Sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ispat yükü davacıda olup HMK 219-222 maddeleri uyarınca yapılan ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini sunmadığı, taraflar arasında ki sözleşmenin 14.1 maddesine göre davalı tarafça tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilebileceği hükmünün yer aldığı bu haliyle davacı tarafça sözleşmenin haksız fesh olunduğunun, fesih hakkının kötüye kullanıldığının kanıtlanamadığı bu durumda ispat yükü kendisinde olmayan davalı ticari defterleri incelemenin feshin haksız yapılıp yapılmadığına ilişkin bir konu olmayıp, feshin sonucuna ilişkin olacağı, feshin haksızlığı ispat edilmeden, davalı ticari defterlerinin incelenmesinin yerinde olmayacağı kabulüyle dava konusu uyuşmazlıkta sözleşmenin feshinin haksız olmadığı, ayrıca fesih hakkı da kötüye kullanıldığı kanıtlanamadığından, davacının zararı kapsamında maddi tazminat talebine yönelik davasının reddine dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir....
. - K A R A R - Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart ve müspet zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı vekili, sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının sözleşmede kararlaştırılan fiyatın üzerinde bedelle fatura kestiği gibi piyasa fiyatının da üzerinde fiyat uyguladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının sözleşmedeki gaz fiyatını bilerek akit yaptığını, bu sözleşmeyi 2 yıl uyguladıktan sonra gaz fiyatının yüksek olduğu gerekçesiyle akdi feshetmesinde haksız olduğu, bu nedenle sözleşmede öngörülen cezai şart ile davacının müspet zararını ödemesi gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda uyuşmazlık, davacının uyguladığı gaz fiyatının sözleşme hükümlerine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl davada uyuşmazlık, franchising sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi sebebiyle, yapılan masrafların ve yoksun kalınan karın, teminat olarak verilen para ve çeklerin iadesi, manevi tazminat isteğine ilişkindir. Birleşen davalarda uyuşmazlık, franchising sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan mal bedeli, sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet nedeniyle cezai şart, haksız rekabetin önlenmesi ve ortadan kaldırılması, sözleşmeye aykırılık, haksız rekabet ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali nedeniyle maddi tazminat isteğine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi. 3....
Bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla davacı yanca ödenen teminat komisyonlarının yapılan işe oranlanarak, isabet eden kısmı hesaplattırılıp mahsup edildikten sonra kalan komisyon masrafının tahsiline karar verilmesi yerine bu masrafın tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi isabetsiz olmuştur. 4-Borçlar Kanunu’nun 98.maddesinin 2.fıkrasına göre sözleşmeye aykırılık halinde de manevi tazminat isteminde bulunulabileceği kabul edilmiştir. Tüzel kişiler de, nitelikçe gerçek kişilerin kişiliklerine özgü olanların dışında kişilik haklarına sahiptir ve bunlara haksız saldırı halinde BK’nın 49.maddesi uyarınca manevi tazminat talep edebilirler. Ancak sadece sözleşmeye aykırı davranış ve sözleşmenin feshi manevi tazminat için yeterli olmayıp aykırılığın niteliğinde veya özel hal ve şartlar sebebiyle davacının kişilik haklarının T.M.K.’nın 24.maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de BK’nın 41.maddesi gereğince haksız fiil olarak değerlendirilmesi gereklidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.01.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; tazminat talebi bakımından davanın kabulüne dair verilen 07.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye bırakılan bağımsız bölümün yükleniciden satın alındığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, bu talebin kabul edilmemesi halinde sözleşmeye istinaden ödenen bedelin yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir....
Dava, taraflar arasındaki seyyar bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiği iddiasına dayanılarak açılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın, sözleşmenin feshinin haksız olup olmadığı hususu üzerinde durulup bu yönden araştırma ve inceleme yapılarak çözümlenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin feshinden sonra davalı taraça davacıya iki kez mal verilmiş olması başlangıçtaki fesih sebebine etkili olamaz. Başka bir ifade ile sözleşmenin feshinin haklı olduğunun saptanması halinde davacının tazminat talebinin yerinde olmadığının kabulü gerekir. Mahkemece bu yönler üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı yüklenici şirket vekili dava dilekçesinde, sözleşmenin geçerli bulunduğunun tesbiti ve aynen ifa isteminde bulunmuşsa da, iş sahibi Bakanlığın tek taraflı feshi nedeniyle bu istemin kabulü mümkün değildir. Mahkemenin bu konudaki davacı istemini kabul etmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı yüklenici şirket vekili, sözleşmenin feshedildiği kabul edildiği takdirde ayrıca sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı feshi nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı vekili dosyaya verdiği 10.05.2008 tarihli dilekçesinde bu konudaki tazminat istemlerinin 1.570.000,00 TL olduğunu, ancak bu davada fazla haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL istediklerini açıklamıştır. Davacı yüklenici vekili bilirkişi raporu doğrultusunda 1.000,00 TL'lik talebini 590.780,39 TL'ye ıslahla yükselterek haksız fesihten kaynaklanan zararların tazminini talep etmiştir. Davacı yüklenici şirketin bu konudaki isteminin kabul edilebilmesi için davalı Bakanlığın fesihte haksız olması gerekir....
Mahkemece, fesih kararının haksız olduğubelirlenerek kesin delil olduğuna göre tazminat verilecek midir? Tazminat verilecek ise, bunun miktarı ne olmalıdır. Davacının eldeki davada istemiş olduğu tazminat kâr kaybından oluşmaktadır ve yasal dayanağı BK’nun 106 ve devamı maddeleri olup, bu maddelerin kesin uygulanabilmesi için iki tarafa tam borç yüklenen akit söz konusu olmalıdır. Diğer yönden iki tarafa borç yükleyen akitler aslında karşılıklı edimleri içeren akitler olup, Borçlar Kanununda düzenlenmiş sözleşme tipleri olabileceği gibi, isimsiz sözleşmelerde olabilir....
Her ne kadar, “sözleşmenin feshine ilişkin” muarazanın önlenmesi konusunda açılan dava, davacı yararına sonuçlanıp, kesinleşmişse de, davacı ..., “tahrifat yapılmış reçeteleri kuruma fatura ettiği” sabit olup, davalı kurumun, sözleşmenin feshini düzenleyen yukarıda belirtilen hükme aykırı davranıldığı gerekçesi ile sözleşmeyi feshetmesinde, tazminat ödemesini gerektiren kusurlu bir davranışı bulunmamaktadır. Fesih hakkının kötüye kullanıldığından da söz edilemez....
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı şirket ile davalılar arasındaki bayilik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak, dava dışı şirket ile yapılan temlik sözleşmesi uyarınca sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maddi tazminat ve haksız tahsil edilen tutarların davalılardan tahsili ile temlik alan sıfatıyla davacıya verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalılar vekilince dava dışı temlik eden şirket ile imzalanan 01.07.2009 ve 01.07.2010 tarihli bayilik sözleşmelerinin 01.06.2012 tarihli noter ihtarları ile fesh edildiğini ileri sürmüştür. Bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu değildir....