Her nekadar Dairemizin 13.4.2016 tarih ve 2016/4621 E., 2016/10911 K. sayılı bozma ilamında yer alan, şikayete konu 245 Parsel sayılı taşınmazın satış bedelinin İİK'nun 129. maddesine uygun olmadığından bahisle bu taşınmaz yönünden ihalenin feshi gerektiğine ilişkin gerekçesi yerinde ise de; Haciz tarihi itibari ile uygulanması gereken 6352 sayılı Yasa'nın 21 ve 22. maddeleri ile değişik İİK'nun 106 ve 110. maddelerinde; haczedilen mal taşınmaz ise 1 yıl içinde satışının istenmemesi veya talep geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmemesi halinde, o mal üzerindeki haczin kalkacağı düzenlenmiştir. Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmeli, bu sürelerden sonra ise, satış talebini reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tâbidir....
Tüketici Mahkemesi'nin 2021/863 esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz talebinin reddi kararının bozulmasına, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde rayiç bedelin tahsili ve kira bedeli tazminatı istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydının celp edildiği, davalı adına kayıtlı olmadığı, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının uygulanamadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 11/01/2022 tarihli ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanın yoluna başvurulduğu anlaşılmış olup, davacı tarafından taraflar arasındaki Kartal 17....
. - K A R A R - Mahkemece verilen maddi tazminat talebinin kabulü, manevi tazminat talebinin reddi kararı, Dairemiz 03.12.2012 tarih 2012/12609 E. - 18308 K. sayılı ilamı ile “Davacı 22.08.2005 tarihli satış sözleşmesi ile satılan araca sahte resmi belge düzenlendiği belirtilerek tedbir konulduğunu, ayrıca aracın kaydına haciz şerhi yazıldığını, araçta tasarruf edemediği için malik sıfatını kaybettiğini ileri sürerek ödediği bedelin tahsilini talep etmiştir. Davacının iddiası aracın devri işleminde hukuki ayıp bulunduğuna dayanmaktadır. Bu durumda alıcı zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak satıcıdan talepte bulunabilir. Mahkemece mülkiyetin davacıya geçip geçmediği sahtelik nedeniyle davacının zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanıp dayanamayacağı hususları üzerinde durulup toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. “ gerekçesiyle bozulmuştur....
Maddesinde düzenlenen mevcut durumda meydana gelecek değişmenin hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaştıracağı ya da imkansız hale getireceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararı isabetli görülmemiş, dava konusu taşınmazın değeri ve davacının tüketici olduğu hususları nazara alınarak takdiren 20.000 TL teminat mukabilinde dava konusu taşınmazın 3. Şahıslara devir ve temlikini engellemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı vermek gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile bağlı şekilde ve kamu düzenine ilişkin hususlarda yapılan inceleme sonunda, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353- (1)/b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararının kaldırılmasına karar verilerek yerine aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Davacıların adli yardım talebinin istinaf harcını ödeme gücünden yoksun olduğunu ve adli yardım koşullarının oluştuğunu kanıtlamaya yeterli nitelikte olmadığı anlaşılmakla davacıların adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir. Dosyanın yerel mahkemesine istinaf harç ve giderlerinin tamamlatılması için geri çevrilmesine karar verildiği, verilen kararın davacı vekiline tebliğ edildiği, davacılar vekili tarafından adli yardım talebinin reddi kararına itirazda bulundukları, itirazı üzerine dosyanın HMK’nın 6459 Sayılı Yasayla değişik 337/2 maddesi uyarınca itirazı incelemekle görevli Bölge Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesi gerekirken dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle adli yardım talebinin itirazını incelemek üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesini gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacılar vekili, dava konusu 36359 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Belediye Başkanlığı vekili dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesini, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmiştir. Davacılar vekili, davalı ...’ın karar başlığında yer almadığını beyan ederek, karar başlığına tavzihen ...’ın da eklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacılar vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. Tavzih talebinin reddi kararını davacılar vekili temyiz etmiştir. Hükmü, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir. 1) Bilindiği üzere; 6100 Sayılı HMK.304/1. maddesinde “hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine her zaman düzeltilebilir....
Tavzih talebinin reddine yönelik ek kararın onanması kararına karşı karar düzeltme yolu açık bulunmadığından karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 21.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesinin 09.03.2011 tarih, 2011/941 E. 3033 K. sayılı ilamıyla, sıra cetvelinde yer alabilmek ve sıra cetveline itiraz edebilmek için bedeli paylaşıma konu mal üzerinde satış tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin bulunması gerektiği, uyulan bozma ilamında şikâyetçinin haczinin satış tarihi itibariyle ayakta olup olmadığının, İcra ve İflâs Kanunu'nun 129/son maddesi hükmü de gözetilerek değerlendirilmesi işaret edilmiş ise de, mahal mahkeme kararında “dosya kapsamına göre haczin ayakta olduğu” belirtilmekle yetinildiği, İcra ve İflâs Kanunu'nun 129/son maddesine göre ikinci artırmada alıcı çıkmazsa satış talebinin düşeceği, satış talebinin düşmesinden itibaren haciz tarihinden satış isteme tarihine kadar geçen süreye ilaveten iki yılın dolması için gerekli süre tamamlanıncaya kadar satış talep edilirse haciz geçerliliğini koruyacağı, şikâyetçi ...Bankası A.Ş.'...
Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; kıymet takdir raporunun borçluya e-tebligat olarak tebliğ edilmesine rağmen süresinde dava açılmadığını, davacının iddialarının kıymet takdirine itiraz davasında ileri sürülebileceğinden davanın reddi gerektiğini, taşınmaz üzerinde çok fazla takyidat bulunması nedeni ile yazışma ve tebligat süreçleri uzadığından satışın ancak bir yıl sonra karara bağlandığını, satış usulü açık artırma ile yapılacağından taşınmazın gerçek değerinde satılmasına bir engel bulunmadığını, sit alanında olmasının satışa etkisi ve engel olup olmadığının defaatle ilgili kurumdan sorulup, satış işlemlerinin ona göre yürütüldüğünü beyanla, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 20/06/2023 günlü tensip tutanağının 9. bendinde; "Davacının tedbir talebinin bu aşamada REDDİNE" karar verilmiştir....
Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise, reddetmelidir. Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekir (Baki Kuru, İcra El Kitabı, s.520). Somut olayda, alacaklının ihalenin feshi şikayetine konu iki adet taşınmaza haciz konulmasına ilişkin talebinin icra müdürlüğünce 15.02.2019 tarihinde kabulüne karar verildiği ve aynı tarihte haciz müzekkeresi yazılarak haczin tatbik edildiği görülmüştür. Alacaklının 20.01.2020 tarihinde kıymet takdiri yapılması talebi üzerine icra müdürlüğünce aynı tarihte dosyaya "satış avansı" açıklaması ile bir miktar tahsilat yapılmış ise de anılan bir yıllık sürede alacaklı tarafından satış talep edilmediği anlaşıldığından İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmazlar üzerindeki haczin düştüğü anlaşılmaktadır....