WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir. 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 91. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre, 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar, bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibariyle talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılır. Gelir ve aylığın kesilmesi nedeniyle diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar, gelir ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir....

    Komisyonu’nun 24.08.1995 tarih ve 165 sayılı kararıyla mülga 2510 sayılı yasa uyarınca davalıların hak sahibi sayılmalarına karar verildiği ve buna dayalı olarak dava konusu 4106 ada 16 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 no’lu bağımsız bölümün 21/01/2011 tarihinde davalılar adına tahsisen tescil edildiği, bilahare Mahalli ...... Komisyonu’nun 13.12.2011 tarih ve 2011/11 sayılı kararıyla, 2510 sayılı ...... Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 6/B-6. maddesine aykırılık nedeniyle hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 24.08.1995 tarih ve 1995/165 sayılı kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı idare, davalıların mahalli ...... komisyonu karar tarihinden önce sigortalı çalıştıklarının tespiti nedeniyle hak sahipliği koşullarını taşımadıklarını ve bu nedenle hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Ne var ki; 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı .........

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/09/2017 NUMARASI : 2016/266 ESAS - 2017/302 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, T.C T3 Ordu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ünye Sosyal Güvenlik Merkezinin 03/03/2016 tarih 3402398 sayılı prim ve faiz borcuna itiraz ettiklerini, Ünye Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu hakkında düzenlenmiş prim borcunun yasaya aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak idare aleyhine tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali gerektiğini, idare aleyhine prim borcu tahakkuk eden Sgk 'nın usuli olarak hukuka ve kanuna aykırı hareket ettiğini, teşvik indirim iptalleriyle ilgili yazısına istinaden kurumlarınca08/04/2016 tarihinde bu borca itiraz edildiğini, kurumlarınca yapılan itirazan Sgk tarafından belirsiz bir cevap verildiğini, mevzuat hükümleri uyarınca, öğretmenevleri ve akşam sanat okullarının kamu iş yeri olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, öğretmenevleri...

      İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak sahipleri almakta oldukları kısmi aylıklarını, sigortalının yurt dışı hizmetlerinden, ölen sigortalıya kısmi aylığın bağlandığı tarihteki malullük veya yaşlılık aylığına hak kazanmaya yetecek kadar olan sürelerini 3201 sayılı Kanuna göre borçlanarak tam aylığa yükseltebileceklerini, Yaşar Ayrı'nın ölümü üzerine davacının almakta olduğu kısmi yaşlılık aylığı üzerinden 01.12.2017 tarihinden itibaren dul yetim aylığı bağlandığını, davacının 2208gün karşılığında bildirilen borcunu ödemesi halinde tam yaşlılık aylığı bağlanabileceğini, kurum işleminde isabetsizlik olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, ölüm aylığı bağlanması talebine ilişkindir....

      belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası gereğince 2510 sayılı yasa döneminde hak sahibi olanların herhangi bir koşul aranmadan hak sahipliklerinin devam edeceği, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.03.1996 tarih ve 58 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalı ...’in hak sahibi sayılmasına karar verilip 563 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.01.2012 tarih ve 98 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile bireylerinin SSK kaydının bulunması ve dava dışı 327 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın ......

          Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir....

            Davacı, Mahalli İskan Komisyonu’nun 12.08.1992 tarih ve 177 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1694 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 27.04.2012 tarih ve 337 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce başvuru sahibi ...’ın Bağ-Kur kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1338 Esas, 2013/774 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile idare adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....

              Davacı, asıl ve birleştirilen davalarında Mahalli İskan Komisyonu’nun 30.07.1992 tarih ve 52 sayılı kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca davalıların hak sahibi sayılmasına karar verilerek 1689 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tahsisen tescil edildiğini, bilahare Mahalli İskan Komisyonu’nun 06.04.2012 tarih ve 179 sayılı kararı ile, başvuru veya hak sahipliği karar tarihinden önce aile reisi ...’ın konut niteliğinde taşınmaz kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliğinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararının iptali istemiyle açtıkları davanın Hatay İdare Mahkemesinin 2012/1325 Esas, 2013/780 sayılı kararı ile reddedilip kesinleştiğini, kaydın hukuki dayanağının kalmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Davalılar, hak sahipliği kararının iptaline ilişkin işlemin idari istikrar ve idareye güven ilkelerine aykırı olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....

                Davacı idare, hak sahibi davalı aile temsilcisi .... nin ilk mahalli iskan komisyonu karar tarihinden önce ....... nezdinde sigorta kaydının bulunması nedeniyle hak sahipliği koşullarını taşımadığını ve bu nedenle hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin dayanağı olan hak sahipliğine ilişkin idari karar, idarece alınan yeni bir karar ile iptal edildiğine, başka bir ifadeyle davalılar adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine göre, artık tescilin dayanağı ortadan kalkmıştır. Öyleyse, davalılar adına mevcut kaydın, yolsuz tescil durumunda bulunduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....

                  UYAP Entegrasyonu