Mahkemece, davacıya 5510 SY nın 4/1-b kapsamında kısmi sözleşme aylığı bağlanması nedeniyle kısmi aylığın tam aylığa çevrilmesine yönelik işlemlerin 3201 sayılı Kanun’un 3.maddesinin 2.fıkrasına göre aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yerine getirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3201 sayılı Kanun'un 9.maddesine göre; sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, 4.madde hükmüne göre tam aylık almak için yeterli gün sayısı için tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıkları, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilir. 3201 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 2. fıkrasında .. sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır." düzenlemesi...
Sigortalı ve hak sahipleri yararına getirilen hükümlerin uygulanması gerekir. 4956 sayılı Kanuna göre yapılan değişiklik "Sosyal Güvenlik Kuruluşları kapsamında çalışmayan ve kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağını" belirtmiştir. Hak sahipliği sıfatı 2926 sayılı Kanuna tabi baba yönünden babanın ölüm tarihinde gerçekleşir. Bu sırada davacı evli olduğundan bekleyen bir hak mevcuttur. Eşin ölümü ile eş yönünden 506 sayılı Kanuna göre hak sahipliği oluşur. Örnek vermek gerekirse; mevzutamına göre babanın ölüm tarihinde evli olmayan kız çocuğuna aylık bağlanacak, evlenirse kesilecek ve boşanma veya eşin ölümü haline yeniden bağlanacaktır. Hak sahipliği, her sigortalının hak sahipleri yönünden ölüm tarihinde oluşur. Bazı sigortalılar yönünden baba daha önce ölmüşse ve koca daha sonra ölmüşsse hak sahipliğinin eşin ölüm tarihinde gerçekleştiği kabul edilemez. Sosyay güvenlik Kurumunun uygulaması da bu yöndedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, tam aylığa bağlanması için 900 gün üzerinden 760 gün borçlanmanın kabulüne, borçlanma bedelinin ödendiğinde 4/a sitatüsünde kısmı aylığın tam aylığa çevrileceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının ölüm aylığına hak kazanmak için 760 gün borçlanma yapmasının yeterli olduğu ve ödeme halinde kısmi aylığın 4/1-(a) bendi kapsamında tam ölüm aylığına dönüştürülmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir....
Yaş tashihinin olması halinde, yaşlılık aylığı bağlanırken hangi yaşın dikkate alınacağına ilişkin davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” şeklindedir. 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66, 5434 sayıl.....sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 57. maddesi "yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı" şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Davanın kabulü ile, Davacının sigortalılık başlangıcının 01/05/1980 olduğunun, 01/07/2015 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitine" karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının 01.05.1980 tarihinde 18 yaşını doldurmadığını, yaşı ve yapılan iş dikkate alındığında ehliyetinin olup olmadığının araştırılmadığını, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava sigortalılık başlangıcının tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1....
Davalı, hak sahipliğini kanıtlayan belgeler ve taahhütname gereğince borçlandırılarak konut tahsis edildiğini, 7269 sayılı Kanun uyarınca hak sahipliğinin kabulü için tapuda malik olarak görünmesi şartının yer almadığını, mülkiyet ilişkisinin tapudan başka belgelerle kanıtlanması olanağının sağlandığını, depremde yıkılan evde kardeşi ile birlikte ortak mülkiyet hakkına sahip olduklarını, binayı birlikte inşa ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Mahalli Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu kararı ile davalının hak sahipliğinin iptal edildiği, davalı tarafça bu işlemin iptaline ilişkin olarak açılan ... 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/770 E. davasının reddedilep, kararın kesinleştiği , davalının dava konusu taşınmazı haksız olarak adına tescil ettirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Davalılar, hak sahipliğinin iptaline yönelik olarak Hatay İdare Mahkemesinde açılarak reddedilen kararın doğru ve haklı olmadığını, hak sahipliğinin iptaline karar verilmesinin idari istikrar ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, Mahalli Komisyon Kararı idare mahkemesi tarafından iptal edilmemiş ise de kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, davalıların göçer sayılmasına engel teşkil edecek yasal bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi Merve Arslantürk'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Davacı, 5543 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayatı yaşadıkları iddiası ile başvuran davalıların, Mahalli İskan Komisyonu’nun 26.09.1998 tarih ve 105 no’lu kararı ile tarımsal iskan hak sahipliğini elde etmesi nedeniyle dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, ne var ki davalı ...’nun ebeveyninin yanında topraklandırıldığı halde yeniden hak sahibi yapıldığının tespit edilmesi üzerine Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 12 no’lu kararı ile 26.09.1998 tarihli komisyon kararı ve hak sahipliğinin iptal edildiğini, kaydın temelsiz kaldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini istemiştir. Davalılar, Mahalli İskan Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 12 no’lu iptal kararının iptaline ilişkin idari yargıda açılan davanın sürdüğünü, eldeki davada bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....
Sigortalının 506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesinin (B) bendine göre aylığa hak kazanma koşulları 18 yaş uygulamasına bakılmaksızın 20/3/1986 tarihli girişine göre 20 yıl, 42 yaş, 5075 gün olarak tespit edilmiştir. Sigortalı tahsis talebinde bulunduğu zaman bu şartlardan 20 yıllık sigortalılık süresi şartının yerine gelip gelmediğinin tespitinde sigortalının 18 yaşını doldurduğu 10/1/1987 tarihi sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate alınacak ve 20 yıllık sigortalılık süre şartı bu tarihe göre belirlenecektir....
Yaşamını yitiren sigortalının eş, çocuk, anne, babasına ölüm sigortasından aylık tahsisi yapılabilmesi için öncelikle hak sahipliği sıfatının kazanılması gerekmekte, bunun için hak sahiplerine ilişkin aylık bağlama koşullarının sağlanıp sağlanmadığına bakılmakta, başka anlatımla bu koşulları tümüyle yerine getiren kişi hak sahipliği sıfatını kazanmakta, anılan sıfata sahip kişilere, sigortalıya ait tahsis şartları da gerçekleşmişse aylık bağlanabilmektedir. Şu durumda yukarıda sıralanan maddeler ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında yasal mevzuat ve aylık bağlama koşulları kendi içerisinde ayrıştırılmalı, sigortalıya ait şartlar sigortalının ölüm günü itibarıyla yürürlükte olan yasal mevzuat kapsamında değerlendirilmeli, hak sahiplerine ilişkin koşullar ise hak sahipliği sıfatının kazanıldığı tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeler çerçevesinde irdelemeye tabi tutulmalıdır....