Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, BK.nun.213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 ve 89. hükmü gereğince tapu sicil müdürlüklerinde ve noterlerde düzenlenme şeklinde yapılabilir. Davada dayanılan 28.07.2006 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yukarıda sayılan yasa hükümlerine uygun düzenlenmiştir. Tapu Kanununun 26 maddesinde; “..Noterlik Kanunun 44.maddesinin (B) bendi mucibince noterler tarafından tanzim edilen taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de taraflardan biri isterse taşınmaz siciline şerh verilir. Şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak ... tesis ve tapuya tescil edilmezse işbu şerh tapu sicil müdürü veya memuru tarafından re’sen terkin olunur” hükmü bulunmaktadır....
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 1009.maddesi uyarınca tapuya şerh edilecek kişisel haklar arasında satış vaadi sayılmıştır. Dava konusu taşınmazın kaydının şerhlerle ilgili sütununda davalı ... lehine “4.giriş 5.katta dubleks meskenin tamamı ... oğlu ... lehine satış vaadi” şeklinde kayıt mevcuttur. Anılan şerh 28.5.2001 tarihinde 4.giriş 5.kattaki bağımsız bölümün ... tarafından 15.12.2000 tarihinde noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satışının vaad edilmesinden sonra ...’nin talebi üzerine taşınmaz arsa niteliğinde kayıtlı iken tescil edilmiştir. Taşınmazda kat mülkiyetine geçirilirken satış vaadi şerhi Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından tüm bağımsız bölümlere taşınmıştır. Daha sonra satış vaadine konu taşınmaz hükmen ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece de şerhin bu nedenlerle işlevsiz kaldığı gerekçesiyle dava kabul edilmiştir. Bu kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalardan sonra, tarafların temyiz nedenlerine gelince; 1- Davalı ......
ın ise ... tarafından satışı vaadedilen bu payı noterlikçe düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile eşit oranda davacı ... ve birleştirilen dava davacısı...'na toplam 2.000.000,00ETL bedel ile satışını vaadettiği, dosya içerisindeki tedavüllü tapu kaydının incelenmesinde... oğlu ...'ın dava konusu 298 parsel sayılı taşınmazda hiçbir zaman pay sahibi olmadığı, öte yandan davalı ...'ın ise dava konusu taşınmazda 23.03.2004 tarihinde hükmen tescil suretiyle; 05.07.2013 tarihinde ise satış suretiyle toplam 57/3584 pay sahibi olduğu, satış vaadi sözleşmesinin imzalandığı tarihte satış vaadinde bulunanın malik olması gerekmediği ve eldeki davaya konu satış vaadi sözleşmesinin noterlikçe usulüne uygun olarak yapılmış geçerli bir satış vaadi sözleşmesi olduğu ve ifa olanağının bulunduğu gözönünde bulundurulduğunda davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, dosya içerisindeki ... 2. Noterliği'nin 17.01.2017 tarihli, 0736 yevmiye No'lu mirasçılık belgesine göre davalı ...'...
Satış vaadi sözleşmelerinde, satış vaat eden sözleşmede devir tarihi olarak belirtilen tarihte sözleşme konusu taşınmazı satış vaadedilene devretmekle yükümlüdür. Satış vaat eden devir sırasında taşınmaza malik değilse ve sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa edemezse Borçlar Kanununun ifa imkansızlığı ve borca aykırılık hükümleri gereği tazminata mahkum edilir. (Bknz. Yargıtay 14....
dan 16.04.1993 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, 21 ada 63 parsel sayılı taşınmazda 2E ile gösterilen kargir dükkan üzerindeki hak ve hisselerinin tamamını davacı ...'a satışını vaad ettiğinden davacı satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur. Davalılar vekili, BK'nun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, teslim olgusunun gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların gerçek iradesinin satış vaadi sözleşmesi olmadığı ve sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
Görüldüğü üzere davalı ..., vekil sıfatıyla katıldığı satış vaadi sözleşmesi ile müvekkillerinin mülkiyetinden çıkarılmasını vaat ettiği ayni hakka apaçık bir kötüniyetle sahip olmak istemiştir. Bu nedenledir ki; 14.07.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanılarak edinilen mülkiyet kötüniyetle kazanılan bir haktır. Yukarıda vurgulandığı üzere Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi gereğince hukuken korunamaz. Davacılar ... ve ...’in dayandıkları 04.12.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesi geçerlik şartlarının tümünü taşımakta olup, bu sözleşmeye dayanılarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekir....
Noterliğinin 22.04.2016 tarih ve 4503 yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile davaya konu satış vaadi sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini bildirdiğini ancak, fesih işleminin hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek, satış vaadi sözleşmesinin tek taraflı olarak feshinin geçersizliğinin ve Kuşadası 1. Noterliğinin 18.03.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğunun tespitini, sözleşmenin tapu kayıtlarının beyanlar hanesine işlenilerek aleniyetin sağlanmasını ve taraflar arasındaki muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Davacı, davalıların mirasbırakanı ...’nin 914 ada 29 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hisselerini 29.03.1985 tarihli, 26042 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı ...’a satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, ...’ın da bu satış vaadi sözleşmesiyle edindiği hakları 11.04.2002 tarihli, 06744 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle kendisine satmayı vaad ve taahhüt ettiğini ileri sürerek, satış vaadine konu payın ... kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki bakiye bedel ödenmediğinden, davacının karşılıklı borç yükleyen dayanak akitteki edimi ifa etmeden karşı edimin ifasını talep etmekte haklı yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....
a ...Noterliğinin 11.01.1996 tarih ve 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile satış vaadi yetkisini içeren vekalet verdiğini, bu vekalete istinaden ... ile müvekkili arasında aktedilen 04.11.2008 tarih ve 36383 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile, davalının 3840 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını satmayı vaadettiğini, bedelinin tamamının peşin ödendiğini, bu nedenlerle dava konusu taşınmazdaki davalının payının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve zamanaşımının dolduğunu, 11.01.1996 tarih 1118 yevmiye sayılı vekaletname ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapmak üzere ... ve onun karısı davacı ... Orhan Önür'ün vekil tayin edildiğini, alıcı ve satıcı sıfatının birleşemeyeceğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz ve muvazaalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa; iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır.(Yargıtay14....