Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacılar tarafından sözleşmenin kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalının 60 günlük süre vererek ihtarname göndermiş olduğu, verilen sürede de borcun ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshedildiği, mahkemece verilen sözleşmenin feshinin tespitine dair kararın Yargıtay tarafından da onanarak kesinleştiği, yangının ise sözleşmenin fesih tarihinden sonra çıktığı belirtilerek, sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 13.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Sulh Hukuk Mahkemesinin delil tespiti işlemi ile 12.08.2009 tarihinde tespit edildiği halde sözleşmenin 4.5.2010 tarihinde feshedildiği, bu durumda aykırılık teşkil ettiği ileri sürülen eylemin üzerinden uzun bir süre geçmiş olduğu gözetildiğinde davacının sözleşmeyi fesih hakkından vazgeçmiş olduğunun kabulünün gerektiği davacı bu hakkını uzun bir süre kullanmadığından davalı bayi nezdinde haklı bir güvenin oluşmasına yol açtığı, sözleşmenin feshinin açıkça hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceği, zira davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialardan birinin davalının Eylül 2009 ve Mart 2010 tarihlerinde LPG alımlarının %55 düşmesi olduğu, oysa tespit işleminin 12.08.2009 tarihinde yapıldığı, bu durumda sözleşmenin fesih sebebi geçerli olmadığından davacının sözleşmeyi feshinin de geçersiz olduğu, dolayısıyla davacının depozito bedeli, kar mahrumiyeti ve cezai şart talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 07/07/2021 NUMARASI: 2021/211 Esas - 2021/580 Karar DAVA: Sözleşmenin Feshinin İptali İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021 Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü; DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 20 yıldan fazla süredir davalının Beykoz İlçesi su bayiliğini sürdürdüğünü, İBB nın el değiştirmesinden sonra, müvekkilinin bayilik sözleşmesinin tek taraflı olarak iptal edildiğinin bildirildiğini, bildirilen fesih sebebinin gerçek olmadığını,iptal kararının hiçbir gerekçeye dayanmadığı gibi gerçek olması durumunda dahi verilecek cezanın sözleşmenin iptali değil, önce uyarı olması gerektiğini, İstanbul 11....

        K A R A R Davacı eczacı olarak davalının sigortalılarının ilaçlarını temin amacıyla sözleşme yapıldığını, 2005 yılı sözleşmesinin 1/m maddesi gereğince sahte reçete tanzimi ve kuruma ibraz edildiği gerekçesi ile 3 yıl süre ile feshedildiğinin 13.8.2007 tarihli yazı ile bildirildiğini ileri sürerek, haksız olarak yapılan sözleşmenin feshi işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, sözleşmenin feshinin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalı tarafından sözleşmenin feshinin haksızlığının tesbitini eldeki dava ile talep etmiş, yargılama aşamasında da; davalı ile 24.12.2009 tarihinde yeni protokol düzenlendiğini bu nedenle davanın konusunun kalmadığını ileri sürmüştür....

          Bir eda içerir talebi bulunmadan, sadece taraflar arasındaki sözleşmenin feshini istemekte, sözleşmenin feshinin sağlanması için bir mahkeme ilamına ihtiyaç bulunmayıp, davacı kendi iradesiyle bu fesih işlemini gerçekleştirebileceği hallerde davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının sözleşmenin (haklı nedenle) feshinin tespiti ile birlikte teminat olarak verilen toplam 200.000.TL'lık 4 adet senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini istediğinden davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu açıktır. Bu durumda mahkemece, davacı tarafından 27.10.2016 tarihli bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini tespitine de karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir....

            Davalı vekili, sözleşmenin tek taraflı feshinin mümkün olması nedeniyle demirbaş ve malzeme amortismanına dair davacı taleplerinin yasal dayanağının bulunmadığını, mevcut demirbaşların tesislerinden alınması için davacıya noter ihtarnamesi gönderildiğini, davacıya vadesi gelmiş borçlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

              Mahkemece, birleşen davada davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi 8. madde uyarınca feshettiğine dair bir bildiriminin olmadığı, ancak sözleşmenin 9.3. maddesi uyarınca sözleşmenin haklı olarak feshi halinde dahi sözleşme kapsamında verilen hizmet bedeli dışında herhangi bir tazminat talep olunamayacağının kararlaştırıldığı, bu nedenle birleşen davada davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle tazminat talep hakkının bulunmadığı, sözleşmenin 9.3.maddesi ile artık davalının feshinin haklı olup olmadığının sonuca etkisi olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece uyulan Dairemizin 10.03.2014 tarihli bozma ilamında, somut uyuşmazlıkta birleşen davada davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilip birleşen davadaki taleplerin buna göre karara bağlanması gerektiği belirtilmiştir....

                Şu kadar ki; sözleşmenin feshinin haksız olduğuna karar verilmesi hâlinde kiralayan, kiracının zararını tazminle yükümlüdür." 32.maddesi sözleşmenin sona ermesinin sonuçları başlıklı olup "Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhâl geri vermekle mükelleftir." 33. maddesi sözleşmenin feshinin sonuçları başlıklı olup, "(1) Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi ile 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca kiracı tarafından feshi hâllerinde, kiracı malı iade ile yükümlüdür. İade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki fark kiracı tarafından kiralayana ödenir....

                  Mahkemece, davanın kabulüne, 13.02.2006 tarihli sözleşmenin feshinin iptali ile sözleşmenin aynen ifasına karar verilmiş; hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece sözleşme şartlarının gerçekleşmemesinde davacının kusurunun olmadığı, feshin haksız olduğu gerekçesiyle 13.02.2006 tarihli sözleşmenin feshinin iptali ile sözleşmenin aynen ifasına karar verilmiş ise de, davacının aynen ifanın mümkün olmaması halinde uğradığı zararın tazmini talebi de bulunmaktadır....

                    SONUÇ:Yukarıda 1.bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent uyarınca kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının birinci bendindeki (sözleşmenin feshinin haklı olmadığına), ikinci bendindeki (sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak feshinin haklı olmadığının tespiti ile) kelimelerinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerlerine (sözleşmenin tarafların ortak kusuru ile son bulduğunun tespitine) kelimelerinin yazılmasına ve hükmün değişik bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.1.1982 Sayılı Kanunla değiştirilen 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesine eklenen (J) bendi gereğince davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, 27.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu