Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi senedinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı–Davalı ... 23.11.2005 tarihli dava dilekçesi ile davalı ... 16.12.2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sahibi bulunduğu taşınmazını davalının hile ve tehditleri sonucunda sattığını,hile ve tehdit sonucu yapılan sözleşmenin geçerli olmadığını öne sürerek geçerli olmayan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-davalı vekili tarafından, davalı-davacı aleyhine 23.10.2007 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin iptali, 02.05.2007 tarihli birleşen davada davalı-davacı vekili tarafından satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine dair verilen 31.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava hile nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali, birleştirilen dava ise satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., davalı ...'ın eşi ...'...

      Vaad alacaklısı taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle mülkiyet devir borcu yüklenen vaad borçlusunun edimini yerine getirmemesi halinde edimin hükmen yerine getirilmesini mahkemeden isteyebilir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle amaçlanan ileride bir taşınmazın satış işleminin yapılmasıdır. Başka bir anlatımla taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaad borçlusu ileride taşınmaz mal mülkiyetini vaad alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. İleride yapılması taahhüt edilen akid ise taşınmaz mal satımıdır. O yüzden taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmelidir. Taşınmaz satımında semen (satış bedeli) satım akdinin asgari objektif unsurları arasındadır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi açısından bakılırsa semen; satışı vaad olunan taşınmaz bedeli, vaad alacaklısının da karşı edimidir....

        Mahkemece, davalı ...’nin azlettiği vekil tarafından yapılan satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu, hukuki sonuç doğuracak nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Tam ehliyetli (sezgin,ergin ve kısıtlı bulunmayan) kişiler taşınmaz satış vaadi sözleşmesini tek başlarına yapabileceği gibi temsilci veya vekil aracılığı ile de yapabilirler. Vekile verilen satış vaadi sözleşmesi yapma yetkisi içeren vekaletnamenin, satış vaadi sözleşmeleri sonuç olarak ileride tapuda kayıtlı taşınmaz mülkiyetinin naklini gerektirdiğinden noterlikçe düzenleme şeklinde yapılması gerekir. B.K.nun 386/1 maddesinde tanımlanan vekalet “öyle bir sözleşmedir ki, vekile müvekkili yararına ve iradesine uygun bir sonuca yönelen bir iş görmeyi zaman kaydına tabi olmaksızın ve nispeten bağımsız olarak yapma borcunu, sonucun elde edilmesi riski vekile ait olmak üzere yükler.”...

          Davalı Hüseyin Şahin vekili cevap dilekçesinde; ecrimisil talebine dayananak yapılan satış vaadi sözleşmesi, geçersiz bir başka satış vaadi sözleşmesinin devrinden kaynaklandığından; başka bir deyişle satış vaadi sözleşmesinin dayandığı ilk satış vaadi sözleşmesi hukuken geçersiz olduğundan; ecrimisil talep edilemeyeceğini, satış vaadi sözleşmesinin kaynağının tefecilik olduğunu, davacının devraldığı satış vaadi sözleşmesinde satış vaadi borçlusu görünen; ilk satış vaadi sözleşmesinde ise satış vaadi alacaklısı görünen Durmuş Horlu, tefecilik yoluyla müvekkillerinden alacaklı olmuş bulunduğunu, müvekkillerinin korku ve müzayaka altında satış vaadi sözleşmesini imzalamış olduklarını, bu konuda tanık dinletilmesi talebinde bulunmakta olduklarını, ayrıca satış vaadi sözleşmesi bu sözde alacağın teminatı olarak düzenlenmiş olduğunu, dava konusu yer, "taşınmaz sıfatını taşımamakta" olup, muhdesat niteliğinde olduğunu, dolayısıyla satış vaadi sözleşmesi tapu siciline kayıtlı olmayan bir taşınmaza...

          Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa; iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır.(Yargıtay14....

          lehine 17.10.1989 tarih ve ... yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı tapu iptal ve tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

            lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

              Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

                miras yolu ile intikal edecek hisse durumuna göre satış vaadi sözleşmelerindeki paylar oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu