Her ne kadar davacı tarafından emeği ile ortaklığa katıldığı beyan edilse de, davacının bu beyanı dikkate alındığında, ortaklığa emeği ile değil, sermaye koyma borcunu nakden ödenmeyi taahhüt ederek (%25 ortaklık payı oranında) ortak olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davacının sermaye borcunu nakden ödemeyi taahhüt ederek ortak olduğu kabul edilip, davacının sermaye koyma taahhüdünün tasfiye hesabında dikkate alınarak davacının tasfiye alacağının belirlenmesi konusunda uzman yeni bir bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetimine açık rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmeliyken mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Yine, ortakların şirketteki sermaye koyma borcu bakımından, kural olarak ortaklık devam ettiği sürece sermaye koyma borcu zaman aşımına uğramaz. Her ortak kendi taahhüt ettiği, sermaye payı borcundan ve kendi temerrüdünden dolayı sorumludur. TTK.'nın 128/7. Maddesine göre Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. TTK.'nın 128/7. maddesine göre eğer sermeye olarak şirkete para taahhüt edildiyse, temerrüde düşüldüyse TTK'nın 128/7. maddesi gereğince tazminat hakkına helal gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir. Eğer şirkete sermaye olarka alacaklar devredildiyse, bu alacaklar da TTK.'...
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortakların ıskat işlemlerinin başlatılmasına dair alınan yönetim kurulu kararı ve karara bağlı gönderilen ihtarnamenin hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkin olup; ilk derece mahkemesince dava kabul edilmiş, bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçe ile kabul kararı kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, davacılara yapılan ihtarın, Kadıköy 2....
Diğer yandan, davalı yanca davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediği, kendisine Noter aracılığıyla sermaye koyma borcunu yerine getirmesi için çekilen ihtarların ve temerrütün 6102 Sayılı TTK'nun yürürlüğe girmesinden önce çekilerek gerçekleştiğinden somut olayda 6762 Sayılı Kanunun uygulanması gerektiği iddia edilmiştir....
ye olan ödenmemiş sermaye koyma borcu karşılığında yapıldığı, dekontlarda ödemenin kimin lehine yapıldığının yazılı olmadığı, ödemelerin dava dışı ... Şirketine ve ... Şirketine yapıldığı, ödemeyi yapan ...’nun da dava dışı şirketin ortağı olması, kendisinin de sermaye koyma borcunun bulunması nedeniyle kendi borcunu ödüyor olabileceği, davalının bu ödemeleri inkar etmesi karşısında davacının sunduğu dekontların tek başına iddiayı ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesindeki dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de davacı taraf, dava dışı ... Ltd....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, şirket ana sözleşmesinde ortakların müşterek imzaları ile yapabilecekleri işlemler ve münferit imza ile yapabilecekleri işlemlerin tek tek düzenlenmiş iken, davacının 06.10.2011 tarihinde vekili aracılığıyla şirketin konusunu teşkil eden iş yeri açma ve çalışma ruhsatını dava dışı üçüncü kişiye devir ettiği, davacının noterlik kanalı ile davalıya sermaye koyma borcunu yerine getirmesi için yapmış olduğu ihtarların 30.09.2011 ve 18.10.2011 tarihli olduğu, şirket konusunu üçüncü kişiye devir eden davacının davalı ortaktan sermaye koyma borcunu yerine getirmesini istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, şirketin durumunun kötüleşmesine sebep olan kişinin davacı olduğu, kusurlu olan ortağın haklı nedenlere dayanarak şirket feshini isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın davalısı tarafından sermaye koyma borcunun 12.500,00 TL olmasına rağmen 1.000,00 TL olarak ödendiği, süresi içinde yatırılmayan sermaye koyma borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın haksız olduğu gerekçesiyle itirazın kısmen iptaline, 11.500,00 TL asıl alacak ve 126,50 TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının asıl davanın davalısından tahsiline, şirketten çıkmaya yönelik haklı sebebin oluştuğuna dair delil olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı vekili temyiz etmiştir....
TTK'nın 482. maddesi gereğince sermaye koyma borcununu süresinde yerine getirilmemesi hâlinde ihtara gerek kalmaksızın temerrüt faizinin ödenmesi gerekir. Genel kurul kararında 31.12.2013 tarihine kadar bakiye sermaye borcunun ödenmesi gerektiğinden, 01.01.2014 tarihi itibariyle temerrütün oluştuğu kabul edilmelidir. İlk derece mahkemesince işlemiş faiz miktarının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de buna ilişkin bir hesaplama gerekçede yer almadığı gibi, bilirkişi raporunda da işlemiş faize ilişkin bir hesap bulunmamaktadır....
in 320.000 paya karşılık 8.000.000,00 TL ile ortaklık kaydının gösterildiği, 10/05/2017 tarihli sermaye arttırımı sonrasında sermaye yapısında değişikliğe ilişkin ... Müdürlüğüne bir başvuru bulunmadığı gibi sermaye yapısında değişikliğe ilişkin bir mahkeme kararının da bulunmadığı, bu nedenle davalı ... Müdürlüğünce en son tescil edilen ortaklık kaydı gözetilerek 24/08/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının hazirun cetvelinde ...'in pay miktarının düşürülmüş olması nedeniyle gerçeği yansıtmadığı ve kararların TTK'nın 418. maddesinde öngörülen karar nisabı ile alınmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirket ortağı fer'i müdahil ...'...
TTK'nın 482. maddesi gereğince sermaye koyma borcununu süresinde yerine getirilmemesi hâlinde ihtara gerek kalmaksızın temerrüt faizinin ödenmesi gerekir. Genel kurul kararında 31.12.2013 tarihine kadar bakiye sermaye borcunun ödenmesi gerektiğinden, 01.01.2014 tarihi itibariyle temerrütün oluştuğu kabul edilmelidir. İlk derece mahkemesince işlemiş faiz miktarının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de buna ilişkin bir hesaplama gerekçede yer almadığı gibi, bilirkişi raporunda da işlemiş faize ilişkin bir hesap bulunmamaktadır....