Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili ayrıca tüm borçlulara icra emri tebliğ edilmeden, satış talebinde bulunulduğu ve satış kararı verildiğini belirtmiş ise de, davacıya icra emrinin 21/06/2019 tarihinde TK'nın 21/2 maddesine göre, borçlu şirkete 10/01/2020 tarihinde, borçlu Ali Şenocak'a 21/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilince 27/01/2020 tarihinde satış talep edildiği, 31/01/2020 tarihinde 15.000,00 TL satış avansının yatırıldığı, 27/02/2020 tarihin de satış kararı verildiği, dolayısıyla en son borçlu şirkete tebliğ tarihi olan 10/01/2020 tarihinden sonra 27/01/2020 tarihinde satış talep edildiğinden, bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir....

Ancak, lehine şerh konulan kişiye şerhten sonra taşınmaza malik olanlara karşı satış sözleşmesini ileri sürme olanağı tanır. Ne var ki, somut olayda davacı ...’in satış vaadi borçlusu davalı ... aleyhine Alanya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/510 esasında kayıtlı davayı açarak, satış vaadi sözleşmesi nedeniyle ödemiş olduğu bedelin istirdatını istediği bu davanın da derdest olduğu görülmektedir. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa hak ve borçlar yükleyen tam iki yanlı sözleşme türlerindendir. Sözleşme henüz ifa edilmeden vaad alacaklısı olan davalı ödemiş olduğu satış bedelinin istirdatını istemiş olduğundan dayandığı 4.6.1998 günlü satış vaadi sözleşmesinden dönmüş sayılır. Satış vaadi sözleşmesiyle sağladığı ifa menfaatinden dönen alacaklı artık sözleşmenin tapuya şerh verilmesiyle kazanacağı haklardan yararlanamaz. Böyle olunca, satış vaadi sözleşmesinin şerhi istemiyle açılan davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınması doğru olmamıştır....

    Satış, yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenemez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer." düzenlemesi yer alır. Somut olayda; İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takipte borçluya 04.12.2007 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, 03.02.2009 tarihinde taşınmazın kıymet takdiri raporu borçluya tebliğ edilmiş, 10.11.2009 tarihinde taşınmazın satışı talebinde bulunulmuş ve satış avansı yatırılmış, ancak alacaklı vekilince 12.01.2010 tarihinde satışın düşürülmesi talebinde bulunulmuş, İcra Müdürlüğünce de satış düşürülmüştür. Son olarak 12.10.2010 tarihinde yeniden satış talep edilmiş, bu talep üzerine 1. satış günü 22.11.2010 ve 2. satış günü 02.12.2010 olarak karar verilmiş katılım olmadığından satış düşmüştür. Son olarak 02.01.2012 tarihinde tekrar satış talep edilmiştir....

      Dairemizin değişen içtihatlarına göre, anılan maddede düzenlenen bir ve iki yıllık sürelerin hesabında ödeme-icra emrinin tebliğinden itibaren ilk satış talep tarihi esas alınmaktadır. Somut olayda, örnek 6 numaralı ödeme emrinin borçluya 30.04.2012 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekili tarafından ilk olarak 09.11.2012 tarihli dilekçe ile satış talebinde bulunulduğu ve süresi içinde geçerli satış avansı yatırıldığı; satış kararı verilerek satış günlerinin belirlendiği, ancak 18.02.2013 günü yapılan birinci artırma ile 28.02.2013 günü yapılan ikinci artırmada alıcı çıkmadığından İİK'nun 129/3. maddesine göre satış talebinin düştüğü görülmektedir....

        Anılan yasal düzenleme uyarınca; süresi içinde yapılmış olan satış talebi, alacaklı tarafından bir defa geri alınabilir. Bu durumda, satış talebini geri alan alacaklı ancak, icra emrinin tebliğ tarihinden itibaren kalan satış isteme süresi içinde yeniden satış isteyebilir. Somut olayda, icra emrinin borçluya 29.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve alacaklı tarafından 22.09.2014 tarihinde ipotekli taşınmazın satışı talebinde bulunularak 24.09.2014 tarihinde de 3.000,00 TL satış avansının yatırıldığı görülmektedir. Öte yandan, yasal bir yıllık süre içerisinde satış istenmiş ise de; alacaklı yanca anılan satış talebinin 17.11.2014 tarihinde geri alındığı ve 20.04.2015 tarihinde tekrar satış talep edilerek 21.04.2015 tarihinde satış masrafının yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış talebini geri alan alacaklı tarafından icra emrinin tebliğinden itibaren kalan satış isteme süresinde yeniden satış isteminde bulunulmadığı açıktır....

          satışın istenerek satış avansının yatırıldığı, satış talebi ile sürenin durduğu,10/10/2012 tarihli 2. artırmada satışın düşmesi üzerine durmuş olan satış isteme süresinin kaldığı yerden işlemeye devam ettiği, ancak alacaklı vekilinin kalan satış talebi süresi içinde yeniden satış talebinde bulunabileceği, alacaklı vekilince 22/01/2013 tarihinde yeniden satış talebinde bulunulduğu, yasal satış isteme süresinin bu tarihten önce dolduğu ve haczin düştüğü gerekçesiyle mahkemece ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır. 10/10/2012 tarihli 2.artırmada satışın düşmesi üzerine yeniden 1 yıllık satış isteme süresi başlayacak olup, mahkemenin satış isteme süresinin kaldığı yerden devam edileceğine yönelik tespiti doğru değildir....

            İİK'nun 114. maddesi gereğince, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değildir. Ancak icra müdürlüğünce verilen satış kararında aksi yönde bir karar verildiği takdirde tebliğ işleminin geçerli olup olmadığının araştırılması gereklidir. Yani, icra müdürünün menkul ihalelerinde zorunlu olmamasına rağmen satış ilanının tebliğine karar vermesi halinde artık borçluya satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ihalenin geçerlilik şartı olacaktır. Somut olayda, 19.11.2014 tarihli satış kararında “yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgililere bilgi mahiyetinde tebliğine” karar verilmiş olup, tebligatın bir amacının da bilgilendirme olduğu düşünüldüğünde, satış kararındaki “bilgi mahiyetinde” ifadesinden tebligatın yapılıp yapılmamasının ihaleye etkisi bulunmadığı sonucu çıkarılamaz....

              Somut olayda, satış ilanının hissedarlardan davacı T2 04/02/2020 tarihinde, davacı T1 07/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, dava konusu ihalenin 05/02/2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı T2 satış ilanı tebliğ tarihi ile ihale günü arasında makul bir süre olmadığı gibi, diğer davacıya ihale tarihinden sonra tebliğ edildiğinden, davacıların satış hazırlığı işlemlerine karşı şikayet hakkını kullanması, satışa hazırlanması ve satışa katılımı arttıracak çalışmalarda bulunması engellenmiş olup, satış ilanının ihaleden önce usulüne uygun olarak tebliği koşulunun gerçekleştiğinden bahsedilemez. Satış dosyası kapsamında davacıların satış gününden makul süre öncesinde haberdar olduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gibi, davacıların diğer hissedarlar ile aralarında akrabalık bağının olması sonuca etkili olmadığından, İİK'nın 127. maddesi uyarınca satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....

              Bu durumda, ilk satış talebi yasal süresinde yapıldığına ve satış talebinin geri alınması da söz konusu olmadığına göre, sonraki satış talebinin bir yıllık sürede olmaması sonuca etkili olmayıp, yasada belirtilen sürenin satış talebi için öngörülmesi karşısında; satışın aynı süre içerisinde yapılmamış olması, usulüne uygun satış talebini ortadan kaldırmadığı gibi takibin İİK'nun 150/e maddesi gereğince düşmesi sonucunu doğurmaz.” denilmektedir....

              Satış kararının incelenmesinde " taşınır mal olması nedeni ile tebliğ zorunluluğu bulunmamakta olup satış ilanının tebliğ edilmemesi satış neticesine engel olmamak kaydı ile satış ilanının hazırlanarak ilgililere bilgi mahiyetinde tebligat gönderilmesine ,satış ilanı tebligatı iade gelse dahi satışa devam olunmasına" karar verildiği anlaşılmıştır. Davacıya satış kararı uyarınca satış ilanının tebliğe çıkarıldığı tebligatın bila tebliğ döndüğü anlaşılmıştır. Satış kararında satış ilanının tebliğ edilmemesi hali satış neticesine engel olmamak kaydı ile satış ilanının ilgililere tebliğine karar verildiği ancak satış ilanının 30.09.2020 tarihinde değişen ve İstanbul Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen "Şehremini Mah. Dervişpaşa sok. Özmengen apt no.13 C Fatih/İstanbul" adresine tebliğe gönderilmemesi nedeni ile satış kararının gereğinin yerine getirildiği kabul edilemez....

              UYAP Entegrasyonu