Mahkemece, davacının satıştan sonra mirasbırakan ...’i kasten öldürmekten mahkum edildiği, banka kayıtlarına göre davalı tarafından satış bedelinin satıcı olan ...’in hesabına ödendiği, elde edilen paranın ölen ... tarafından sarfına dair davalının savunması ile örtüştüğü ve mirasbırakan ile davalı arasındaki akrabalık ilişkisinin muvazaayı kanıtlamaya yeterli bir karine ve delil olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; davacı ... açısından MK. 578. maddesi uyarınca mirasçılık sıfatının olmadığı dolayısıyla ... tarafından açılan davanın dinlenemeyeceği açıktır....
. - 2018/2917 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme incelemesi yapılabilmesi için; Dairemizin 16/10/2018 tarihli iade kararıyla; Bilirkişi kurullarınca incelenen ve değer biçmeye esas alınan ......parsel sayılı taşınmazın, bilirkişi raporlarında belirtilen (19/06/2006) tarihindeki satışına ilişkin alıcı, satıcı, satış tarihi, satış bedeli ve yüzölçümünü gösterir şekilde tapu kaydının, resmi satış akit tablosunun tapu müdürlüğünden getirtilmesi istenmişse de, taşınmazın 26/08/2015 tarihli satış akit tablosu getirtildiğinden iade gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir....
Davalı şirket sözleşmenin tarafı olmadığını belirterek husumet itirazında bulunmuş ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlık devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacının Yasada tanımlanan şekilde "tüketici" ve davalının "satıcı" olduğu anlaşılmaktadır. Tapuda davalı tarafça sözleşmeye uygun olarak hisse devri yapıldığı, davacı tarafından da sözleşme kapsamında bir kısım ödemelerin davalıya yapıldığı da gözetilerek, sözleşmede imzası bulunmasa dahi davalı şirketin sözleşmeyi kabullenmiş olduğu, bu nedenle mahkemece, davalı Kuşadası Otel İşletmeleri Tur. İnş. Tic. A.Ş. aleyhine açılan davada işin esasına girilip deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. (Aynı yönde Yargıtay 13. HD 2018/5980 E. 2018/12509 K. sayılı Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki farklı görüş ve uygulama aykırılığının giderilmesi kararı, Yargıtay 13....
Görüldüğü üzere, satış sözleşmeleri bakımından vergi yükümlülüğü devlet ile satıcı arasındaki bir ilişkiyi ifade etmektedir. Devlet, oluşturduğu Vergi Sisteminde vergiyi doğuran satış ilişkisi çerçevesinde kendisine Katma Değer Vergisi ödenmesini satıcıya ait bir yükümlülük olarak düzenlemiştir. Satıcının devlete ödenecek Katma Değer Vergisini satış bedeline dahil olarak mı, yoksa ondan ayrı olarak mı tahsil edeceği, kural olarak yasal düzenlemelerin konusu değildir. Alıcı ve satıcı arasındaki bir iç ilişki olarak, onların tasarrufuna bırakılmıştır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı-k.davalı ... vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-k.davalı ... vekili avukat.... ile birleşen davanın davacısı.... San.Tic.A.Ş. vekili avukat .... .... Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı-k.davalı ve birleşen davanın davacısı .... Kimya San. ve Tic.A.Ş. avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Satış vaadinin satıcısı ..., satış vaadinin alıcısı durumunda olan ... ile aralarındaki 17.09.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu savunmuştur....
KARAR Davacı, davalı TOKİ ile yapılan gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince 16 ay içerisinde teslim edilmesi gereken dairenin süresinden sonra geç teslim edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak geç teslimden kaynaklanan kira alacağı tazminatı olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.200,00 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini artırmıştır. Davalı, konut teslimi için belirli bir tarih verilmediğini, belirlenen program dâhilinde teslimlerin yapıldığını, sosyal projelerde ödemelerin teslimden itibaren başladığını, hak kaybı bulunmadığını, kampanyalı satışlarda geç teslimden söz edilemeyeceğini, Sözleşmeye göre idareye olan borç bitene kadar konutun kiraya verilmesinin mümkün bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Davalı ... vekili, davaya konu satışların satıcı ...’in kendilerinden emaneten temlik aldığı dava konusu hisselerin iadesi amacıyla yapıldığını, gerçek bir satış söz konusu olmadığını, bu nedenle önalım hakkının varlığından söz edilemeyeceğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, davanın süresinde açılmadığını, davanın taraflarının akraba olduğunu, gerçek satış bedelinin 1.092.000,00 USD olduğunu ve yargılama sırasında gerçek satış bedeli üzerinden eksik harcın tapu müdürlüğüne ödendiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davalılara yapılan satışın gerçek bir satış olmaması ve akrabalar arasında yapılması nedeniyle önalım hakkının kullanılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7....
tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, taraflar arasında 16.03.2015 tarihli gayrimenkul satış danışmanlığı sözleşmesi imzalandığını, davacının davalı RE/MAX adına satış danışmanlığı yaptığını, davacının dava dışı ...’ye ait villanın dava dışı alıcı ...’a satışına aracılık ettiğini, 17.08.2015 tarihli protokole göre gayrimenkulun satılacağının ve davalıya komisyon bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, dava dışı satıcı ve alıcının daha sonra villa satışından caydıklarını, satıcının alıcıya cayma bedelini dahi iade ettiğini, davalıya komisyon bedelinin ödenmediğini, davalının ... aleyhine takip başlattığını, ... aleyhine dava açtığını, açılan davadan feragat edildiğini, ilamsız takibe yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, davacının danışmanlık hizmet bedelinin tahsil edilemediğini, davacının aracılık ettiği sözleşmeye ilişkin...
Mahkemece bu hususta yüklenici satıcı şirket kayıtları üzerinde bilirkişi mali müşavir - bağımsız denetçi, gayrimenkul değerlendirme uzmanı tarafından 13/02/2019 tarihli rapor alınmıştır....
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, birinin de satıcı olması gerekir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1 ve 2. maddelerinde açıklanan kanunun amacı ve kapsamı ile 3. maddesinde tanımlanan satıcı ve tüketici kavramları birlikte değerlendirildiğinde, bir uyuşmazlığın bu yasa kapsamında sayılabilmesi ancak taraflar arasında mal veya hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin bulunmasına bağlıdır. Dava konusu somut olayda taşınmazın tedavüllü tapu kaydı, gayrimenkul satış protokolü, keşif, bilirkişi raporları, delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamından açıkça anlaşıldığı üzere davacı ile davalı arasında imzalanan gayrimenkul satış protokolü tüketici işlemi niteliğinde değildir....