Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı Yasa’nın kısmi aylıkları düzenleyen 9’uncu maddesi ise, ... güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle ... güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların, talep etmeleri halinde, aynı yasanın 4 üncü madde hükmüne göre tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemiş olmaları şartıyla kısmi aylıkların, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrileceğini; bu uygulamada borç miktarının tahakkukunda, sözleşme akdedilen ülkenin sigorta kurumlarınca gönderilmiş olan hizmet cetvelindeki, tam aylığa yeterli olan gün sayılarının nazara alınacağını; ancak, istek halinde hizmet cetvelindeki gün sayılarının tamamının borçlanmaya konu yapılabileceği öngörülmüştür. Söz konusu madde içiriğinde de belirtildiği üzere, madde kapsamında borçlanmaya konu yapılabilecek yurt dışı süreleri “akit ülkenin sigorta kurumunca gönderilmiş olan hizmet cetvelindeki gün sayıları” olarak tanımlanmıştır....

    Davacı kurumdan, davalının 01.01.1994 tarihli tahsis talep tarihinde 506 sayılı Kanun'a göre bağlanan aylığa esas sigortalılık süreleri ile prim ödeme gün sayılarının tek tek belirlenmesi, 5434 sayılı Kanun'a tabi çalışmaların dahil edilip edilmediğinin tespiti, bu tarihte 5434 sayılı Kanun'a göre de yaşlılık aylığı bağlanıp bağlanamayacağı, bu tarihte bağlanması mümkün değilse 5434 sayılı Kanun'a göre en erken hangi tarihte tahsis şartlarının oluştuğunun ve aylık miktarının ne kadar olacağının belirlenmesi ile dosyaya eklenmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, davalının temyiz itirazlarının bu noksanlık giderilip dosyanın gönderilmesinden sonra incelenmesine, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      hak kazanıldığının tespitine ilişkin hüküm kurulması”gereğine işaret edilerek yeniden değerlendirme yapılmak üzere bozulmuştur....

        Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin komisyon kararının idare mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve tescile dayanak olan hak sahipliği kararının ayakta olduğu, ayrıca idari istikrar, devlete güven nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edilmemesi gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına özellikle 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununda eklenen geçici 7. maddesinin üçüncü fıkrasında " Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam eder."...

          Somut olayda davalıların hak sahipliği geçici 7/3. maddenin yürürlüğünden önce idare işlemi ile iptal edilmiş ve idari yargıda iptal davası açılmayarak bu iptal işlemi kesinleşmiştir. Bu durumda geçeci 7/3. maddenin yürürlüğe girdiği tarihte davalıların hak sahipliği statüsü sona ermiş olduğundan bu maddeye göre devamı gereken bir hak sahipliğinin varlığından söz edilemez....

            Manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/06/2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde, kazalı sigortalının % 10, davalıların ise toplamda % 90 oranında kusurlu bulunduklarının tespit edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Sigortalının yada iş kazasında ölüm halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında maddi zarar kazalının gerçek net ücreti üzerinden yapılacak hesaplama ile belirlenmelidir. Sigortalının maddi tazminatının saptanmasında ilke olarak öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir....

              Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; SGK tarafından olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde, kazalı sigortalının % 20, davalıların ve dava dışı şirketin ise toplamda % 80 oranında kusurlu bulunduklarının tespit edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Sigortalının yada iş kazasında ölüm halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında maddi zarar kazalının gerçek net ücreti üzerinden yapılacak hesaplama ile belirlenmelidir. Sigortalının maddi tazminatının saptanmasında ilke olarak öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir....

                İş Mahkemesinin 20/12/2016 tarihli, 2013/1056 Esas 2016/414 Kararı ile olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde, kazalı sigortalının % 20, davalıların ise toplamda % 80 oranında kusurlu bulundukları anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Sigortalının ya da iş kazasında ölüm halinde hak sahiplerinin açtıkları maddi tazminat davalarında maddi zarar kazalının gerçek net ücreti üzerinden yapılacak hesaplama ile belirlenmelidir. Sigortalının maddi tazminatının saptanmasında ilke olarak öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir....

                  Davacılar ..., ... ve ..., çekişmeli taşınmazların kamulaştırılarak ... adına tescil edildiğini ve bedellerinin ileride çıkacak hak sahiplerine ödenmek üzere bankaya bloke edildiğini ve halen kendilerine ödenmediğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazlarda malik olarak hak sahibi olduklarının tespitine karar verilmesi istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Mahkemece, önceki tarihli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsiz olduğuna ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, ... ada ... , ... , ... ve ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma öncesinde ... adına tapuya kayıt ve tesciline, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma öncesinde taşınmazın tamamı 2 pay kabul edilmek suretiyle hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a, diğer 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'a ve ... ada ... , ... ve ... parsel sayılı taşınmazların ise tamamı 2 pay kabul edilmek suretiyle 1 hissesinin malik ve hak sahipliğinin ...'...

                    İlgili Hukuk Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34 üncü maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54 üncü maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. 3....

                      UYAP Entegrasyonu