Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/01/2022 NUMARASI : 2019/356 ESAS, 2022/11 KARAR DAVA KONUSU : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra KARAR : İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27/01/2022 tarih ve 2019/356 Esas, 2022/11 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, gereği düşünüldü: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir 15. İcra Müdürlüğü'nün 2018/10562 Esas sayılı dosyasında hazırlanan 20.02.2019 tarihli derece kararı ve sıra cetvelinin 1.sırasında bulunan T3 San. A.Ş.'nin bu dosyadaki alacağının muvazaalı olduğunun tespitine ve sıra cetveline yapılan itirazın kabulüne, davalı T3 San....

"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 22.09.2008 Nosu : 89-156 Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Davalı yan duruşmada davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir....

    Mahkemece iddia savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sıra cetveline konu icra dosyalarından ilk haczin davacı tarafından yapıldığı, davalı tarafın takiplerinin ise sonraki tarihler olduğu, davacı tarafın ilk satış talep tarihinin 05.01.2012 tarihi olup 17.06.2013 tarihinde satış talebinden vazgeçerek satış avansını geri aldığı, daha sonraki satış talebinin ise 28.04.2014 tarihinde olduğu bu nedenle davacı tarafın haczinin düştüğü bu nedenle sıra cetvelinde yer almayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava sıra cetvelinin muvazaa nedeniyle iptali iddiasına dayanmaktadır. Bedeli paylaşıma konu taşınmazlar üzerinde davacı 08.05.2013 tarihinde haciz işlemi yapmış ve 28.04.2014'te satış avansını yatırmıştır. Bu nedenle davacının haczinin ayakta olduğu anlaşılmaktadır....

      Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı, takip konusu yapılan işçilik alacağının davalı borçlu tarafından tahsilinin engellenmesi için birinci sırada olan dava dışı alacaklı ile anlaşarak, işe giriş sırasında boş olarak alınan senedin sıra cetvelinde birinci sırada olan dava dışı üçüncü kişi ile muvazaalı olarak takibe konulduğu ve olmayan bir alacak için sıra cetvelinde birinci sıra geçtiğini belirterek, TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğundan;, açılan davanın TTK'nın 4/1. maddesi kapsamında mutlak ticari dava olmadığı, iptali istenene sıra cetvelinin ve buna ilişkin takibin kambiyo vasfında bonoya dayanması da davayı mutlak ticari dava haline getirmeyeceği, davacının talebinin muvazaalı işlem ile konulan haciz ve sıra cetvelinin iptalini talep ettiği anlaşıldığından uyuşmazlığın İstanbul 23....

        Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz....

          Mahkemece, Dairemizin 28.11.2012 tarih ve 2012/5036 E., 7024 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının muvazaa iddiası ile alacağının varlığı ve miktarı hususunu dosya kapsamında toplanan deliller ile ispat edemediği, davalı tarafın cevap dilekçesinde açıkca yemin deliline dayandığı ve mahkemece yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı, davalı vekilinin yemin deliline dayanmadıklarını beyan etmesi nedeniyle davacının davasını ispatladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. .../......

            İcra Müdürlüğü'nün 2009/22296 E. sayılı dosyası yönünden davanın reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 29.05.2014 tarih ve 563 E., 4153 K. sayılı ilamıyla davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddianın, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasında olduğu, bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarihin önem taşıdığı, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu, davalının, alacağın varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenen belgeler ve usulüne uygun diğer delillerle ispatlaması gerektiği, muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde...

              Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat külfetinin davalıya ait olduğu, ancak davalı vekili tarafından söz konusu borç ilişkisini ispata yarar herhangi bir yazılı belgenin ellerinde bulunmadığının beyan edildiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ... yönünden ise davada hasım olarak gösterilemeyecek olması sebebiyle husumetten reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ...'in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2) Davacı vekili ile davalı ...'in temyiz itirazları yönünden; Dava, sıra cetveline itiraza ilişkindir....

                Şti. vd. aleyhine 01/10/2012 gününde verilen dilekçe ile muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; ihtiyati tedbir isteminin reddine dair verilen 07/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 21/02/2014 tarih ve 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulü veya reddine ilişkin mahkemece verilen kararlara karşı temyiz yolunun kapalı olduğu karara bağlanmıştır. Bu sebeple, davacıların temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilme olanağı bulunmayan karara ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. Davalı vekili davanın süresinde olmadığını, davacıların müvekkiline ait takip ve hacizleri bildiğini, davacı alacaklarının da gerçeğe dayanmadığını; müvekkilinin dava dışı borçluya senet mukabili nakit ödünç verdiğini ve bononun nakden kaydı ile keşide edildiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu