Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, davacı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ve ücretinin de ödenmediğini beyan etmiş, davalı davacının yıllık izin ücret alacağının bulunmadığını savunmuştur....

    Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir, işveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 122 gün izin kullandığı bakiye 218 gün yıllık izin hakkı bulunduğunun tespiti ile yıllık izin ücreti hesaplanmıştır. Dava dosyasının incelenmesinde yıllık izin talep formları ile bordro ve puantajların karşılaştırılması neticesinde davacının 155 gün yıllık izin kullandığı anlaşılmıştır. Bakiye 185 günlük yıllık izin alacağı bulunduğu anlaşılmakla bu süreye dair yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken, eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Bu nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      Mahkemece, bilirkişi raporunda davacının kullanmadığı izin süresinin 219 gün olduğu tespit edilmesine rağmen, ıslah dilekçesinde belirtilen 120 gün kullanmadığı izin süresi bulunduğu yönündeki beyan karşısında 120 gün izin alacağı karşılığı tutar hüküm altına alınmış ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. Davacı, dava dilekçesinde kullanmadığı izin süresinin 100 gün olduğunu belirtmiş olup, işverence 219 gün izin kullandırıldığının ispatlanamamasının bir önemi yoktur. Taleple bağlılık ilkesi gereği ve davacının hak kazandığı ve kullanmadığı izin süresini belirleyebilecek durumda olması göz önünde bulundurularak, davacının 100 günlük izin alacağı hüküm altına alınmalı ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmelidir. Bu yön gözetilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

        Mahkemece davacının yıllık ücretli izni, davacının tüm süre üzerinden hak kazandığı yıllık izin süresine göre hesaplanan davacı tarafın 12.600,00 TL izin alacağı ödemesi mahsup edilerek resen dikkate alınmıştır. Mahkemece alınan ilk tek kişilik raporda davacının 176 gün izinden 116 gün izin kullandığı, kalan izin süresinin 30 gün olduğu, sonradan alınan heyet raporunda ise davacının izin alacağının bulunmadığı açıklanmış, ancak nedeni belirtilmemiştir. Davalı davacıya iş sözleşmesi devam edilen dönemde 14.000,00 TL izin alacağının ibraname ile banka hesabına ödenerek ödendiğini savunmuştur. Her iki rapor arasında çelişki olduğu gibi davalının ödediğini belirttiği miktar ile davacının kabul ettiği miktar arasında da farklılık vardır....

          Davacının yıllık izin yardımı alacağı talep edip edemeyeceği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda, davacı diğer alacakların yanında yıllık ücretli izin alacağı ve izin yardımı talebinde bulunmuştur. İşçinin kullanmadığı 61 gün izin hakkının olduğu ve bordrolara göre ödemesi yapılmayan 2003-2007 arası için işyerinde uygulanan TİS den doğan yıllık izin yardımı alacağı hakkı bulunduğu belirlenerek hesaplama yapılıp, zamanaşımı savunmasına göre de 2006 ve 2007 yılları için izin yardımı hesabı yapılmıştır. İşyerinde uygulanan TİS hükümlerinde; yıllık izne ayrılan işçiye bir aylık ücreti tutarında izin yardımı yapılacağı düzenlenmiş, bilirkişi tarafından da davacının yıllık izin kullanmadığı dönemler yönünden izin yardımı hesabı yapılmış, mahkemece de bu rapor hükme esas alınmıştır. Bu karar TİS düzenlemesine uygun düşmemektedir. TİS'de izin yardımının fiilen yıllık izin kullanan işçiye ödenmesi kararlaştırılmıştır....

            Kıdem tazminatı istemi yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. 2-Davacının yıllık izin ücret alacağı bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık mevcuttur. Somut olayda; Mahkemece; davacının davalı işyerinde 5 tam yıl çalışarak 70 gün yıllık izin hakkına sahip olduğu, 57 günlük izin hakkının kullandırıldığı ve ücretlerinin ödendiği, ancak bakiye 13 günlük izin hakkının kullandırdığının yada ücretinin ödediğinin davalı işveren tarafça delillendirilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücret alacağına hükmedilmiş ise de; davalı asıl işveren vekilince davacıya yıllık izin hakkını kullanıp kullanmadığı hususunda yemin teklif edilmiş olup, davacı yemin teklifini kabul ederek, çalışma dönemi itibariyle 2 yıllık çalışmaya ilişkin hak ettiği izinlerini kullandığına, bakiye 55 günlük yıllık hakkını kullanmadığına ve ücretinin de ödenmediğine ilişkin yemin etmiştir....

              İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53. maddesine göre; “İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi; a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden, b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden, c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden, Az olamaz. (Ek cümle: 10/9/2014- 6552/5 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır. Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz....

              İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53. maddesine göre; “İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi; a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden, b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden, c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden, Az olamaz. (Ek cümle: 10/9/2014- 6552/5 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır. Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz....

              Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Kanunda, iş sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Sözleşmenin feshi anı, yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak Kanunda belirtilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir....

                İzin ücreti hesabında, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56/5. maddesinde yer alan “Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz” hükmünün dikkate alınması gereklidir. Davacı her yıl 1 Temmuz ile Ağustos ayının ilk 5 günü tatil olduğu için çalıştırılmadığını bu süreye ait ücretinin de ödenmediğini, yıllık ücretli izin hakkının da kullandırılmadığını iddia ederek yıllık izin alacağı talebinde bulunmuştur. Mahkemece 30.11.2015 tarihli karar ile izin alacağı talebinin reddine karar verilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2017/19849 esas, 2019/2540 karar sayılı kararı ile davacının 1 Temmuz ve 5 Ağustos tarih aralığında ücret alıp almadığının araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu