ün 04/11/2020 tarihli oturumda davacının projeye vereceği katkı kapsamında sözleşmeyi imzaladığını beyan ettiği, projenin de dava tarihi itibariyle tamamlanarak hizmete alındığı dikkate alındığında hisse devrine ilişkin sözleşmenin başlığı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde davalı .........'ün herhangi bir koşula bağlı olmaksızın hisse devri taahhüdünde bulunduğu ve dava tarihi itibariyle de taahhüdünü yerine getirmediği mahkememizce değerlendirilmiştir....
haciz ve muhafaza işlemleri olduğu anlaşılmakla, ---- tarihli sözleşmenin geçerli olmasından ötürü, Davacı vekilinin, ----- yapılan ödemenin, iş yerinin devri nedeniyle ödenen ---- senedin istirdadı,---- dosyasından gönderilen---- ihbarnamesi sonucu anılan dosyaya ödenmesi nedeniyle bu bedelin istirdadı, Tedbir kararı ile durdurulan --------- senet nedeniyle ise borçlu olunmadığının tespiti, Taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin yazılı şekilde yapılmaması nedeniyle davanın reddinin TBK madde 520’de düzenlenen simsarlık hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin taşınmaz devrine ilişkin olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle mahkemece bu taşınmazın devri ile doğan verginin kayıtlarının incelemesi gerektiğini, davalı taraf işbu hisse devri yapılırken vergi idaresine yaptığı bildirimin incelenmediğini, söz konusu işlem bir şirket hisse devri olup simsarlık anlaşmasının yapıldığı e-posta yazışmalarında da görülmesine rağmen mahkemece yalnızca sözleşmenin yazılı yapılıp yapılmadığına bakıldığını, bilirkişi incelemelerinde de çok yüzeysel incelemeler yapılmış olduğunu ve davanınh sehven yanlış tarafa açıldığını, bu hususun değerlendirilmediğini, davanın usulden reddi gerektiğini, asıl sözleşmenin alıcı ve davalı satıcılarının menfaati doğrultusunda simsarlık faaliyeti gösteren davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin yazılı şekilde yapılmaması nedeniyle davanın reddinin TBK madde 520’de düzenlenen simsarlık hükümlerine aykırı olduğunu, taraflar arasında sözleşmenin taşınmaz devrine ilişkin olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle mahkemece bu taşınmazın devri ile doğan verginin kayıtlarının incelemesi gerektiğini, davalı taraf işbu hisse devri yapılırken vergi idaresine yaptığı bildirimin incelenmediğini, söz konusu işlem bir şirket hisse devri olup simsarlık anlaşmasının yapıldığı e-posta yazışmalarında da görülmesine rağmen mahkemece yalnızca sözleşmenin yazılı yapılıp yapılmadığına bakıldığını, bilirkişi incelemelerinde de çok yüzeysel incelemeler yapılmış olduğunu ve davanınh sehven yanlış tarafa açıldığını, bu hususun değerlendirilmediğini, davanın usulden reddi gerektiğini, asıl sözleşmenin alıcı ve davalı satıcılarının menfaati doğrultusunda simsarlık faaliyeti gösteren davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını...
-K A R A R- Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve geç teslim nedeniyle gecikme tazminatı alacağının tahsili; karşı dava ise sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davada sözleşmenin davacı arsa sahibi tarafından feshedildiğinin ve inşaatın bulunduğu seviyenin tespitine, gecikme tazminatı talebinin ve karşı davanın reddine dair verilen karar davalı - karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ...-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmüştür. ...-Taraflar arasında düzenlenen ....05.2006 tarihli ve arsa payı devrini öngören inşaat sözleşmesi adi yazılı olarak düzenlenmiştir....
