Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahallesi 38 ada 42 parsel sayılı taşınmazın 08.02.2006 tarihli satışına esas alıcısı, satıcısı ve satış bedelini gösterir resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden, Sorularak alınacak cevap yazılarının dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dava konusu taşınmaz ile emsal alınarak incelenen taşınmazların bulunduğu sokak, cadde ve mahalle itibariyle 2011 yılı için belediyece belirlenen emlak vergisine esas asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından, 2-Dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle ve değerlendirilmesine emsal alınan taşınmazların incelenen satış tarihi itibarıyla İmar Yasası hükümleri uyarınca imar uygulaması sonucu meydana gelen parsel olup olmadıklarının, imar uygulaması sonucu meydana gelen parsel iseler düzenleme ortaklık payına karşı gelecek şekilde indirim yapılıp yapılmadığının belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden, 3-Emsal olarak incelenen aynı taşınmazların satış tarihi itibariyle alıcısı, satıcısı, satış bedeli ve satılan miktarını gösterir tapu kaydının tapu müdürlüğünden, Getirtilerek dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 20.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      - K A R A R - 1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, ayıplı aracın iadesi ile satış bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacıya iadesine karar verilen malın kullanılmış olması nedeniyle davacının da fayda elde ettiği gözetilerek, faizin başlangıç tarihinin aracın iade tarihi olarak kabulünde zorunluluk vardır. Yerel mahkemece araç bedeline, satış tarihinden itibaren faiz uygulanmıştır. Davacının elinde bulunan aracın davalılara iadesi ile faize hak kazanılacağı gözetilmeden araç satış tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak kararın onandığı anlaşıldığından davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ......

        Mahallesi 428 ada 26 parselin 15.05.1999 satış tarihi itibariyle (alıcısını, satıcısını, satış bedeli ve satılan miktarını gösterir) tapu kaydı ile satış akit tablosunun tapu müdürlüğünden, 4-Kamulaştırma evrakının taşınmazın tüm maliklerine tebliğ için notere verilip verilmediğinin davalı idareden sorularak, notere verilmiş ise veriliş tarihi ile tebliğ tarihinin ve bununla ilgili tüm bilgi ve belgelerin ilgili noterlikten ve idareden, 5-Kamulaştırılan yere ilişkin çekişmesiz kamulaştırma bedelinin bankaya yatırılıp yatırılmadığının, yatırılmışsa maliklere ödenip ödenmediğinin, ödenmişse hangi tarihte ödendiğinin davalı idareden ve ilgili bankadan, Sorularak alınacak cevap yazıları ve getirtilen belgelerin dosyaya konulmasından sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          KARAR Davacı, davalıya mirasen intikal eden taşınmazdaki 5470 m2 hissesini 15.7.2008 tarihinde 35.000,00 TL bedelle satın aldığını, tapu devrinin de gerçekleştiğini ancak diğer hissedarın açtığı şufa davası sonucunda adına tescilin iptal edildiğini, satış bedelinin iade edilmesi için başlattığı takibin ise itiraz üzerine durması nedeniyle tahsilat sağlayamadığını ileri sürerek satış bedelinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00TL nin davalıdan faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, gerçekte bedel karşılığı yapılmış bir satış olmadığını, aralarındaki ön satış sözleşmesinde yazılı 35.000,00 TL nin verilmediğini, davacının tefeci olup korkusundan bu sözleşmeyi imzaladığını ve tapu devrini verdiğini, resmi satış incelendiğinde bedelsiz devir yapıldığının anlaşılacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahekemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir....

            Davalı vekili, sözleşmede satış bedelinin 10.500 USD+KDV olarak kararlaştırıldığını, 30.7.2002 tarihi itibariyle makina bedelinin ve davacının aldığı diğer parça bedelinin Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden 20.424.597.228.TL ettiğinde, çekten kalan bakiye 4.575.402.772.TL’nın 2.8.2002 tarihli 249 nolu tediye makbuzu ve yine aynı tarihte 884 numaralı satış muamele fişi ile davacı firmaya ödendiğini, BK.nun 83/2.maddesi uyarınca yabancı para ile ödenecek borçların ödeme günündeki rayiç üzerinden ödeneceğini, müvekkilince düzenlenen kur farkı faturasına davacının 28 gün sonra itiraz edildiğini bu nedenle fatura içeriğinin kabul edilmiş sayıldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

              KARAR Davacı, davalıdan 23.7.2010 tarihinde bir dizüstü bilgisayar satın aldığını, bilgisayarın çalışırken çok fazla ısındığını ve fanın sürekli olarak çalıştığını arızalar nedeniyle 3 kez servise teslim edildiğini, bilgisayarın ayıplı mal kapsamında değerlendirilerek satış bedelinin iadesinin gerektiğini, satış bedelinin tahsili için davalıya yönelik icra takibi başlattığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %40' tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

                Nisbi metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır....

                  Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır Eldeki davada, ilk derece mahkemesince, davacıların harici taşınmaz satış sözleşmesinde belirtilen satış bedelini ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, imzası davalı tarafından inkar olunmayan 30/07/1982 tarihli sözleşmede 250.000 eski TL olan satış bedelinin tamamen davalı tarafından alındığı açıkça belirtilmiştir. Davalı ise satış bedelini davalıya iade ettiğine yönelik bir savunmada bulunmamıştır....

                  Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davalı idarece ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle satış bedelinin esas alınması, satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerekirken, cevaplı raporda aynı eşyanın satış bedeli yöntemine göre belirlenen kıymetlere ulaşılması için yükümlüye yurt dışı gider beyanı yaptırıldığı görüldüğünden, fazladan ödenen vergilerin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair karara vaki itirazın zımnen reddi yolundaki işlemde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile fazladan ödenen vergilerin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu