Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Ordu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 8.11.2010 gün, 11002-12204 sayılı, 13.Hukuk Dairesinin 14.9.2010 gün 4955-11257 sayılı, 4.Hukuk Dairesinin 30.3.2010 gün 3522-3664 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Uyuşmazlık sözleşmeye dayalı menfi tespit isteminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : 13.Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu daireye gönderilmesine, 10.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Sözleşmenin 14. maddesinde ise “saha sahibi ... bu rödevans anlaşmasına istinaden sözleşmeye konu saha ile ilgili herhangi bir anlaşma yapamaz. Rödevans veremez, bu sözleşme süresince kendi adına da işletemez” hükümleri bulunmaktadır. Davalı ..., davacı şirkete gönderdiği 12.04.2010 tarihli fesih ihbarı yazısında sözleşmenin fesih iradesini karşı tarafa bildirmiştir. Davadaki istem, bu fesih ihbarına dayalı menfi ve müspet zararların tahsiline ilişkindir. Bu bakımdan, burada öncelikle Borçlar Hukukunda düzenlenen menfi ve müspet zararların ne olduğu hususu üzerinde durulması gerekecektir. Menfi zarar, akdi fesh eden alacaklının Borçlar Kanununun 108/II. maddesine dayanarak “akdin hükümsüzlüğünden doğan zararlarıdır.” Burada istenilebilecek zararlar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı şayet sözleşme yapmamış olsaydı uğramayacağı zararlardır. Kısaca menfi zarar, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamıdır....

      Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, İİK’nun 89.maddesinde düzenlenen üçüncü şahsa tanınan 15 günlük menfi tespit davası açma süresinin kesin süre olduğunu ve re’sen incelenmesi gerektiğini, kanun koyucunun haciz ihbarnamesine karşı İİK’nun 72.maddesindeki davayı açma yetkisini vermediğini, davacı süresinde İİK’nun 89.maddesine dayalı menfi tespit davası açmadığından kendisinden talep edilen parayı icra veznesine yatırmaya, mecbur olduğunu, davacının icra takip borçluları aleyhine sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası açabileceği gerekçleri ile davalı ... aleyhine açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, icra takip borçluları aleyhine bu şekilde menfi tespit davası açılamayacağı, dava tarihinden önce icra veznesine para yatırılmadığı için bu davanın istirdat davası olarak da nitelendirilmeyeceği için bu davalılar bakımından da davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

        Sayılı dosya, taraflara ait tüm defter ve kayıtlar, tanık, yemin ve bilirkişi. GEREKÇE:Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılmış icra takibinde takipten sonra açılmış menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) istemine ilişkindir. Tarafların bildirdiği delil ve belgeler, icra takip dosyası getirtilerek dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda sonuç olarak; "Davacı, davalının herhangi bir sözleşmeye dayanmaksızın düzenlemiş olduğu faturalardan kaynaklı İstanbul .......

          Taraflar arasındaki asıl itirazın iptali, birleşen alacak ve birleşen menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen alacak davasının reddine, birleşen menfi tespit davasının kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen alacak davasında davacı- birleşen menfi tespit davasında davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili asıl davada, davalı ile aralarındaki üye işyeri sözleşmesinden doğan alacaklarının tahsiline yönelik icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalı hakkında icra inkar tazminatına kara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, davacı bankanın kredi kartı müşterinden tahsil edemediği tutarları davalıdan talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir....

            Esas sayılı dosyası, 5-)... yazılan müzekkere cevabı, 6-)Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağı, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (...). Başka bir ifadeyle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır....

              Davalı ..., dava dışı bir tahsilat yapmadığını ve kendisine husumet düşmeyeceğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davacı yanca daha önce açılan menfi tespit davası kesinleşmemiş ise derdest halde bulunup bu yönden davanın reddi gerektiği gibi öte yandan davacının 05.07.2011 tarihinde icra dosyasına takibe konu borcu kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu ve taahhüde konu 53.750,00 TL'nin tamamının da davacı yanca ödenmediğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı banka vekili, davacının takibe dayanak sözleşmede kefil olarak yer aldığı takibe itiraz etmeyerek, takibin kesinleştiği gibi takiple ilgili açtığı menfi tespit davasından da feragat ettiğini ve feragat nedeniyle verilen red kararının halen kesinleşmediğini bu nedenle istirdat davası açmakta davacının hukuki yararı da bulunmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

                Ltd.Şti.nde olan çeke dayalı alacak istemine yönelik başlatılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası aynı mahkemede açılmış, iki dava arasındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirme kararı verilerek yargılamaya menfi tespit dava dosyası üzerinden devam edilmiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda menfi tespit davasının reddine, birleştirilen itirazın iptali davasının ise kısmen kabulüyle, asıl alacak tutarı 695.000.000.-TL. ile işlemiş faiz tutarı 343.653.700.-TL.ye yönelik itirazın iptaline, takibin bu kısım üzerinden devamına, asıl alacak tutarının % 40’ı oranında 278.00.-YTL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                  İcra Müdürlüğü'nün 2006/5781 sayılı dosyasına konu 90.000 TL bedelli bono yönünden geçersiz – batıl faiz ve ödenirlik sözleşmesi başlıklı 29.06.2005 tanzim tarihli faiz sözleşmesinin iptaline mükerrer takip nedeniyle asıl alacağın %40'ı oranında tazminatın tahsiline, menfi tespit talebimiz kabul edilmediği takdirde yasaya ve ana sözleşmeye aykırı faiz sözleşmelerinin iptali ile yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada, kooperatif vekili, ... ve ...İnş. Turizm Gıda San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açtığı menfi tespit isteminde, kooperatif ile Servet Çelik arasındaki iş yeri satış vaadi sözleşmesinde 105.000 TL'nin peşin ödendiği belirtilmesine rağmen aslında nakit ödeme yapılmadığı alınan inşaat malzemesi bedeli 105.000 TL kabul edilerek satış bedelinden mahsup edildiği, ...'in ...İnş. Tur Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı ve müdürü olduğunu, senetler iade edilmeyip takibe konulduğu için ...'...

                    Mahkemece; sözleşme kapsamına göre teminat çeklerinin davalı şirkete olan ödenmemiş borçların teminat altına alınması amacıyla verildiği, davacı şirketin ticari ilişki kapsamında vadesi gelmiş ve ödenmemiş borcunun bulunmadığı, çeklerin teminat fonksiyonları gözönünde tutulduğunda davacı tarafa iade edilmesi gerektiği, ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan sonuçlansa dahi davalı şirket lehine tazminat verilip verilmeyeceği belli olmayan belirsiz döneme ait belirsiz alacak iddiasına dayalı olarak teminat amaçlı çeklerin davalı tarafından alıkonulmasının sözleşme ve teminat ile ilgili yasal düzenlemelere uygun olmadığı bu nedenle her iki teminat çekinin davacılara iade edilmesi gerektiği, teslim edilmeyen ürün karşılığı verilen çekin bir bölümü yönünden menfi tespit isteminin yargılama sırasında tüm çek bedelinin ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüştüğü 18.777,80 TL'nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir...

                      UYAP Entegrasyonu