Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 1999 yılında Düzce İlinde meydana gelen deprem sonrasında 1 parsel sayılı taşınmazda yer alan 2 numaraları bağımsız bölümün davalı adına tahsis ve tescil edildiğini, ancak daha sonra usulsüz olduğu gerekçesiyle davalının hak sahipliğinin komisyonca iptal edildiğini ve kararın onaylandığını, bu işleme karşı davalı tarafından açılan davanın idari yargı yerinde reddedildiğini ve kaydın dayanaksız kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptali kararının yerinde olmadığını, idari yargı yerindeki davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, hak sahipliği kararının iptaline karşı açılan davanın reddedilerek kesinleştiği ve böylece davalı adına oluşan kaydın hukuksal dayanağının ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 7269 sayılı Yasa gereğince 1618 ada 1 parseldeki 20 numaralı bağımsız bölümün miras bırakanları ... adına tahsisen tescil edildiğini, ancak anılan Yasa’nın geçici 23. maddesi gereğince hak sahibi ...’in üst üste üç taksidi ödemediği gerekçesiyle miras bırakanlarının hak sahipliğinin düşürülerek taşınmazın yeniden davalı Hazine adına tescil edildiğini, davalı Hazine’nin de söz konusu taşınmazı davalı belediyeye devrettiğini, oysa ... tarafından taksitlerin düzenli olarak ödendiğini, nitekim ... İl İdare Kurulu’nun 04.06.2014 tarih ve 2014/12 sayılı kararı ile sehven düşürüldüğü anlaşılan hak sahipliğinin miras bırakanlarına iadesine karar verildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı Hazine, davanın görev yönünden reddini savunmuştur. Davalı belediye, davanın reddini savunmuştur....

      Mahkemece, sigortalının tedavisine ilişkin belgeler tüm içerikleriyle getirtilip, maluliyetin başlangıcı yönünden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından verilen rapor ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından verilen rapor arasında çelişki bulunması nedeni ile, Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkinin giderilmesi için rapor alınarak, sigortalının maluliyetinin başlangıcı tereddüt kalmayacak şekilde belirlenmeli, tahsis talep tarihi de gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/09/2017 NUMARASI : 2016/266 ESAS - 2017/302 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, T.C T3 Ordu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Ünye Sosyal Güvenlik Merkezinin 03/03/2016 tarih 3402398 sayılı prim ve faiz borcuna itiraz ettiklerini, Ünye Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu hakkında düzenlenmiş prim borcunun yasaya aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak idare aleyhine tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali gerektiğini, idare aleyhine prim borcu tahakkuk eden Sgk 'nın usuli olarak hukuka ve kanuna aykırı hareket ettiğini, teşvik indirim iptalleriyle ilgili yazısına istinaden kurumlarınca08/04/2016 tarihinde bu borca itiraz edildiğini, kurumlarınca yapılan itirazan Sgk tarafından belirsiz bir cevap verildiğini, mevzuat hükümleri uyarınca, öğretmenevleri ve akşam sanat okullarının kamu iş yeri olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, öğretmenevleri...

        Sayılı dosyasında açılan, 29.02.2008 tarih ve 121 no.lu kararın iptali istekli davanın kabulüne karar verilerek hak sahipliğinin iptaline yönelik Mahalli İskan Komisyonu kararının iptaline karar verildiği, temyiz sürecinin de tamamlanmasından sonra kararın 28.03.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, İdare Mahkemesinden verilerek kesinleşen kararın eldeki davayı etkileyeceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca,... İdare Mahkemesinin 2014/367 esas 2014/1079 karar sayılı dava dosyasındaki davalıların hak sahipliğinin iptaline ilişkin 29.02.2008 tarih ve ... Mahalli İskan Komisyonu Kararının iptaline karar verilmesi ve idari işlemin halen ayakta olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir....

          Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir....

            Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192Esas. 2018/101 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığı hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı 27.07.1996 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları...

              nun 06.04.2005 tarihli, 2005-10-183 Esas, 2005-241 Karar nolu kararıda bu yöndedir.Bu durumda aylık bağlama hakkını doğuran olayın sözü edilen yasa değişikliği olduğu gözetilerek şartlar oluşuyor ise ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ise aylığın ölüm tarihini takip eden aybaşından, ölüm tarihi yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ise aylığa 01.09.2003 tarihinden itibaren hak kazanılacağının kabulü gerekir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı idare, 1621 parsel sayılı taşınmazın 12/08/1992 tarihinde Mahalli İskan Komisyonunca hak sahibi olarak belirlenen göçebe ailelerinden olan davalılara mülga 2510 sayılı İskan Kanunun 6. maddesi uyarınca tahsisen tescil edildiğini, daha sonra davalılar hakkında yapılan araştırmada tahsisten önce Sosyal Güvenlik Kurumu kaydının bulunduğunun belirlenmesi üzerine aynı Mahalli İskan Komisyonunun 27.04.2012 tarihli kararı ile hak sahipliğinin ve daha önce alınmış komisyon kararının iptaline karar verildiğini, 5543 sayılı İskan Komisyonu Uygulama Yönetmeliği'nin 18/5 madde hükmü uyarınca taşınmazı geri alma hakları bulunduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ..., zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir....

                  Nitekim 5510 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıkların, hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması hâlinde bu niteliğin kazanıldığı tarihi takip eden ay başından itibaren başlatılacağına ilişkin düzenleme ile de her zaman sigortalının ölümü ile hak sahipliğini kazanma tarihlerinin aynı olmayacağına vurgu yapılmıştır. 16. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki, ölüm sigortasından aylık bağlama koşulları değerlendirilirken hak sahipliği sıfatının kazanıldığı başka bir anlatımla hak sahipliği hakkının doğduğu tarihteki mevzuat hükümleri ile düzenlenen şartların dikkate alınması gerekmektedir. Hakkın doğması ise hak sahipliği sıfatına yönelik tüm şartların sağlanması olarak anlaşılmalıdır. 17....

                    UYAP Entegrasyonu