Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; davalı kadının sigortalı olarak çalışmaya başladığı, gelir elde ettiği, yoksulluğunun ortadan kalktığını beyanla 25.9.2009 tarihli boşanma kararı ile hükmedilen aylık 500,00 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, ...’da ikamet etmesi nedeniyle ... mahkemelerinin yetkili olduğunu, sahip olduğu iki ev nedeniyle kredi borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur....

    Mahkemece; davalı kadının dava sırasında evlenmesi nedeniyle davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutulmuş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Eldeki davada, davacı taraf dava dilekçesinde, davacının hastalığı sebebi ile nafakanın kaldırılmasını istemiş olup, davanın devamı sırasında davalının yeniden evlenmesi ile yoksulluk nafakasının kendiliğinden ortadan kalktığı ve bu nedenle davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır....

      Davada; mevcut yoksulluk ve müşterek çocukların iştirak nafakalarının zaman içerisinde yetersiz kaldığı ileri sürülerek yoksulluk nafakasının 25 TL'den aylık 150 TL'ye, müşterek çocuklar ... ve ...'in iştirak nafakalarının aylık 150'şer TL'ye çıkartılması talep ve dava edilmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının aylık 100 TL'ye, iştirak nafakalarının da ayrı ayrı aylık 100'er TL'ye çıkartılmış, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki delillere ve kurulan hükme göre; iştirak nafakalarının artırımına ilişkin kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur. Bu yönden hükmün ONANMASINA, Yoksulluk nafakası artırım yönünden ise; TMK 176/3.maddesine göre; yoksulluk nafakası alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davacı nafaka alacaklısı ...'...

        karşı işlemiş olduğu kasten yaralama suçundan kurulan hükümde; Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) - ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK.nun 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla 1/2'ye kadar artırımının öngörülmüş olması karşısında, katılanın adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, 5237 sayılı TCK.nun 3. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı olarak, yetersiz gerekçe ile sanığın cezasında üst sınırdan artırım yapılması, 4- Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazete'nin 24.11.2015 ve 29542 sayılı sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK.nun 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş...

          nafaka talep etme hakkı olmadığını, emekli öğretmen olması nedeniyle sürekli ve düzenli gelirinin olduğunu, davacı- davalının ağır kusurlu olması sebebiyle açtıkları boşanma davasının reddine, davacının haysiyetsiz yaşam sürmesi nedeniyle TMK.nun 163. maddesi gereği açtıkları karşı davanın kabulüne, bu hususun kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, eski eşiyle gönül ilişkisi olan davacının 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

          K A R A R Davacı, davalı bankadan 12.03.2007 tarihli bireysel kredi sözleşmesi ile 65.000 TL kredi kullandığını,bu kredi kullanımı nedeniyle 4.204,59 TL(3.265 TL dosya masrafı + 529 TL hayat sigortası + 410,59 TL konut sigortası) kesinti yapıldığını,ayrıca kredi kapama işleminin 2 gün geç işleme konulması nedeniyle 37,51 TL, hesap işletim ücreti olarak 66,75 TL alındığını, bu haksız tahsilatlarıın davalıdan faizi ile tahsilini talep itmiştir. Davalı,yapılan kesintinin sözleşme ve bankacılık mevzuatı çerçevesinde yapıldığını belirterek davanın reddini dilemiştir....

            Aile Mahkemesi'nin 2013/750 sayılı dosyasında tarafların boşandıkları ve 5 yıl önce karara çıkan dosyada hükmedilen nafakanın aylık giderler düşünüldüğünde yetersiz kaldığı, bu nafaka miktarının kadına yetersiz geldiği, kadının işsiz olduğu, kirasını ve giderlerini dahi karşılayamayacak halde olduğu, ortalama bir hayat dahi sürdüremediği, erkeğin ise emekli olduğu ve 3.800.TL emekli maaşı aldığı, ekonomik refah içinde yaşadığı, maaşında her yıl artış olduğunu" belirterek ödenmekte olan aylık 500,00.TL yoksulluk nafakasının aylık 1.250,00.TLye çıkarılması talep ve dava edildiği, Davalı-K.davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özet ile; "davacının haysiyetsiz yaşam sürmekte olduğu ve erkek arkadaşları ile belirli sürelerde evlenme olmaksızın fiilen aynı evde yaşadığı, kadının alkol ve sigara bağımlısı, toplum tarafından kabul görmeyen birisi olduğu, kendi ailesinin dahi görüşmekten imtina ettiği, davacının sosyal medya hesaplarında paylaştığı fotoğraflarında müstehcen kıyafetler giyerek...

            Karar, davacı kadın vekili tarafından zina, onur kırıcı davranış, kötü muamele ve haysiyetsiz hayat sürmeye dayalı davalarının kabul edilmesi gerektiği, hükmedilen tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu belirtilerek istinaf edilmiştir. Karar, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, hükmedilen maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf edilmiştir. Davacı kadın vekili 08/03/2022 tarihli dilekçesi ile, davalı İskender Çaka'nın 27/02/2022 tarihinde öldüğünü bildirmiştir. Dava; TMK'nun 161,162,163 ve 166/1 maddeleri gereğince açılan boşanma davasına ilişkindir. Nüfus kayıtlarının incelenmesinden davalının 27/02/2022 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Evlilik birliği ölüm ile sona ermiştir. Ancak TMK 181. maddesi uyarınca "Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla, kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybederler....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2020 NUMARASI : 2017/69 ESAS - 2020/139 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİYLE) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 02/09/1999 yılında evlendiklerini ve bu evliliklerinden bir kız bir erkek olmak üezere 2 çocuklarının bulunduğunu, çocuklarının eğitimi ve terbiyesi için gerekli tüm özveriyi gösterdiğini, müvekkil evlilik öncesi ve sonrası kazandığı tüm birikimini davalı adına kaydı yapılan yer ve araçlar için ödediğini, çocuklarının her türlü bakım ve gözetimini müvekkilinin yaptığını, davalının müvekkile ve müşterek çocuklara karşı saldırgan, sinirli ve düşüncesiz davranışlar sergilediğini, davalının müvekkili başka kadınlarla aldattığını, davalının müvekkili aldattığı...

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/03/2020 NUMARASI : 2017/69 ESAS - 2020/139 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİYLE) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 02/09/1999 yılında evlendiklerini ve bu evliliklerinden bir kız bir erkek olmak üezere 2 çocuklarının bulunduğunu, çocuklarının eğitimi ve terbiyesi için gerekli tüm özveriyi gösterdiğini, müvekkil evlilik öncesi ve sonrası kazandığı tüm birikimini davalı adına kaydı yapılan yer ve araçlar için ödediğini, çocuklarının her türlü bakım ve gözetimini müvekkilinin yaptığını, davalının müvekkile ve müşterek çocuklara karşı saldırgan, sinirli ve düşüncesiz davranışlar sergilediğini, davalının müvekkili başka kadınlarla aldattığını, davalının müvekkili aldattığı...

            UYAP Entegrasyonu