Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payı, alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....

    Davacının son dönem içinde yaptığı satış miktarı ile bu satış miktarının primi gerektirip gerektirmediği hususunda işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra davacının bu talebi hakkında bir kararda verilmelidir. 3-Davacının fesihten on gün önce evlendiği dosyada mevcut kayıtlardan anlaşılmaktadır. Evlilik cüzdanı ibrazı temerrütle ilişkili olup dava tarihinden önce evlilik cüzdanının ibraz edilmemesinden dolayı davalının, bu alacak nedeniyle dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilmelidir. 4-Davacının giyim yardımı talebine ilişkin olarak yardımın yapıldığı dönem içerisinde yapılan çalışmaya orantılı olarak bilirkişi tarafından yapılan hesaplama değerlendirildikten sonra söz konusu alacak hüküm altına alınması gerekirken aksi yönde verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu davanın satış sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmemesi akabinde ikame edilmiş olup işbu davaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını, zenginleşmenin haklı bir nedene dayanmaması gerektiğini, somut olayın satış sözleşmesinden kaynaklanan tipik bir uyuşmazlık olduğu, davaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını zira ortada zaten geçerli bir satış sözleşmesinin bulunduğu, işbu satış sözleşmesine istinaden davalının davacıya 12.12.2017 tarihli, 5.881,12 eur bedelli fatura tanzim ettiği ve işbu faturanın da dayanak olacağı şekilde taraflar arasında sözleşmenin varlığının tartışmasız olduğu, sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin karşı tarafın itibar görecek herhangi bir itirazının da bulunulmadığını, davalının işbu davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi dahi sunmadığını ve ilk itiraz haklarını kaybettiğini, satıcı satılanın mülkiyetini yerine getirme borcunu ifa edemediğinden...

        Belirtilen nedenle mahkemece, davalının savunmasında geçen dosyalarda getirtilmek suretiyle öncelikle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olup olmadığını belirlemek olmalıdır. Sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğunun kabulü halinde dava konusu taşınmazların satış vaadi sözleşmesinin kapsamında olup olmadığı saptanmalı, tapuda murisler adına kayıtlı olan payların paylı mülkiyete konu olması sebebiyle malik olan murisin davalılar dışında mirasçılarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, şayet başkaca mirasçı yok ise bir başka deyişle iştirakçi maliklerin tamamının satış vaadinde bulunmuş olması halinde iştirak halinin bozulmayacağı ve sözleşmenin ifa olanağının bulunmadığından sözedilemeyeceği gözetilmelidir....

          Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

            Satış bedelini geri vermeyen taraf taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamaz verdiği bedel kendisine geri verilmeyen taraf ödediği bedel geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.Somut olay ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki geçersiz satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacıya 2013 yılı Aralık ayında (6 ay uzatma hakkı ile birlikte 30.06.2014 tarihinde) devri kararlaştırılan taşınmazın üzerinde bulunan ipotek ve çok sayıda haciz nedeniyle aradan geçen yaklaşık 7 seneye rağmen devrin yapılamadığı, davacının 11.01.2021 tarih ihtarname ile davalıya tapu devrinin gerçekleştirilmesi için davalıya 30 gün süre vererek, aksi halde borcun ifasından vazgeçerek TBK 125/2 maddesi uyarınca borcun ifa edilmemesi nedeniyle müspet zararın tazminini talep edeceğini ihtar ettiği, ortada geçerli bir satış sözleşmesi bulunmadığından davacının müspet zarar talep edemeyeceği, ancak geçersiz satış...

              Mahkemece, yapılan yargılamada, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının alım satım akdine dayanarak akdin ifa edilmemesi nedeniyle müspet zarar talebinde bulunduğu, traktör bedelinin de davacı şirket tarafından davalıya 28.500 TL olarak banka havaleleri ile ödendiği, fakat davalının dava konusu traktörü teslim etmediği, davalı ...'in 2011 model Uzel marka traktörü teslim etmeyerek sözleşmeye aykırı hareket ettiği böylelikle davacının akdin ifa edilmemesinden doğan müspet zararını isteyebileceği, müspet zarar içerisine davalı ...'...

                Kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Bir başka deyimle, borç doğuran bir sözleşmenin geçerliliği hiçbir zaman satıcının satış tarihinde veya daha sonra o şeye malik olması şartına bağlı değildir. Vaatte bulunanın satış vaadinin konusunu oluşturan taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin varlığını aramak da gerekmez. Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. (Bknz. Yargıtay 14....

                Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarının sadece ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından söz edilebilir. Somut olayda ise davacıların murisi elbirliği mülkiyetine dahil olduğundan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı mevcuttur. Diğer taraftan, kararın gerekçesinde satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği belirtilmekte ise de satış vaadi sözleşmesinde "satış bedelinin nakden/haricen peşin olarak ödendiği ve alacaklarının kalmadığı" satış vaadinde bulunanlar tarafından açıkça belirtilmiş olup resmi şekilde düzenlenen sözleşmedeki bu beyanların aksi ancak aynı nitelikte yazılı bir belge ile ispat edilebilir. Davacı tarafça satış bedelinin ödendiği de kanıtlanmış olduğundan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                  Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716.maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK. m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

                  UYAP Entegrasyonu