Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğname gibi ONANMASINA, II-Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve Yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

    i, sağ el, yüz, kafa saçlı deri, çene alt ve sol supraklavikular bölgede çok sayıda olacak şekilde terzi makası ile yaraladığı, a. v.facialis, a.axillaris kesilerine ve kosta fraktürüne neden olan yaralanması nedeniyle mağdurun hayati tehlike geçirdiği anlaşılmakla, teşebbüs nedeniyle 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK.nun 35.maddesi uyarınca yapılan uygulama sırasında, zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte değerlendirilerek üst sınıra yaklaşılarak ceza verilmesi yerine 10 yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini, b)Sanığın kesinleşmiş ve infaz edilmiş mahkumiyetine ilişkin dosya içerisinde mevcut ... 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 01.10.2002 tarih 2002/627-751 karar sayılı ve 5237 sayılı TCK.nuna göre uyarlaması yapılan mahkumiyetinden aldığı, 1 yıl 6 ay hapis cezasının, 27.07.2007 tarihinde yerine getirildiğinin anlaşılması karşısında, mükerrir sanık hakkında TCK 58.maddesinin uygulanmaması, Aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 2)Toplanan...

      Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 05.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2008 tarihli ve 2007/181 esas, 2008/406 sayılı ilamına ilişkin olarak mahkemesince lehe kanun uyarlaması yapıldığı ve anılan Mahkemenin 26/07/2011 tarihli ve 2009/612 esas, 2011/811 sayılı kararı ile kesin nitelikte 1.200,00 Türk Lirası adli para cezası verildiği nazara alındığında, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 305/1-son maddesi uyarınca kesin nitelikteki cezanın tekerrüre esas alınamayacağı cihetle, sanık hakkında tekerrür şartları oluşmadığı hâlde yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü: ... Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ......

          nın 297. maddesinin 1. fıkrasının 1. veya 2. cümlesi mi yoksa 2. fıkrasının mı uygulanması gerektiğinin tartışılmaması, 2)Kabule göre, a)Sanığın hırsızlık suçuna ilişkin 23.1.2001 tarihli ve uyarlaması yapılan eski mahkumiyetinin, sonraki suçun 5237 sayılı T.C.Y.'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenmesi nedeniyle tekerrüre esas oluşturduğu gözetilmeden, sanığın adli sicil belgesindeki mahkumiyetlerin tamamının 1.6.2005 tarihinden önceki döneme ait olduğu ve bu hükümlülüklerinden dolayı sanığı özel infaz rejimine tabi tutmanın aleyhine sonuç doğuracağı biçimindeki yasal sayılamayacak gerekçeyle 5237 sayılı T.C.Y.'nın 58. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, b)T.C.Y.'...

            SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle mahkeme kararının hüküm bölümünün dördüncü bendinde yer alan (1.000,00 TL) rakamının karardan çıkartılarak yerine aynen (12.844,00 TL nispi) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 17.15 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 5.7.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              hükmü ve 18.08.2009 tarihli ek karara yönelik temyiz talebinde bulunduğu, 26.11.2010 tarihli ek karar ile mezkur talebin reddine karar verildiği, kararın sanığa 14.12.2010 tarihinde tebliği ve sanığın 15.12.2010 tarihli itirazı üzerine Karşıyaka 2....

                Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacılar, davalıya petrol istasyonu olarak kiraladıkları yer için, 16.12.2002 tarihli 16 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, fakat doların değer kaybetmesi nedeniyle aylık 1.000 dolar kira bedelinin düşük kaldığını ve edimler arasındaki dengenin kendileri aleyhine bozulduğunu belirterek, uyarlama talepli bu davayı açmışlardır. Davalı ise, uyarlama şartlarının bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında alınan Bilirkişi Raporu içeriğinden, edimler arasındaki dengenin bozulmadığı ve netice olarak uyarlama şartlarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davanın reddi gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde kısmen kabulü, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                  Ağır Ceza Mah. 05.11.2002 gün 2002/39 Esas ve 2002/333 kararına konu 26.01.2004 tarihinde kesinleşen ve 14.03.2007 tarihinde uyarlaması yapılan Beyoğlu 2.Ağır Ceza Mah. 2005/474 Esas ve 2007/78 sayılı ilamın mükerrirliğe esas alınarak mükerrir sanık hakkında cezanın TCK'nın 58/6. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanması" cümlesi yazılmak ve sanıklar ..., ... hakkında yakınanlar ...,........

                    Yine sözleşmenin kurulması sırasında tarafların sözleşmeyi uzun süreli yapmalarına ilişkin birleşen amaç ve iradeleri hiçbir zaman gözden kaçırılmaması gereken vazgeçilmez bir olgudur. Gerçekten de uzun bir süreyle kira akdine bağlanmış kiracı ve kiralayanın hak ve vecibelerini, kısa süreli kira sözleşmesinin tarafları ile bir konumda görmenin sözleşme serbestîsi ilkesine, adalet ve mantık kurallarına aykırı olacağında duraksamaya yer olmamalıdır. Aksinin düşünülmesi halinde sözleşmenin fesih edildiği, yeni bir sözleşmenin ortaya çıktığı sonucuna kavuşmak gerekir ki hükümlerini sürdüren bağlayıcı ve ayakta duran sözleşme karşısında bunu kabul etmek mümkün değildir....

                      UYAP Entegrasyonu