Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

sözleşmesi yapılması ile bu sözleşmeye dayalı olarak fatura tanziminin müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, sözleşme ve faturalama işlemlerinin ------ sorumluluğunda bulunduğundan bahisle haksız açılan davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....

    Tekstil A.Ş arasında akdedilen 30.06.1994 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduktan sonra öldüğünü, 22.05.2000 tarihinde hesabın kat edildiğini ve icra takibine girişildiğini, murisin ölümünden sonra kullandırılan kredilerden mirasçıların sorumlu olmadığını, mirasçıların ölüm günündeki tarafların alacak ve borçlarından sorumlu olduklarını belirterek, müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 30.06.1994 tarihli 4.000.000.-Dolar bedelli kredi sözleşmesine dayalı olarak 23.05.2000 tarihinde hesabın kat edilmesinde, yasaya ve sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığını, kefilin ölümünün kefaletten doğan borcu ortadan kaldırmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....

      Kararı, davalı ... vekili ile davacı vekili temyiz etmiştir. 1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2)Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacak ve menfi tespit istemine ilişkindir....

        tarafından açılan menfi tespit davasını dava şartı kapsamında olmadığının kabul edilmesinin hakkaniyete, eşitliğe ve evrensel hukuk prensiplerine aykırı olduğu, ayrıca 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında menfi tespit davası açıldıktan sonra, borçlu icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalırsa, menfi tespit davasına aynı dosya üzerinden ve kendiliğinden istirdat davası olarak devam edileceği, menfi tespit davasının bir nevi alacak davasına dönüşeceği, alacak davasının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu, bu durumda eldeki dava menfi tespit davası olarak devam ederken yargılamaya devam edip, istirdat davasına dönüşünce bu dava alacak davasıdır ve dava şartı kapsamındadır demenin hukuk güvenliğini ortadan kaldıracağı, bu nedenle de menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı...

          İstanbul 15.Sulh Hukuk Mahkemesince, takibin geçersiz sözleşmeye dayandığı iddiasıyla “sözleşmenin iptali” iddiasıyla menfi tespit talebiyle dava açıldığı, takip tarihi olan 17.6.2010 tarihine göre geçerli bir sözleşmenin bulunmadığı davacı tarafça ileri sürülmekle davanın aktin feshi talebi olarak değerlendirilemiyeceği uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. HUMK'nun 8/ll-1 madde ve fıkrasında İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir....

            Birleşen 2010/28E. sayılı davada davacı vekili; sözleşmeye dayalı alacakları için davalıya ihtar gönderdiğini ve icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin takip konusu alacağının sözleşmenin 13.1.2.b maddesine dayandığını, bloke edilen miktarların iadesi gerektiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline davalının %40'tan az olmamak üzere davacıya icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesi isteğinde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddini istemiştir. Birleşen 2010/257 E. sayılı davada davacılar vekili; sözleşmeye aykırı bulunan işlemleri nedeni ile hizmet alım işinin feshine karar verdiğini, davalının sözleşmeye aykırı fiil ve eylemleri nedeniyle şimdilik tespit edilen kurum alacağının 1.336.443,77 TL olduğunu belirterek tespit edilen kurum alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 23.02.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın HUMK'nun 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, davalıdan araç kiralamasına dair sözleşme yaptıklarını, sözleşmeye bitişik halde bulunan 15.12.2008 vade tarihli, 7.440-TL bedelli bonoyu da hileyle imzalattığını, zira kendisinin sözkonusu bonoyu sözleşme zannıyla imzaladığını, davalının bahse konu bonoya dayalı olarak ... İcra Müdürlüğü' nün 2008/26025 sayılı takip dosyasından icra takibi başlattığını belirterek, bahse konu bono nedeniyle davalıya borcunun olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiralayanın tekeffülü altındadır. Davacı kiracının menfi tespit istemine konu dönem için dava dışı Vakıflar idaresine ödemek durumunda kaldığı ecrimisil bedellerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi zorunludur. O nedenledir ki davacı tarafından menfi tespit istemine konu dönem için dava dışı Vakıflar idaresine ödediği bedeller yönünden davalının 30 nolu parselden payına isabet eden kira alacağına halel gelmemek kaydı ile tekeffül hükümleri çerçevesinde menfi tespit isteminin kabulü gerekir. Belirtilen bu esaslar çerçevesinde Mahkemenin 08.12.2011 tarih 2006/2541 esas 2011/1265 sayılı kararı hakkındaki bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu anlaşılmakta olup bozma ilamına uyulması davalı yararına usulü müktesep hak teşkil etmeyeceğinden mahkemece yukarıda açıklanan usul ve esaslar doğrultusunda yargılama yapılarak karar verilmesi gerekeceğinden hükmün bozulması gerekmiştir....

                  Ayrıca menfi tespit hükmü verilen ve davacı tarafça tahsil edilmediği iddia edilen çeke ilişkin çek bedelinin ödenip ödenmediği belirlenmeden davacı tarafın çek bedeli kadar davacıya borcu olduğunun kabulü doğru değildir. Bu durumda mahkemece, bozma ilamının gerekleri yerine getirilerek davacının 2013 yılı muhasebe hizmeti bedelinin ne kadar olduğu ve buna ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığı ayrı ayrı belirlenip davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı tespit edilmeli, hakkında menfi tespit hükmü bulunan çek bedelinin tahsil edilip edilmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuç dairesinde alacak miktarının hesabında nazara alınarak karar verilmelidir....

                    Davalı vekili, takibe konu alacak nedeniyle tanzim edilmiş faturaların 19.04.2013 tarihli sözleşmeye ilişkin olduğunu, davacının yapmış olduğu 5.750 TL'lik ödemenin 23.02.2012 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan iş için tanzim edilen fatura ödemesi olduğunu, ... plakalı aracın 23.02.2013 tarihli sözleşmenin feshinden sonra bedeli ödenmek suretiyle davacıdan satın alındığını savunarak davanın reddini ve %20 tazminat istemiştir....

                      UYAP Entegrasyonu