Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Emredici kurallar gereğince ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz. Taraflar arasında geçerli olan toplu iş sözleşmesinde yasal yıllık izinden daha yüksek olan aylık 30 gün yıllık izin kullanılması kararlaştırıldığından davacıya iş yasada öngörülen izin sürelerine daha fazla yıllık izin süresi, toplu iş sözleşmesinde verildiğinden toplu iş sözleşmesindeki hükmün yasalara aykırı olmadığı kabul edilerek birinci alternatife göre yapılan hesaplamaya itibar edilmiş" gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davacı ve davalı taraf temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davacının hak kazandığı izin süresi yönünden taraflar arasında uyuşmazlık vardır....

    Gerçekten işçinin dava sonucu işe başlatılması durumunda, önceki fesih ortadan kalkmış olmakla ve iş ilişkisi devam ettiğinde 4857 sayılı Kanun'un 59. maddesi uyarınca izin ücreti istenemez. İşçinin işe başvurusuna rağmen kanuni bir aylık işe başlatma süresi içinde işe alınmaması halinde ise, işe başlatmama anı fesih tarihi olarak kabul edildiğinden, izin alacağı bu tarihte muaccel olur. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirtmiştir. Davalı taraf ise davacının yıllık izinlerini kullandığını savunmuştur. Dosyada davacının imzası bulunan izin formları bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kıdemine göre dosyada bulunan izin formları dikkate alınmadan yıllık izin alacağı hesaplanmıştır....

      Somut olayda, davacı 2011 yılından yirmidört gün izin hakkı kaldığını ve kullandırılmadığını belirterek izin alacağı talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hiç izin kullanma kaydı olmadığından talep gibi yirmidört gün izin alacağına hükmedilmiştir. Ancak dosyada mevcut son ücret bordrosunda yirmiikibuçuk günlük izin ücreti tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır. Dairemizce izin alacağına yönelik yapılan bozmada, son bordroda tahakkuk ettirilen izin alacağının ödenip ödenmediğinin de tespiti istenmiştir. Her ne kadar davacı duruşmada kendisine izin ücreti ödenmediğini beyan etmiş ise de; davalı tarafından sunulan banka kaydına göre son bordroda tahakkuk ettirilen tüm miktarın davacının hesabına yatırıldığı sonucuna ulaşılmaktadır....

        Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda bilirkişi tarafından davacının yıllık izin ücreti hesaplanırken, tüm yıllık izin hakedişleri hesaplanıp, kullanılan izinler mahsup edildikten sonra 7 günlük yıllık izin ücreti alacağı olduğu sonucuna varılmıştır. Oysa bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken 2012 yılına ait 03.08.2012- 07.08.2012 tarihleri arasında 4 gün 19.10.2012-22.10.2012 tarihleri arasında 3 gün 30.1.2012-4.2.2012 tarihleri arasında 6 gün olmak üzere toplam 13 gün izin kullandığı belirtilerek hesaplama yapılmıştır. Söz konusu döneme ait izin belgeleri incelendiğinde davacının 23.07.2012-07.08.2012 tarihleri arasında 14 gün izin talep ettiği ve izne olur verildiği tespit olunmuştur. Bu durumda davacının 2012 yılına ilişkin izinlerini kullandığı, herhangi bir izin alacağı kalmadığı anlaşılmaktadır....

          Somut olayda, Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 150 gün izin hakkı bulunduğu, davacının118 gün izin kullandığı, böylece 32 günlük izin ücreti alacağı bulunduğu kabul edilerek yıllık izin ücreti hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, davalı işverence dosyaya birçok izin formu sunulmuş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu izin formlarından hangisine hangi gerekçe ile itibar edildiği denetime elverişli biçimde açıklanmamıştır. Bilirkişi raporunda davacının 118 gün izin kullandığı ifade edilmiş ise de, bu sonuca ne şekilde ulaşıldığı rapordan denetlenememektedir. Davalı tarafın sunduğu izin formları dikkate alınarak, davacının hak kazandığı yıllık izin süresi ile kullandığı izin süresinin denetime elverişli şekilde belirlenmesi ve buna göre davacının kullanmadığı yıllık izin bulunup bulunmadığı noktasında bir sonuca varılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebepten bozulması gerekmiştir....

            Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı dava dilekçesinde yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve fesihten sonra da yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmediğini belirterek yıllık izin ücret alacağını talep etmiştir. Davalı ise davacının yıllık izin alacağının olmadığını savunmuştur. Mahkemece davacının yıllık izin ücret alacağının kabulüne karar verilmiştir....

              Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ikiyüzondört günlük yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, davalı vekili yargılama sırasında, davacının 15.09.2009-29.09.2009, 05.09.2011-19.09.2011 ve 03.09.2012-17.09.2012 tarihlerinde izin kullandığına ilişkin yıllık izin belgeleri sunmasına rağmen değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Hal böyle iken davalının temyiz itirazında açıkça belirttiği yıllık izin belgelerine karşı davacının beyanı sorularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yıllık izin ücreti alacağı konusundaki anılan yıllık izin belgeleri değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                … A.Ş.nin açma izin belgesi almadan deri sanayi dükkanı çalıştırması nedeniyle 1580 sayılı Yasanın 113.maddesi gereğince adı geçen yerin açma izin belgesi alıncaya kadar çalıştırılmasının yasaklanmasına ilişkin Belediye Encümeni kararının iptali isteği ile açılan davada İdare Mahkemesince verilen davacı şirketin eski ticaret ünvanı ile almış olduğu açma izin belgesinin bulunması, çalışma alanında bir değişiklik de olmaması ve ticaret izin belgesinin bulunması, çalışma alanınında bir değişiklik de olmaması ve ticaret ünvanı değişikliğinden sonra eski işyeri açma izin belgesi ile 4 yıl çalışmasını devam ettirmesi karşısında işyerinin çalışmasının fen gerekleri açısından sakıncalı olmadığı sabit olduğundan usulen açma izin belgesine bağlanması yerine açma izin belgesi alıncaya kadar çalıştırılmasının yasaklanmasına karar verilmesinde yasa hükmüne uyarlık görülmediğinden iptaline ilişkin kararın, şirketin adını ve çalışma alanını değiştirmesi nedeniyle yeni açma iznine dayanılarak faaliyetini...

                  Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Taraflar arasında uyuşmazlık davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Somut olayda, davacının yıllık izin ücreti hesaplanırken, çalışma süresi boyunca 166 gün izin hakkı olduğu, seyir defterine göre 11 gün izin kullandığı ve kullanılan iznin mahsubu ile 155 gün izin hakkı olduğu belirtilmiştir....

                    Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının izin kullandığı dönemler yıllara göre belirtilerek toplam 598 gün izin kullandığı tespit edilmiş ise de, belirtilen izin sürelerinin toplamının 640 gün olduğu ve hesaplama hatası yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre dosya kapsamında mevcut olan izin belgelerine göre kullanılan izin sürelerinin ayrıntılı ve denetime elverişli olacak şekilde tespiti yapılarak kullanılan izin süresi belirlenmeli ve yapılan ödemede dikkate alınarak yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de, davalı Kurumun harçtan muaf olduğu belirtilmesine rağmen yargılama giderleri içinde harcında dahil edilmesi hatalı olmuştur. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 08/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu