Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın şirket müdürlüğünden azline ilişkin şartların oluştuğunun ispatlanamadığı, bozma ilamı sonrası alından bilirkişi raporlarında belirtilen eksikliklerle alakalı davayı aydınlatıcı bilgilerin dosyaya sunulmadığı, emsal kiralara ilişkin tespitin yapılamadığı, zamanaşımı sebebiyle ortadan kalkan ceza dosyası içerisindeki mevcut bilirkişi raporunda, bir kısım ortaklar kurulu kararında davacılardan ...’a ait imzaların sahte olduğunun belirtildiği ancak söz konusu sahteliğin davalı ... tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenemediği gerekçesiyle davalılar ... ve ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

    nın sahte oluşturduğu kimlik ile tapuda satış işlemi yaparak kendisine ait olmayan taşınmazı satmaktan ibaret eyleminde, sahte kimliği tapu işlemleri esnasında kullandığı, satış işleminden uzunca bir süre sonra sahteliğin ortaya çıkması nedeniyle sahte kimlik kartının aslına ulaşılamadığı, bu nedenle iğfal kabiliyeti yönünden inceleme yapılaması nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, 5237 sayılı TCK'nın 3. ve 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi, b- Sanık ...'...

      Ancak bu sahteliğin banka yetkililerinin el ve işbirliğiyle yapıldığı kanıtlanmadıkça, bu sahtelikten lehine ipotek tesis edilen banka etkilenmez. Çünkü Türk Medeni Kanununun 194'üncü maddesinde rıza beyanının geçerliliği belirli bir şekle tabi tutulmamıştır. Rıza beyanı, işlemden önce, işlem sırasında veya işlemden sonra verilebileceği gibi, yazılı veya sözlü olarak da verilebilir. İşlemden önce taşınmazın tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmamış olduğuna göre, ipotek tesisine ilişkin işlemi yapan tapu sicil memurunun rızası gereken eşi huzuruna çağırması da beklenemez. Konut üzerinde hak sahibi olan eşin, ipotek tesisine eşinin rızasının bulunduğunu gösteren belgeyi banka yetkililerine vermiş olması yeterlidir. Bankanın, getirilen bu belgedeki imzanın rızası gereken eşe ait olup olmadığını araştırma veya alacağına teminat olarak gösterilen taşınmazın aile konutu olduğunu bilmesi halinde, diğer eşin rıza beyanını huzurda alma yükümlülüğü yoktur....

        Bankası Kartal Şubesine gittiğinde çekteki sahteliğin ortaya çıktığı, her ne kadar sanık savunmasında bu çeki kendisine ... adlı bir tanıdığının verdiğini söylemiş ise de, gerçekte böyle bir kişinin var olduğunun kanıtlanamadığı, kaldı ki müştekiye kendisini Bilgehan olarak tanıttığı, nitekim keşideci imzasının sanığın elinden çıktığının bilirkişi raporu ile saptandığı, somut olayda suçta kullanılan sahte çekin, gerçek ve geçerli bir çekin tüm yasal unsurlarını ihtiva ettiği, aldatma yeteneğine sahip olduğu, böylece sanığın, bankanın maddi varlıklarından sayılan çeki sahte olarak düzenleyip kullanarak yüklenen suçları işlediği anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. 5237 Sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde belirtilen nitelikli hallerde suçtan elde edilen haksız menfaati belli ise; TCK'nın 52. madde hükmü de gözetilmek sureti ile haksız menfaatin iki katından az...

          Mahkemece, ceza mahkemesi kararının hukuk hakimini bağlamayacağından, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığından ve belgelerdeki sahteliğin savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davalının şikayeti üzerine görülen ceza dosyasında davacı tarafından ibraz edilen ödeme belgelerindeki yazıların sonradan değiştirilmesi ve belgeler altındaki imzaların davalıya ait olmaması nedenleri ile özel belgede sahtecilik suçundan yargılamanın devam ettiği, dosyanın yargıtayda olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Borçlar Kanununun 53.maddesi (6098 sayılı BK.nun 74.maddesi) uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar. Bu nedenle açılmış bir ceza davası var ise ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekir....

            Bu husus böylece değerlendirildiğinden bu defa sunulan belgenin iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekir. Yargıtay uygulamasına göre; belgenin sahteliği hususundaki en önemli kıstas belgenin veya kimliğin aldatma yeteneğine (iğfal) sahip olup olmamasıdır. Yargıtay bir çok kararında; aldatma (iğfal) yeteneği bulunan belgelerin kullanılmasını üçüncü kişinin ağır kusuru olarak nitelendirmiş ve noterin sorumluluğu bakımından illiyet bağını kestiğini kabul etmiştir. Zarar doğuran işlem veya eylemde aldatma (iğfal) kabiliyetine sahip bir kimlik veya belgesinin kullanılması hâlinde noterin sorumluluğunun doğmayacağının kabul edilmesi gerekir. Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur....

            Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının herhangi bir alacak, tapu iptal ve tescil vb. elde edeceği sonuç ne ise açacağı o davada yapılacak inceleme neticesinde sahtelik hususunun irdelenebileceği, dolayısıyla sahteliğin tespiti kararında davacının bir hukuki yararı olmadığı, eda davasında incelenebilecek hususların tespit davasına konu edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, tespit istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir....

              ın bankaya verdiği 19/02/2007 tarihli dilekçesinde böyle bir işlem için imza atmadığını, mahkemedeki beyanında işlemin kendisi tarafından yapılmadığını, sanığın kendisinin bilgisi dışında işlemi gerçekleştirmiş olduğunu beyan ettiği, sanığın mahkemedeki savunmalarında ise; tediye fişinde sahtecilik yapmadığını, mudi yerine imza atmadığını veya başkasına attırmadığını beyan ettiği gözetilerek, bahsi geçen tediye fişi aslı ve mudiye ait bankada bulunan imza kartonları ile kurum-kuruluşlardaki suç tarihi ve öncesine ait samimi imzalar celbedilip mudinin huzurda da imzaları alınarak bu hususta grafolojik inceleme yaptırıldıktan ve sahte olarak atılan imzanın iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece belirlendikten sonra mudi yerine sahte olarak atılan imzanın ilk bakışta basit bir inceleme ile sahteliğinin anlaşılması halinde eylemin basit zimmet, sahteliğin basit bir inceleme ile anlaşılamayıp iğfal kabiliyetinin olması halinde ise nitelikli zimmet suçunu oluşturacağı gözetilerek sonucuna...

                .; davaya konu satış işleminin Kadıköy 21 Noterliğinde noterlik başkatibi tarafından düzenlediğini, noterliğin bir kamu hizmeti olduğunu, yoğun çalışan bir işyerinde noterin veya çalışanların tüm özeni ve dikkati gösterdiği halde sahteliğin gerçekleştiğini, notere gelen kişilerin ibraz edilen belgelerin en uzman kişilerin bile zorlukla fark edeceği bir sahteliğe yol açması durumunda noterin sorumlu tutulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı Nigat Tugay; hiç bir şekilde belirtilen tarihte kimsenin aracını alıp satmadığını, belirtilen tarihlerde Siverek ilçesinde köyde olduğunu, İstanbul’da bulunmadığını, adına bir sözleşme ve vekaletnameden haberinin bulunmadığını, okur yazar olmadığını, imza atmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                  TEMYİZ SEBEPLERİ Sanık müdafinin temyiz isteği; ilk bakışta fark edilebilecek nitelikte sahteliğin olduğu, lehe hükümlerin uygulanmadığı, kararın bozulmasına, ilişkindir. III. OLAY VE OLGULAR 1. Sanığın başka bir suçtan dolayı hakkında işlem yapılacağı sırada, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ... isimli şahsa ait nüfus cüzdanını verdiği anlaşılmıştır. 2. 24.01.2014 tarihli uzmanlık raporunda, sanığa ait fotoğraf yapıştırılarak sahte hale getiren nüfus cüzdanı üzerindeki sahteciliğin ilk bakışta fark edilemeyecek nitelikte olduğu, aldatıcılık kabiliyetinin bulunduğu belirtilmiştir. 3. Mahkemece, sanık savunması, uzmanlık raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle atılı suçun oluştuğu gerekçesiyle sanığın mahkumiyetine hükmedilmiştir. IV....

                    UYAP Entegrasyonu