davalı Kurum tarafından 1.353,48 TL tutarında aylık bağlandığını, 29.08.2019 tarihinde kuruma fuzulen yapılan 1.514,53 TL ödeme ve aylıklarının 01.06.2019 tarihi itibariyle bağlanması gerekirken 01.09.2019 tarihi itibariyle bağlanması nedeniyle zarara uğradığı belirtilerek, davalı kuruma 29.08.2019 tarihinde yaptığı 1.514,53 TL ödeme ile yoksun kalınan aylıkların ödeme günleri esas alınarak faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece davanın kabulü ile, davacının kuruma ölüm geliri başvurusu tarihini takip eden aybaşı olan 1.1.2006 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 69. maddesi, ölen sigortalının ana ve babasına gelir bağlanabilmesi için, ölüm tarihinde eş ve çocuklarına bağlanması gereken aylıklar toplamının, sigortalıya ait aylıktan aşağı bulunmasını temel koşul olarak öngörmekte, bunun yanında, anne ve babanın geçimlerinin sağlığında sigortalı tarafından sağlanmış olmasını ikinci koşul olarak aramakta İken; 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, anılan ikinci koşul (sigortalının sağlığında anne ve babasının geçimini sağlamış olması koşulu) kaldırılmış ve onun yerine, anne ve babanın sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi şekilde çalışmıyor veya 2022 sayılı Kanun'a göre bağlanan aylık hariç olmak üzere, buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almıyor olmaları...
Bir kişinin aynı zamanda birden fazla kamusal sosyal güvenlik rejimine tabi olamayacağı esasına “sosyal sigortada teklik ilkesi” denir (Tuncay/Ekmekçi: s.340). Gerçekten de Sosyal Güvenlik Hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre, aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir....
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” hükmü yer almaktadır....
Diğer taraftan, amacı, çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması usul ve esaslarının düzenlenmesi olan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 4. maddesinde, Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet sürelerinin, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirileceği öngörülmüş, 8. maddesinin ikinci fıkrasında, malûllük durumunda ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı belirtilmiş olup, anılan düzenlemeler, sigortalıları/hak sahiplerini aylık tahsisinde değişik sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetlerin birleştirmesini yapmaya zorlayıcı nitelikte değildir ve sigortalılar/hak sahipleri, 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaksızın kendilerine aylık bağlanmasını isteyebilirler....
Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumunca yapılan tahkikat sonucunda 3.5.2004 tarihinde cereyan eden ölüm olayının iş kazası olarak kabul edildiği ancak davacılardan baba ...’ın Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanması için müracaatta bulunmaması nedeniyle Kurumca sadece diğer davacılar eş ... ile anne ...’a gelir bağlandığı Sosyal Güvenlik Kurumunun 11.2.2008 tarihli yazısından anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, öncelikle davacı baba ...'ın bir Sosyal Güvenlik Yasası'na tabi bir işte çalışıp çalışmadığını veya bir sosyal güvenlik Kurumundan aylık alıp almadığını araştırmak böyle bir işte sigortalı olarak çalışıyor veya bir sosyal güvenlik kurumundan aylık alıyor ise maddi tazminat isteminin reddine karar vermek, çalışmıyor veya aylık almıyor ise davacı baba ...’a iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatta bulunmak,gelir bağlanma talebinin reddi halinde giderek SGK....
Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (K. Arıcı, ... Sosyal Güvenlik Hukuku, ... 2015, s.386). Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....
Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir ...... Bu risk hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. Ancak Sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....
Ancak yaşlılık aylığı bağlanması kanunlarda belli koşullara bağlanmıştır. Bunlar hizmet akdine tabi olarak çalışan sigortalılar yönünden belli bir yaşa ulaşma, belli bir süre sigortalı olma ve prim ödeme ile yaşlılık aylığı bağlanması için Kuruma yazılı istekte bulunma olarak sayılabilir. 6. Türk sosyal güvenlik sisteminde hizmet akdine tabi olarak çalışanlar ile kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar yönünden zorunlu emeklilik öngörülmediğinden yaşlılık aylığı tahsis koşullarının oluşması üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalının talebi olmadan aylık bağlanması mümkün değildir. Bu itibarla sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunması zorunludur. 7....
Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır. ./... Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı yasa ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir....