Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinin davalının 2006 yılı için ihtiyacı olan kömür alım ihalesine girerek 7500 ton kömürü teslim etmeyi taahhüt ettiğini ve akde uygun olarak 7509 ton kömürün teslim olunduğunu, davalının 3 ve 4, 6 nolu partiler için ceza uygulayarak eksik ödemede bulunduğu gibi 8 ve 9 nolu parti bedelini de hiç ödemediğini iddia ederek fazlaya dair hakları saklı kalarak 40.000.-TL.nin tahsilini talep ve dava etmiş ıslah yolu ile talebini toplam 151.235.-TL. ye yükseltmiştir. Davalı vekili savunmasında, teslim edilen 3,4,6 nolu parti malların kısmen, 8 ve 9 nolu parti malların tamamen sözleşmeye aykırı olduğunu ve uygulamanın yerinde bulunduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalı şirketin teslim olunan kömürlere ilişkin numune alımlarını usulüne uygun yapmadığı, bu nedenle kömürlerin ayıplı teslim olunduğu yolundaki savunmasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle benimsenen bilirkişi raporuna göre, 151.235....

    DAVA TÜRÜ :Olağanüstü Kongre Çağrısı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * Siyasi Partiler Kanunundan kaynaklanmakta olup inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir.Dairemiz 3.5.2007 tarihinde dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermiş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi dosyayı kararın Sulh Hukuk Mahkemesince verildiğinden bahisle 9.5.2007 tarihinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesine göndermiş, 3. Hukuk Dairesi ise istemin Türk Medeni Kanununun 75 ve Dernekler Kanununun 20. maddesine dayandığı gerekçesiyle dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu yerine tekrar Dairemize gönderilmesine karar vermiştir. S O N U Ç : Dosyanın görev ve işbölümü uyuşmazlığının çözümlenmesi için görevli Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.07.2007 per....

      İNCELEME VE GEREKÇE: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir Hukuk Devleti olduğu, 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu, 80. maddesinde de, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün Milleti temsil edecekleri kurala bağlanmış olup, söz konusu temsilin siyasi bir temsil olduğu, hukuki anlamda dava açmaya vekâlet niteliği taşımadığı açıktır. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun ''Genel Başkan'' başlığını taşıyan 15. maddesinde; partiyi temsil yetkisinin genel başkana ait olduğu; kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisinin, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine ait olduğu kurala bağlanmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, iptal davalarının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu...

        Aynı Kanun'un "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlığını taşıyan 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ehliyet yönünden inceleneceği; 6. fıkrasında ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; ''İlk inceleme üzerine verilecek karar'' başlığını taşıyan 15. maddenin 1/b bendinde de, 14. maddenin 3/c bendinde yazılı hallerde davanın reddine karar verileceği düzenlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun ''Genel Başkan'' başlığını taşıyan 15. maddesinde; partiyi temsil yetkisinin genel başkana ait olduğu; kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydı ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisinin, genel başkana veya ona izafeten bu yetkileri kullanmak üzere parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine ait olduğu kurala bağlanmıştır....

          CEVAP 1.Davalı Siyasi Parti vekili cevap dilekçesinde; 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun (2820 sayılı Kanun) 71 inci ve ... Tüzüğü'nün 111. maddesi gereğince iş bu davaya konu talepler bakımımdan müvekkilinin pasif husumet ehliyetine sahip olmadığını ve davacı ile müvekkili parti arasında borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. 2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının, taraflar arasında 27.09.2010 tarihinde akdedilen hizmet sözleşmesi tahtında müvekkili şirket nezdinde fikir işçisi olarak çalıştığını, söz konusu sözleşme hükümlerine göre davaya konu resmin tüm haklarının müvekkiline ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A....

            Merkez İlçe Teşkilatının 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 121. maddesinin atıf yaptığı 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 87. maddesinin 5. maddesi kapsamında kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yetkisizlik yönünden davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 1.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 21.02.2011 gün ve 500-155 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya tetkik olunarak gereği düşünüldü. -KARAR- Dava, elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, davalı siyasi parti aleyhine açılmıştır.Davalı siyasi parti genel merkezine gerekçeli karar tebliğ edilmesine karşın temyiz edilmemiştir. Kararı temyiz eden ... İl Başkanlığının da, davalı siyasi partiyi temsile yetkili olmadığı anlaşıldığına göre, temyiz dilekçesinin REDDİNE, 13.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Suçun manevi unsuru, birinci fıkra açısından, bir kimseyi siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya, siyasi parti faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya, seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya zorlamak amacıyla bilerek ve isteyerek cebir-tehdit icrasıdır. İkinci fıkra açısından ise failin belli bir saikle hareket etmesi gerekmez; fiilin bilerek ve isteyerek icrası yeterlidir. Somut olayda, siyasi hakların kullanıldığı bir siyasi parti faaliyeti mevcut olmadığından sanıkların beraati yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi, Nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür. V....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Yönetim Kurulu Kararının İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm *siyasi partinin yönetim kurulu kararının iptali isteğine ilişkin olup 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunundan kaynaklanmaktadır. İnceleme görevi Yargıtay *4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay *4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 19.06.2008...

                    Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı vekili, davalı işveren siyasi parti genel başkanlığına ait ......

                      UYAP Entegrasyonu