O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere yargılama sırasında davacı anne yanında bulunan tarafların ortak çocuğu 2005 doğumlu Zeki için, davacı anneye uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle davacı (kadın) yararına 4. bentte gösterilen sebeple de davalı koca yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi. 10.07.2013 (Çrş.)...
CEVAP Davalı-davacı kadın vekili cevap- birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında erkeğin kusurlu davranışları sebebiyle geçimsizlik olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakası, 1.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, katılma payı ve ziynet eşyası alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Talep, kişilik haklarına haksız saldırı nedeniyle internet sitesinde ve Twitter hesabından Tüketici Fiyat Endeksi veya enflasyon verisi adı altında açıklama yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin dosyanın esasını çözümleyecek mahiyette olduğu ve davanın esasını çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda gösterilen nedenlerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
KARŞI OY: Sanık ve kardeşi . kurban satış yerindeki çadırlarını birleştirmelerine karşı çıkan maktul ve yakınlarının beraat kararı verilen . ile tartışmalarından sonra olay yerine gelen sanık ., yanında çobanlar .,., ile birlikte tekrar diğer çadıra yürüdükleri sırada maktul ve onbeş yirmi kişiden oluşan yakınlarının dirgen, sopa ve kürek gibi aletlerle önlerine çıkarak tehdit ve hakaretlerde bulunmaları üzerine, sanığın kendisinde tabanca olduğunu söyleyerek uyarıda bulunmasına rağmen, saldırının devam etmesi üzerine tabanca ile ateş ederek maktülü öldürdüğü olayda; maktül ve yakınlarından kaynaklanan silahlı ve toplu saldırının niteliğine göre haksız tahrik nedeniyle daha fazla bir indirim yapılması gerektiğinden hükmün bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Gerçekten Türk Medeni Kanunun 983.maddesi hükmünce zilyetliği saldırıya uğrayan dava açarak, saldırının sona erdirilmesini, sebebinin önlenmesini ve varsa ortadaki zararının giderilmesini isteyebilir. Bu iddia ile açılan davaları görmekle görevli mahkeme de HUMK.nun 8.maddesi hükmünce Sulh Hukuk Mahkemesidir. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta davacı, zilyetliğine saldırı nedeniyle bu saldırının kaldırılmasını değil, dava dışı ... ile aralarında var olan kiracılık hakkına ( şahsi hakka ) dayanarak davalının elatmasının önlenmesini istemiştir. İddianın ortaya konuş şekline göre; davanın Türk Medeni Kanunun 973 vd. maddeleri hükümleri doğrultusunda ve Sulh Mahkemesinde çözülme olanağı yoktur. Davaya genel hükümler doğrultusunda bakılarak, esası hakkında hüküm kurulması yerine, yazılı bazı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Mahkemece; ceza mahkemesinde davalının davacıya hakaret ettiğinin maddi vaka olarak tespit edildiği, davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda; ... .... Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/101 esas, 2015/105 sayılı kararı ve mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı ...’in davacıya söylediği iddia olunan sözler değer yargısı niteliğinde olup, davacının kişilik haklarına saldırının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Şu durumda; davanın tümden reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle, davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
CEVAP Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin yurt dışında yaşarken kendi başına Türkiye'ye döndüğünü, bu süreçte birlik görevlerini yerine getirmediğini, sadakate aykırı davrandığını, başınızın çaresine bakın dediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Esra’nın velâyetinin kendisine verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 Euro tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için yasal faiziyle birlikte 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....
Sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüsten kurulan mahkumiyet hükümleri ile katılan sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçu ve sanık ...’in ... ve ...’e yönelik eylemlerinin sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde sanıklar ... ve ... hakkında suç niteliği tayin edilmiş, tüm sanıklar yönünden haksız tahrikin varlığı ve takdiri indirim nedeninin nitelik ve derecesi kabul kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ... müdafiinin bir nedene dayanmayan, sanık ... müdafiinin, eksik incelemeye, usule, ilk saldırının karşı taraftan geldiğine, katılan sanık ... müdafiinin, ilk saldırının karşı taraftan geldiğinden bahisle meşru savunmaya, meşru savunmada sınırın aşılmasına...
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. Maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....
Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir....