Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davalıların miras bırakanı ile davacı arasında yapılan satış vaadi sözleşmesine dayanılarak bedeli peşin ödenen taşınmazın adına tapuya istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi; satış vaadi sözleşmesindeki satış bedelinin 500.000.000- TL. olduğu ve dava dilekçesinde harca esas değerin 6.200,00 YTL. olarak gösterildiği gerekçesiyle , Sulh Hukuk Mahkemesi de; taşınmaz değerinin dava tarihi itibarı ile 45.855,00.- YTL bulunduğunu gerekçe göstererek görevsizlik kararı vermişlerdir. Dosya kapsamından, dava dayanağı 20.08.2003 gün ve 1614 sayılı ... Noterliğince düzenlenmiş, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde taşınmaz satış bedelinin 500.000.000.- TL. olarak gösterildiği anlaşılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.06.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 31.05.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların satış vaadi sözleşmesi yapma konusunda iradelerinin birleşmediği ve davalının murisi ile davacı arasında yapılmış bir satış vaadi sözleşmesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz hukukuna ilişkin davada Sultanhisar Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince; satış vaadi sözleşmelerindeki satış bedeli miktarının Sulh Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de; taşınmazın dava tarihi itibarı ile değerinin esas alınacağı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dosya kapsamından, dava dayanağı 20.12.1967 gün ve 7543 sayılı ... Noterliğince düzenlenmiş, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde taşınmaz satış bedelinin 2500 lira olarak gösterildiği anlaşılmıştır....

        İşbu dosya için kesin hüküm oluşturmayacağı gibi, ortada geçerli bir satış vaadi sözleşmesi olup yine dava dışı Osman'ın satış vaadi ile aldığı taşınmazları yine geçerli bir noter sözleşmesi ile T1'e satışını vaad ettiği anlaşılmıştır. Satış vaadinin geçerli olabilmesi için satışa konu taşınmazın belirli yada belirlenebilir olması yeterlidir. Ayrıca dava konusu taşınmazlarda intikal işlemi de yapılmış olmakla ve iştirak halinde mülkiyet durumunda dahi, iştirakçilerden birisinin diğer hissedara yapmış olduğu satış geçerlidir. Bunun yanında mahkemenin kesin hüküm kabul ettiği önceki dava, satış vaadi sözleşmesinde ifa imkansızlığını da gerekçe gösterip ret kararı verilmiştir. Satış vaadinin ifa imkanının doğması ile bu tür davalar tekrar açılabilir....

        Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. Eğer satışı vaad edilen taşınmaz tapusunda temliki tasarrufu engelleyen kayıt varsa veya 3194 sayılı imar Kanunun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde satış vaadinde bulunulmuşsa veyahutta vaade konu taşınmaz bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olmuşsa bu gibi hallerde de sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanununun 1009. maddesi uyarınca tapunun beyanlar hanesine şerhi mümkündür ki; böylece, sözleşme alacaklısı, sözleşmeden kaynaklanan kişisel hakkını kuvvetlendirmiş olur ve üçüncü kişilere karşı ileri sürebilme olanağını kazanır....

          Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmeleri mülkiyeti geçirim borcunu doğuran akitlerden (T.M.Y.’nın 706. m.) olup, sözleşmede belirtilen miktar ve değerin hayatın ve günün olağan koşullarına uygun olmadığı gibi kamu düzenine ilişkin görev konusu taraf iradesine bırakılmakla sözleşmede belirtilen değerin harç kaybına neden olacağı da gözetilerek, Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin dava tarihindeki değere göre belirlenmesi gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 29.03.2006 gün 2006/14-91-2006/115 sayılı kararında da taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil davaları ile benzer nitelikteki şufa ve tenkis davalarında da dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir....

            Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinde amaç ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme (yeni bir sözleşme yapma) taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akit ise taşınmaz mal satımıdır.O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satım sözleşmesinde objektif bakımdan esaslı nokta olarak tarafların adları veya temsilci ya da vekillerinin kimlikleri,satım konusu taşınmaz ve nitelikleri, semen ve hukuki sebebin resmi şekilde düzenlenecek senette yer alması gerekir. Demek ki taşınmaz satımında semen (satış bedeli) satım aktinin asgari objektif unsurları arasındadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi açısından bakılırsa, semen; satışı vaat olunan taşınmazın bedeli, vaat alacaklısının da karşı edimidir....

              Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Somut olaya gelince, dava konusu 9 No'lu bağımsız bölümün satışının vaad edildiği 20/12/2010 tarihli satış vaadi sözleşmesinin adi nitelikli olup yukarıda belirtildiği üzere resmi şekil koşuluna uygun olarak yapılmadığı anlaşıldığından mahkemece, tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüştür. Ne var ki, satış vaadi sözleşmesine konu bağımsız bölüm maliki adına vekaleten belirtilen sözleşme akdedildiğinden, satış vaadi sözleşmesinde satış bedeli olarak ödendiği belirtilen miktar kadar vekil eden ile vekil sıfatı ile sözleşmede yer alan ve davayı kabul eden davalı ...'...

                Mahkemece, dava konusu iptali istenen 21.02.2002 ve 30.04.2003 tarihli satış vaadi sözleşmelerinde açıkça yer aldığı gibi satış vaadlerinin Kartal .... Noterliğinin 19.08.1997 tarih ve 43647 yevmiye numaralı Gayrımenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine dayandığı 19.08.1997 tarihli sözleşme ile geriye etkili olarak feshedildiğinden satış vaadi sözleşmelerinin dayanağı kalmadığı, davacıların HMK.'nın 114/1-h maddesine göre satış vaadi sözleşmelerinin iptali için dava açmalarında hukuki yararları bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve TBK’nın 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmelerinin iptali istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir....

                  Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı ile eşine vermiş olduğu vekaletname nedeniyle 2003 yılında satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, satış sözleşmesi imzalandıktan sonra davacının 17 yıl boyunca hiçbir talepte bulunmadığını, 2020 yılı 7. ayında tapunun kendisine devredilmesini talep ettiğini, paranın bu günkü değeriyle daha fazlasını verebileceğini tapuyu devredemeyeceğini söylediğini, dava konusu sözleşmeye konu değerin bugünkü değerinin 14.000,00 Euro olmasına rağmen kendisine 20.000,00 Euro vermeyi teklif ettiğini, ancak davacının bunu kabul etmediğini, davacının dayanmış olduğu satış vaadi sözleşmesi ile ölü doğduğunu, dava konusu parselin 10 yıl boyunca satış vaadine konu edilemeyeceğini, satış vaadi sözleşmesinin de yasadan kaynaklı olarak geçersiz olduğunu, davacının davasının alacak yönünden reddini, tapu iptali ve tescil davasının da reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu