Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

dan 16.04.1993 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, 21 ada 63 parsel sayılı taşınmazda 2E ile gösterilen kargir dükkan üzerindeki hak ve hisselerinin tamamını davacı ...'a satışını vaad ettiğinden davacı satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalılar vekili, BK'nun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, teslim olgusunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların gerçek iradesinin satış vaadi sözleşmesi olmadığı ve sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

    Görüldüğü üzere davalı ..., vekil sıfatıyla katıldığı satış vaadi sözleşmesi ile müvekkillerinin mülkiyetinden çıkarılmasını vaat ettiği ayni hakka apaçık bir kötüniyetle sahip olmak istemiştir. Bu nedenledir ki; 14.07.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanılarak edinilen mülkiyet kötüniyetle kazanılan bir haktır. Yukarıda vurgulandığı üzere Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi gereğince hukuken korunamaz. Davacılar ... ve ...’in dayandıkları 04.12.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi geçerlik şartlarının tümünü taşımakta olup, bu sözleşmeye dayanılarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekir....

      Noterliğinin 22.04.2016 tarih ve 4503 yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile davaya konu satış vaadi sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini ancak, fesih işleminin hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, satış vaadi sözleşmesinin tek taraflı olarak feshinin geçersizliğinin ve Kuşadası 1. Noterliğinin 18.03.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunun tespitini, sözleşmenin tapu kayıtlarının beyanlar hanesine işlenilerek aleniyetin sağlanmasını ve taraflar arasındaki muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir. II....

        Davacı, davalıların mirasbırakanı ...’nin 914 ada 29 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hisselerini 29.03.1985 tarihli, 26042 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı ...’a satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, ...’ın da bu satış vaadi sözleşmesiyle edindiği hakları 11.04.2002 tarihli, 06744 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle kendisine satmayı vaad ve taahhüt ettiğini ileri sürerek, satış vaadine konu payın ... kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki bakiye bedel ödenmediğinden, davacının karşılıklı borç yükleyen dayanak akitteki edimi ifa etmeden karşı edimin ifasını talep etmekte haklı yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

          a ...Noterliğinin 11.01.1996 tarih ve 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile satış vaadi yetkisini içeren vekalet verdiğini, bu vekalete istinaden ... ile müvekkili arasında aktedilen 04.11.2008 tarih ve 36383 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile, davalının 3840 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını satmayı vaadettiğini, bedelinin tamamının peşin ödendiğini, bu nedenlerle dava konusu taşınmazdaki davalının payının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve zamanaşımının dolduğunu, 11.01.1996 tarih 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak üzere ... ve onun karısı davacı ... Orhan Önür'ün vekil tayin edildiğini, alıcı ve satıcı sıfatının birleşemeyeceğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz ve muvazaalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

            K A R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil ve hacizlerin kaldırılması, birleştirilen dava muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali mümkün olmazsa İİK'nın 278 vd. Maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, mahkemece satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasının reddine, birleştirilen davada ise tasarrufun iptali konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, satış vaadi sözleşmesinin ise iptaline ve şerhin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından satış vaadi sözleşmesinin iptalinin doğru olmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

              Noterliğinin, 29.06.2005 tarih 3273 yevmiyeli sayılı satış vaadi sözleşmesiyle 121 ada 9 parsel, 122 ada 1 ve 2 parsellerdeki hak ve hissesini müvekkiline satmayı vadettiğini ileri sürerek satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazlardaki davalılar adına kayıtlı payların iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Birleştirilen davada davalı ... vekili, birleştirilen davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin iptaline yönelik asıl davanın reddine, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemli birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.06.2014 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında noterde yapılan 08.05.1990 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının tarafların müşterek murisi ...'...

                  Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinde belirlenen edimlerin tam olarak yerine getirildiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....

                    Karar, Dairemizce; "...Mahkemece, 29.03.1971 tarihli, 1900 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesini değiştiren 28.06.1972 tarihli, 2962 yevmiye numaralı sözleşme ile, bir önceki satış vaadi sözleşmesinin içeriğinin değiştiği, bu nedenle önceki sözleşmenin hukuki sonuç doğurmayacağı ve davanın redde mahkum olduğu kabul edilmiştir. Oysa 28.06.1972 tarihli, 2962 yevmiye numaralı sözleşme de bir önceki sözleşmenin taraflarınca düzenlenmiştir. O halde satış vaadi sözleşmelerinin taraf iradelerini ortaya koyması ve re'sen düzenlenmiş bulunması nedeni ile her iki sözleşmenin de geçerli olduğunu ve hüküm ifade edeceğini kabul etmek gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle satış vaadi sözleşmelerinin içeriğine bakılmaksızın şekil itibari ile sonuç doğurmayacağı yolundaki ret gerekçesi yerinde değildir....

                      UYAP Entegrasyonu