Davacı bu davada,davalı ile yaptığı sözleşme uyarınca kendisine ait bina ve müştemilatların davalıya bedeli karşılığında devri sonucu eksik ödeme yapıldığını ve taşınmazın değerinin eksik belirlendiğini belirterek taşınmazın sözleşmenin yapıldığı tarihteki Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarına göre değerinin belirlenerek ödenmeyen bakiye bedelin davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, davacıya ait yapının bulunduğu taşınmazın, tapuda davacı adına kaydının bulunmaması, davacı adına tapu tahsis belgesinin bulunması nedeniyle binanın kıymet taktiri raporunda belirlenen bedelinin tamamının istenemeyeceği,enkaz bedelinin istenebileceği,bunun da davacıya ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı ile davalı arasında davacının arsasının davalıya devrine ilişkin sözleşme özel hukuk hükümlerine göre geçerli bir sözleşmedir....
ın sözleşmeye imza koyduğu aynı zamanda Not 2 kısmında elektrik, doğalgaz, su ve sözleşmeye konu taşınmazı ilgilendiren bütün borçların Şefik Kar tarafından ödeneceği yine taşınmaz üzerindeki ipoteklerin de borçları ödenmek suretiyle Şefik Kar tarafından kaldırılacağı yazılmış, sözleşme ile hem davalı şirket hem de şirketin yetkilisi Şefik Kar sözleşmenin tarafı olarak yükümlülük altına girmeyi kabul etmiştir. Her ne kadar satıcı kısmında imza şirket ünvanı altına atılmış ise de; bu imzayı koyan yönetici yine sözleşme ilişkisinde yükümlülükleri üstlenen kişi ile aynı kişidir. Yine sözleşme sonrası düzenlenen makbuz incelendiğinde tahsilatın doğrudan Şefik Kar tarafından yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Yine 300.000,00 USD kaporadan sözleşmenin tarafı olması ve sözleşmenin son kısmında bu kaporaya atıf yapılması nedeniyle davalı şirkette sorumludur....
Sözleşmenin feshi halinde, iki taraf da aldıklarını iade edeceklerdir. Yükleniciden taşınmaz satın alan kişilerin de devir yükümlülüğü doğmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, bir inşaat bulunması ve projenin uygulanması sırasında daire alanların da bu durumun farkında oldukları, projeden daire almaları nedeniyle gerekli araştırmayı yapmaları durumunda sözleşmenin ifa aşamasında olduğunu öğrenecekleri ön kabulü bulunmaktadır. Ancak, hiçbir proje uygulanmadan ve hiçbir inşaat emaresi olmadan sözleşmeye konu arsanın yükleniciye devri, onun tarafından da 3. kişilere devri halinde, devir alan 3. kişilerin sözleşmenin varlığına ilişkin hiçbir emare olmadığından, araştırma yaparak bir sonuca ulaşmaları mümkün değildir. Bu durumda ispat külfeti iddiayı ileri süren arsa sahibine ait olup onun tarafından, üçüncü kişinin bu durumu bildiğini ispat etmesi gerekir. Zira tapuda da arsa üzerinde de sözleşmeye ilişkin hiçbir emare bulunmumaktadır....
YANIT: Davalı vekili tarafından verilen istinafa yanıt dilekçesinde özetle, sözleşme tarihi olan 22.11.2013 tarihi itibariyle taşınmazların davacı adına kayıtlı olmadığını, dava dışı Hasan Gündoğdu adına kayıtlı olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında Hasan yerine Hüseyin yazıldığını, tashih talebinde bulunduklarını, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olup bu sözleşmeye dayanılarak tapu devri olmadığı gerekçesiyle alacak talebinde bulunulamayacağını, davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bilindiği üzere tapusuz taşınmazların haricen devri geçerli ise de tapulu bir taşınmaz malın mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması, Borçlar Kanunu 213, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60 ve Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan gözönünde tutulur. O halde dava konusu olayda tarafların beyanları ve mevcut deliller dikkate alındığında taraflar arasında satışa konu olan taşınmazın satış tarihi itibariyle tapulu olup olmadığı kesin olarak anlaşılamadığından, mahkemece öncelikle bu hususta araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir....