Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu bakımdan, davanın niteliği gözönünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına başvuruda bulunması, olmadığı takdirde gelir bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada, 506 Sayılı Yasanın 24.maddenin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda; hak sahibine, gelir bağlanamayacağı, hak sahibinin, destekten yoksun kalma tazminat isteme hakkına sahip olmayacağı açık-seçiktir....

    Bilindiği üzere, sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası'nda güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo–ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Arıcı, Kadir; Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s. 95). 15. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, s. 386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. 16....

      Davanın yasal dayanağını oluşturan ve uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa'nın 5754 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile değişik 6/B maddesine göre; ”bu Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye'de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.” 5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasanın 6/B maddesi değiştirilerek “ Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir....

        Geçici 91. maddenin madde gerekçesinde: “…yapılan düzenlemelerle, kız çocuklarına bağlanan ölüm aylıklarının kesilmesi, bunların evli olmaları, sosyal güvenlik kurumlarına tabi çalışmaları ve kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almaya başlamaları şartına bağlanarak hak sahibi kız çocuklarının bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi amaçlanmıştır… kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından (sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanan ülkeler dahil olmak üzere SSK, Bağ-Kur, TC Emekli Sandığı ve 506 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesinde düzenlenen sandıklar) gelir veya aylık alması hâlinde Kurumdan ölüm aylığı bağlanmaması, kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak bu Kurumlardan gelir veya aylık bağlanması durumunda Kurumca ölüm aylığı bağlanabilmesine imkan sağlanması amaçlanmıştır....

          Mahkemece, aylık bağlanabilmesi için 6. maddenin aradığı kesin dönüş şartının, davacının yurt dışında çalışan ... Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirip erdirmediği usulünce (özellikle ... sigorta merciinden veya ....Yurdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığından, yurtdışı çalışmaları gösterir yeni tarihli hizmet cetvelinin celbi ile) araştırılmalı ve dava tarihi tahsis talep tarihi kabul edilerek varılacak sonuca göre diğer tahsis şartları irdelenerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

            Mahkemece, özellikle sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneğinin ikamet koşuluna bağlı olup olmadığı Kurumdan ve ihtiyaç duyulursa yabancı ülke sosyal güvenlik kuruluşundan sorulmalıdır. Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; ... Büyükelçiliği tarafından düzenlenen 16.04.2014 tarihli yurt dışı hizmet belgesine göre; davacının 20.12.2013 tarihine kadar çalıştığı ve 21.12.2013 tarihinden itibaren işsizlik ödeneği almakta olduğu anlaşılmaktadır. Davacının aylık başlangıç tarihi olan 01.08.2014 tarihi ve sonrasında çalışması olup olmadığı veya ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almadığı sağlıklı bir biçimde araştırılmadan yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

              Sigortalının ölümü ile sağ kalan hak sahibi aile bireylerinin gelir kaybına uğrayacakları, sigortalının sağlığındaki desteğinden mahrum kalacaklarından, ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlandırılmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır....

                Bu düzenleme ile 506 sayılı Yasanın 68/VI maddesinin 4958 sayılı Yasa ile değiştirilen haline göre farklı düzenleme getirerek “kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları” halini aylık kesme nedeni olarak öngörülmüş; Geçici 91. maddenin son fıkrasında ise; “Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken şartları, ilk kez veya yeniden 06.08.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocukları da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılır.” kuralına yer verilmiştir. 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasanın 53. maddesi ile 506 sayılı Yasaya eklenen Ek 47. maddesi ile “Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından...

                  Bilindiği üzere, Sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasa'da güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Arıcı,K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.95). 13. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk, hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak, bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. 14....

                    Kaldı ki, çeşitli Sosyal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri bulunanların emeklilik, malullük, yaşlılık hallerinde kendilerine, ölümleri ile de hak sahiplerine aylık bağlanması aşamasında 2829 sayılı ...Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanacağı, anılan kanunun gereği ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanması gerektiği, bu işlem yapılırken de sigortalılık süresinin başlangıç tarihi olarak (birleştirilen hizmet sürelerinin geçtiği kurumlar arasında ayrım yapılmaksızın) ilk defa hangi kurumda çalışmaya başlandı ise o tarihin esas alınacağı hususunun anılan yasanın 6/1. maddesinin bir gereği olması karşısında, artık Bağ-Kur'a tabi olarak çalışmaların başlangıcının kastedildiği sonucu çıkartılamaz. 2829 sayılı kanunun gereği hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanması gerekmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu