Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikanın işyerinde 61 çalışana karşın 31 üye işçinin bulunduğu gerekçesi ile çoğunluk tespitine karar verildiğini, işyerinde sendikanın varlığını istemeyen davalı işveren ve vekilleri aracılığı ile çalışanlarının sendikadan vazgeçirmek için önce bir kısım işçinin iş akdinin feshedildiğini, bir kısım işçinin istifasının sağlandığını, dava tarihi itibariyle de işyerinde 31 sendika üyesinden istifa eden ve iş akdi feshedilenlerden sonra Şubat ayında istifa eden 6 işçiden sonra işyerinde 5 sendika üyesinin kaldığını, davalı işveren şirket vekilleri eliyle, işyerinde çalışanlar arasında sendikalı/sendikasız işçi ayrımı yaratarak, işçilik hakları ile çalışanları " terbiye" etmeye yeltendiğini ve uygulamayı da uzun bir süredir de sürdürdüğünü, bu konuda; sendika tarafından üye işçiler üzerindeki sendikal baskının sona erdirilmesi için yazışmalar yapıldığını ve sonuç alınamadığını, sendikanın çoğunluk tespitinden sonra Temmuz ayında belirlenerek...
Sendikası tarafından alınan grev kararının bir yıl devam ettiği ve 14.09.2017 tarihinde grevin sona erdiği, kesinleşen grev sona erme kararının 02.02.2018 tarihinde işyerinde ilan edildiği, 01.08.2016 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışan 533 işçiden 371 işçi ... ... sendikası üyesi iken, 01.02.2018 tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının 473 olduğu ve sadece 18 işçinin ... ......
Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Kullandırılan Toplu Köy İkrazatı/Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi Hakkında Kanunun 1/3. maddesi gereğince kredi kullanmadığı halde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalamış olanların kefalet sorumluluğu bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. İlgili Kanun 25.05.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden şikayetçi kefilin sorumluluğu sona ermiştir. O halde, mahkemece şikayetçi hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle, İİK.nun 366 ve HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ile bildirilmiş olmasına rağmen mahkemin bu konuda inceleme yapmaksızın sendika cevabına atıfta bulunarak hüküm tesis etmesi hatalı olduğunu , davacının iş akdi kendisinin olumsuz tutum ve davranışları sebebi ile sona erdiğinden mahkeme tarafından davacının işe iadesine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir....
Davalı vekili, davacının sendikanın Mersin Şubesinde yıllarca şube başkanlığı yaptığını, emekli olduğunu, daha sonra seçilmediğinden sendika üyeliğinin sona erdiğini, davacının normalde çalışmazken seçim dönemlerinde üyelik girişimlerinde bulunduğunu, bu nedenle kendini işe girmiş gibi gösterdiğini, aslen o işte çalışmadığını, muvazaalı olarak sendika seçimlerine katılmak için bu yola tevessül ettiğini, ayrıca sendika aleyhine çeşitli ortamlarda sendikanın Mersin Şubesi yöneticileri hakkında aleyhinde sendikanın birliğini, bütünlüğünü hedef alan bir tutum sergilediğini, asılsız eleştirilerde Sendika Genel Yönetim Kurulunun davacının üyelik talebini reddettiğini beyanla davanın reddini istemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; makul yarar tazminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dairemizce istinaf incelemesi HMK'nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş akdinin ikale yoluyla sonlandırıldığında makul yarar tazminatı hususa ilişkindir. Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca sona erdirilmesi mümkündür. Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır....
B-)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştıktan sonra istifa etmek sureti ile iş akdini sonlandırdığını, davacının sendika üyesi olduğunu ve çalıştığı dönemlerde üyesi olduğu Tek-Gıda-İş Sendikası ile müvekkili arasında akdedilmiş TİS’nin yürürlükte olduğunu, davacının kendi el yazısı ile yazdığı dilekçe ile müvekkiline başvurduğunu, sağlık nedenlerinden dolayı işletmeden ayrılmayı, ancak kıdem tazminatını da almayı talep ettiğini, sendika üyesi olan davacının hizmet sözleşmesi istifasına istinaden ve fakat kıdem tazminatının ödenmesi suretiyle sona erdiğini, sendika temsilcilerinin refakat ettiği bu sürecin taraflar arasındaki bir ikale mutabakatı olduğunu, hatta bu yöndeki talebin sendika temsilcisinden geldiğini, davacının iş akdinin 2011 yılında sonlanmış olmasına rağmen davasını 7 sene sonra açtığını, bunun nedeninin davacının esasen iş akdini kendi isteği...
dayalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle, 12.01.2015 tarihli feshin geçerli sayılması ve bu döneme kadar olan çalışmalardan, özelleştirme öncesi işyeri sahibi olan diğer davalı EÜAŞın sorumlu olduğu hususları değerlendirilmeyip husumet itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının iş akdinin 12.01.2015 tarihinde özelleştirme nedeniyle sona erdirilmesi ve davacının yeni bir sözleşmeye dayalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle, 12.01.2015 tarihli feshin geçerli sayılması ve bu döneme kadar olan çalışmalardan, özelleştirme öncesi dönemden yalnızca işyeri sahibi olan diğer davalı EÜAŞ’ın sorumlu olduğu hususunun dikkate alınmadığını, hatalı yaklaşımla müvekkil şirketin davacının EÜAŞ bünyesinde çalıştığı dönemden de sorumlu tutulmuş olmasının kabul edilemeyeceğini, Ayrıca, hükme esas alınan hesaplamada kıdem tazminatına esas ücrete yol ücretinin bordroda olmamasına rağmen eklenmiş olmasının da yerinde olmadığını, davacı EÜAŞ döneminde sendika üyesi olmadığından Toplu iş sözleşmesinden...
(Koç, Evren a.g.e., sh. 382 ) Evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası, bozucu yenilik doğuran bir davadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında geçerli bir şekilde kurulan evlatlık ilişkisinin sona erdirilmesi söz konusu olamaz. (Aydoğdu, Murat, Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, Ankara 2010, sh. 646; Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, İstanbul 2010, sh. 311) Zira, kan bağına bağlı olan soybağının tarafların anlaşması yoluyla sona erdirilmesi mümkün olmadığı gibi, evlat edinme yoluyla kurulan soybağının da sona erdirilmesi mümkün olmamalıdır. Bu ilkeye evlatlık ilişkisinin çözülemezliği denmektedir....
(Koç, Evren a.g.e., sh. 382 ) Evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası, bozucu yenilik doğuran bir davadır. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında geçerli bir şekilde kurulan evlatlık ilişkisinin sona erdirilmesi söz konusu olamaz. (Aydoğdu, Murat, Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, Ankara 2010, sh. 646; Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, İstanbul 2010, sh. 311) Zira, kan bağına bağlı olan soybağının tarafların anlaşması yoluyla sona erdirilmesi mümkün olmadığı gibi, evlat edinme yoluyla kurulan soybağının da sona erdirilmesi mümkün olmamalıdır. Bu ilkeye evlatlık ilişkisinin çözülemezliği denmektedir....