Dava dilekçesi ekinde, davacı ile davalı T9 şirketi arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 25/02/2018 tarihli protokolle feshine karar verildiği ve fesih protokolünün de sözleşme gereğince satıcıya verilen senet asıllarının iade edildiği, ancak 25.000TL tutarlı senedin satıcıda yediemin olarak tutulduğu, satıcı yediemin problemini çözdükten sonra alıcıya iade edileceği, ayrıca 25/02/2018 başlangıç tarihli sıralı 25/11/2019 tarihinde biten senetlerin satıcı tarafından 3.şahıslara ciro edildiği ve vadeleri geldiğinde bedellerinin satıcı tarafından hamillerine ödeneceğinin belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı ile davalı Selimoğlu İnşaat arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme gereğince Brooklyn Dream projesinde B blok 4....
Satıcı Durdu Telli senede mühür basmış, kanunun aradığı ihtiyar heyetiyle birlikte mahallince maruf iki şahit tarafından tasdik edilmemiştir. Bu haliyle bu senet satış bedeli bakımından geçerli değildir. Yani gayrimenkul satışı bakımından tarafları bağlamayacağı gibi, satış bedelinin iadesi anlamında da yok hükmündedir. HUMK. nun 288. maddesine göre, miktar itibariyle ispat bakımından usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir senet bulunması gerekir. Senetle ispat mecburiyeti olan durumlarda senedin HUMK. nun 289 ve müteakip maddelerine göre düzenlenmesi gerekir. Dava konusu alacak miktarı bakımından senetle ispat mecburiyeti dikkate alındığında davanın reddi gerekmektedir. Mahkemece verilen hüküm bu nedenle sonucu itibariyle de doğrudur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak katılan adına telefon hattı açtığı, bu hatta bağlı olarak katılan adına cep telefonu satış işlemi yaparak fatura borçlarını ödemediği, bu şekilde haksız menfaat temin etmek suretiyle üzerine atılı suçları işlediği iddia olunan olayda; Sanığın, suç tarihinde ... bayiinde çalışmakta olmasının sağladığı imkan ve kolaylıktan faydalanarak daha önce katılan tarafından kullanılmakta olan... numaralı hat üzerinden kampanyalı olarak alınan cep telefonuna ilişkin olarak imzalanan belgeler nedeniyle temin ettiği katılana ait kimlik bilgilerini kullanarak suça konu ... numaralı hatta ilişkin abonelik sözleşmesine katılanın imzasını yukarıda açıklandığı üzere hile ile aldığının iddia edildiği...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Olay tarihinden önce katılanı tanıyan sanık ...'in, diğer sanık ... ile katılanı tanıştırdığı ve Turkcell'den alınacak hatla beraber kampanyalı cep telefonu alabileceklerini söylediği, daha sonra hepsinin birlikte iletişim bayiine giderek 2 adet abonelik tesis ettirdikleri, bununla ilgili imzaların katılan tarafından atıldığı, ancak sanık ...'ın katılanın kimliğini alıp gittiği, katılanın tereddüt etmesi üzerine sanık ...'in "merak etme ben kefilim" dediği, sanık ...'ın katılanın nüfus cüzdanı ile başka bir iletişim bayiine giderek orada satış ve aktivasyon sorumlusu olarak çalışan sanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, 2002 yılında davalının düzenlediği kampanyalı satıştan 51 ekran televizyon ve çamaşır makinesi aldığını, alınan mallara karşılığında 446,00 TL borçlandığını, borcu ayda 50,00 TL taksitle 9 ayda ödediğini, mallara aldığında davalıya açık senet verdiğini, borcunu ödedikten sonra senedi almayı unuttuğunu, aradan 5 yıl geçtikten sonra senede 540,00 TL yazılarak hakkında icra takipleri başlatıldığını, icra takipleri neticesinde 4.690,00 TL ödediğini, olayların kendisini çok üzdüğünü, maddi ve manevi sıkıntılar çektiğini belirterek ödediği 4.690,00 TL ile aynı miktarda manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Alt Gelir Grubu Konut Projesi kapsamında gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, teslimin sözleşme tarihinden itibaren 24 ay olarak kararlaştırıldığını, ancak halen dahi dairenin teslim edilmediğini ileri sürerek geç teslim nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava tarihine kadar olan süre için şimdilik 3.000 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuş, davalı geç teslimin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece geç teslim nedeniyle bilirkişi raporuyla belirlenen miktarın tahsiline karar verilmiştir....
Davalı, dava konusu payın satıcı paydaş ... tarafından kendisine satılmadığını, hibe edildiğini, 27.3.1957 gün ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereği de önalım hakkının kullanılamayacağını, tapuda satış görünse de yapılan temlikin aslında bağış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir....
Davalı, dava konusu payın satıcı paydaş ... tarafından kendisine satılmadığını, hibe edildiğini, 27.3.1957 gün ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereği de önalım hakkının kullanılamayacağını, tapuda satış görünse de yapılan temlikin aslında bağış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir....
Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar ... ve ... No’lu parselin paydaşlarından ... tarafından davalıya 3.3.2004 tarihinde toplam 81.100 TL bedelle satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek önalım davası açmıştır. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir....
KARŞI OY Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir. Davaya dayanak 20/12/2010 tarihli satış vaadi sözleşmesinin; satıcı olarak ... vekilleri sıfatıyla ... ve Avukat ... ile alıcı ... arasında akdedildiği, ancak satış vaadi sözleşmesinin adi yazılı nitelikte olup resmi şekil şartına riayet edilmeksizin yapılmış olduğundan geçerli olmayıp sözleşmeye konu bağımsız bölüm maliki ... ve onun halefleri bakımından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Mahkemece tapu iptali ve tescil istemine yönelik davanın reddi yönünde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, davacı yanın ikinci kademedeki tazminat istemi bakımından, vekil sıfatı ile satıcı konumunda olan ve davayı kabul etmiş bulunan ...'nın ve diğer vekil sıfatı ile satıcı konumunda olan davalı ...'...