderilen 06.06.2014 tarihli ihtarı davalıya 19.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiş dava ise 01.12.2015 tarihinde açılmıştır. Fesih bildiriminin altı aylık kira döneminin sonu için üç aylık fesih bildirim süresine uyularak yapıldığı ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

            Hal böyle olunca kurumun fesih bildiriminin sözleşmenin 5.1. maddesinde belirtilen usule uygun olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." gerekçesiyle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararı davalı yararına bozulmuştur....

              Satış Sözleşmesi’ne göre ise tarafların 07.10.2013 tarihinde başlayıp 11.10.2013 tarihinde sona erecek zaman aralığını konaklama yapılacak dönem olarak seçtikleri buna göre davacının sözleşmede öngörülen konaklama tarihlerinden çok sonra ki bir tarihte fesih beyanında bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen konaklama tarihinden çok sonraki bir tarihte yapılan fesih bildiriminin ... olayları mücbir sebep teşkil etse bile zaman yönünden haklı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmeyeceği, davacının feshi ihbar olarak nitelendirdiği elektronik postanın, dava dışı ......

                UYAP Entegrasyonu