Ancak; Dava konusu taşınmazın üzerinde kurulu olan kat irtifakının sona erdirilmesi ve kat irtifakı kaydının tapu kütüğünden silinmesi yanında tarafların arsa paylarının paylı mülkiyet payına dönüştürülmesine karar verilmemiş olması doğru değil ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. maddesinin sonuna gelmek üzere "dava konusu taşınmazın tapu kaydında belirtilen arsa payları oranına göre paylı mülkiyete dönüştürülmesine" sözcüklerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harçlarının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, ortaklığın satış yolu ile sona erdirilmesi istenilmiştir. Mahkemece ortaklığın satış yolu ile sona erdirilmesine karar verilmiş, hüküm davalılardan ..., ...., ..., .... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Mahkemece; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 49. maddesinin 3. fıkrası ve 6306 sayılı kanun çerçevesinde kat maliklerine projeye uygun hale getirme bakımından süre verilse de bu sürenin sonucu değiştirmeyeceği, kat irtifakı sahiplerinden birinin başvurusu üzerine açılacak davada, 49. maddede belirtilen koşullar sağlanamıyorsa mahkemece verilecek kararın kat irtifakının sona ermesine ilişkin olacağı, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacılar tarafından sunulan deliller ve yerinde yapılan keşif sonrasında KMK'nın 49. maddesinin 3. fıkrası kapsamında kat irtifakının sona erdirilmesi ile taşınmaz üzerindeki mülkiyetin iştirak halinde mülkiyete dönüştürülmesi gerektiği gerekçesiyle; yasal koşulları oluşan ve kanıtlanan davanın kabulüne, KMK'nın 49/3 kapsamında kat irtifakının sona erdirilmesi ile taşınmaz üzerindeki mülkiyetin iştirak halinde mülkiyete dönüştürülmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Şanlı Devletler Hususi Hukuku 16 bası - sahife 439) 5718 sayılı yasanın 10/1. maddesinde " Vesayet veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri hakkında vesayet veya kısıtlılık kararının verilmesi veya sona erdirilmesi istenen kişinin milli hukukuna tabidir."-10/3 maddesinde ise " Vesayet veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri dışında kalan bütün kısıtlılık veya vesayete ilişkin hususlar ve kayyımlık Türk hukukuna tabidir" hükmü mevcuttur.(2675 sk.m. 9) Olayımızda Alman uyruklu eş Türk vatandaşı kocasına vasi atanmış olup, bu kararın tanınması için dava açılmıştır. Yasanın 10/3. maddesine göre vasinin görevleri ve sorumluluğu, vasinin kaçınma sebepleri, vesayet ve denetim makamının yetkileri, geçici tedbirlerin alınması, vasinin şahsına karşı yapılabilecek itirazlar vs. Türk hukukuna tabidir....
sendika çalışanı olan davacı hakkında verilen bu kararın sendika içi demokrasiye aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Neticede davacının davalı şirket ve şubelerindeki ticari temsilcilik görevinin 16.01.2012 tarihli istifa dilekçesi ile sona erdiği, istifanın tek taraflı bozucu yenilik doğrucu bir hak olduğu, her ne kadar iç ilişkide bu tarih itibarı ile davacının ticari temsilcilik görevinin sona erdiği açık ise de iyi niyetli 3. Kişiler yönünden tescil ve ilan istemekte hukuki menfaati olduğu, davacı aynı zamanda hizmet akdi ile çalıştığından iş ilişkisinin ise 30.04.2012 tarihi itibarı ile tamamen sona erdiği, ancak davacının talebinin ticari temsilcilik görevinin sona erdiği tarihin tespit, tescil ve ilanına ilişkin olduğu anlaşılmış, subut bulan davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur....
sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ: Dava konusu istem: Davacının, iş akdinin ikale sözleşmesiyle sona erdirilmesi üzerine çalıştığı şirket tarafından kendisine ödenen anlaşma bedelinin istisna kapsamında olduğu iddiasıyla işverence tevkif edilerek ödenen gelir (stopaj) vergisinin, kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek tecil faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesi istemine ilişkindir....
Aynı Kanunun 10/1 ve 3. maddesinde ise ''Vesâyet veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri, hakkında vesâyet veya kısıtlılık kararının verilmesi veya sona erdirilmesi istenen kişinin millî hukukuna tâbidir. Vesâyet veya kısıtlılık kararı verilmesi veya sona erdirilmesi sebepleri dışında kalan bütün kısıtlılık veya vesâyete ilişkin hususlar ve kayyımlık Türk hukukuna tabidir.'' hükmü yer almaktadır. Burada vesayette uygulanacak hukuk yönünden ikili bir ayırım yapıldığı görülmektedir. Kanunda kısıtlama kararı verilmesi veya verilen kısıtlama kararının kaldırılmasında, ilgili kişinin Milli Hukuku, yetkili hukuk olarak belirlenmesine karşın, kısaca vesayetin yönetimi olarak ifade edilebilecek olan kısıtlının kişiliği, bakımı, sağlığı, eğitimi, temsili, mal varlığının yönetimi, vasinin, vesayet ve denetim makamının görev, yetki ve sorumlulukları hakkında ise Türk Hukuku yetkili kılınmıştır....
Dosya içeriğine göre 16.12.2008 tarihinde davacı ile iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için karşılıklı anlaşma yapılması teklifinin davalı işverenden geldiği, davalının bu anlaşma karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacakları dışında ilave olarak dört aylık ücret tutarında işsizlik tazminatı ödemeyi teklif ettiği, davacının bu şekilde karşılıklı anlaşma sureti ile iş sözleşmesinin sona erdirilmesi (ikâle) sözleşmesini imzaladığı, bunun üzerine davalı işverenin karşılıklı anlaşma sureti ile iş sözleşmesinin sona erdirilmesi (ikâle) sözleşmesi uyarınca davacıya ödediği kıdem, ihbar ve işsizlik tazminatı ile ücret, yıllık ücretli izin ve ikramiye alacaklarından gelir vergisi, damga vergisi ve diğer kesintileri yaparak davacı işçiye ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı işveren vergi sorumlusu olarak davacı vergi yükümlüsü işçi adına kanundan kaynaklanan ödevli olarak hareket etmiştir....
(Koç, Evren a.g.e., sh. 382 ) Evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası, bozucu yenilik doğuran bir davadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında geçerli bir şekilde kurulan evlatlık ilişkisinin sona erdirilmesi söz konusu olamaz. (Aydoğdu, Murat, Çağdaş Hukuki Gelişmeler Işığında Evlat Edinme, Ankara 2010, sh. 646; Dural, Mustafa/Öğüz, Tufan/Gümüş, Mustafa Alper, Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku, İstanbul 2010, sh. 311) Zira, kan bağına bağlı olan soybağının tarafların anlaşması yoluyla sona erdirilmesi mümkün olmadığı gibi, evlat edinme yoluyla kurulan soybağının da sona erdirilmesi mümkün olmamalıdır. Bu ilkeye evlatlık ilişkisinin çözülemezliği denmektedir....