. - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasındaki 01.09.2008 tarihli hizmet alım sözleşmesi gereğince müvekkilinin edimini eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalı tarafça bir kısım hak edişlerin ödenmediğini ve 06.03.2009 tarihinde sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle müvekkilinin kâr kaybına uğradığını ileri sürerek, şimdilik 20.000,00 TL istihkak alacağının ve 20.000,00 TL yoksun kalınan kâr tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı tarafın sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle haksız feshe dayalı kâr mahrumiyetine ilişkin tazminat isteminin reddine, davacının ödenmeyen istihkak alacağının 1.861.393,36 TL olduğu gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL istihkak alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir....
Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, taraflar arasında bağıtlanan 13.06.2013 tarihli sözleşmenin davalının haksız feshi sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek, 472.000,00.-TL tutarındaki sözleşme bedelinin fesih tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, davacının haksız fesih iddiasının kabul edilemeyeceği ve buna dayalı tazminat isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....
Karşı davada davacı taraf, sözleşmenin feshi ile birlikte, öncelikli olarak yükleniciye devredilen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini, bu talebin kabul edilmemesi halinde, 18.02.2010 tarihli ek tasfiyeye ilişkin hükümleri uyarınca, yükleniciye devredilen bu bağımsız bölümlerin tespit edilecek rayiç bedellerinin tasfiyeye dahil edilmesini ve böylelikle tarafların alacak ve borçlarının belirlenmesini, tasfiye sonucunda alacaklı çıkmaları halinde, bu alacakları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmişlerdir. Görüldüğü gibi, karşı davacı tarafın bu talebi alacak istemine ilişkin olup, sözleşmenin feshi nedenine dayalı olarak herhangi bir tazminat isteminde bulunmamışlardır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin süresinden önce haksız feshi iddiasına dayalı olarak açılmış kar kaybından kaynaklı maddi tazminat, denkleştirme(portföy) tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14....
Acenteliği Sözleşmesi bulunduğu ve davacı henüz işe başlamadan davalı tarafça sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin 13. maddesinde fesih hallerinin düzenlendiği, yine aynı maddede acentenin feshe itiraz edemeyeceğinin ve tazminat talep edemeyeceğinin belirtildiği, sözleşmenin bu madde dolayısıyla genel işlem şartlarından fiili tekel kapsamına girdiği ve feshin anılan madde uyarınca haklı olmadığı;ancak davacının fesih sonrasında teminatını geri aldığı, eğitim seminerlerine gidilmiş olmasının maddi zarar olarak değerlendirilemeyeceği, her hangi bir kar kaybının bulunmadığı ve maddi zararın oluşmadığı, yine tarafların özgür iradesi ile düzenlenmiş sözleşmenin feshi halinde manevi tazminat istenemeyeceği, manevi tazminatın koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesince; dava dışı Zımmer Inc. ile düzenlenen sözleşmenin anılan şirket tarafından fesih edilmesi nedeniyle davalı şirketin, davacı ile arasındaki 15.07.2008 tarihli bayilik sözleşmesini fiili imkansızlık nedeniyle sonlandırdığı, bayilik akdinin sona erdirilmesinde davalının haksız olduğundan söz edilemeyeceği, hal böyle olunca, davacının sözleşmenin erken sonlanması nedeniyle kar mahrumiyeti; sözleşmeye uyulmaması nedeniyle kar kaybı, haksız fesih nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nin 353/(1).b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden karar verilmesine, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshi nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir....
Dava sözleşmenin tek taraflı haksız feshi nedeniyle sözleşmede belirlenen ihbar süresi için alacak talebine ilişkindir Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13. maddesinde belirlenen 3 aylık süre haklı bir neden olmadan yapılan feshi düzenlemektedir. Bunun dışında sözleşmenin taraflarından biri karşı tarafın haksız eylemi nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshetmesi halinde 3 aylık ihbar süresine bağlı kalınmayacak, bu nedenle davacı bu süre için alacak talebinde bulunamayacaktır. Davalı vekilince, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği savunulmuş olmasına rağmen bu konu yeterince araştırılmamıştır. Bu nedenle mahkemece, davalının sözleşmeyi haklı nedene dayalı olarak feshettiği iddiası araştırılarak sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin anlaşılması halinde davacının talep hakkı olmayacağı dikkate alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında akdedilen 20/04/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesinden kaynaklı sözleşme kapsamında sözleşmenin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart bedeli, fatura bedeli ile fazla ve kapsam dışı yapıldığı iddia edilen iş bedelinden kaynaklı alacak davasıdır. UYAP üzerinden incelenen ... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne ait 2020/... Esas sayılı dosyasında da; dosyamız davalısı ... tarafından dosyamız davacısı ... aleyhine aralarında akdedilen 20/04/2018 tarihli Danışmanlık Sözleşmesi kapsamında yüklenici dosyamız davacısının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasına dayalı anlaşmanın dosyamız davalısı tarafından haklı olarak feshedilmesi nedenine dayalı cezai şart ve menfi tazminat istemli 13.02.2020 tarihinde dava açıldığı ve davanın derdest olup duruşmasının 24/05/2021 tarihine erteli olduğu anlaşılmıştır....
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, davalı tarafından sözleşmenin feshedildiği, davacı şirketin de sözleşmenin feshine dayalı olarak iş bu tazminat davasını açtığından, sözleşmenin feshi konusunda taraf iradelerinin birleştiği, davacı şirketin noter masraflarıyla birlikte inşaat yapımına başlaması için bir takım masraflara katlandığı, noter sözleşme ve vekalet masrafı olarak 1.481,56 TL. harcandığı, davacının komisyoncuya ödediği paranın davacı şirkete iade edildiği, inşaatın yapılabilmesi için mimari projesi yapılıp inşaat ruhsatı alındıktan sonra proje bedeli ödeneceği, henüz inşaat ruhsatı alınmamış olup, projelerin tasdikli olmadığı, bu nedenle proje bedelinin ödendiği kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmediği, mahrum kalınan kârın elde edilebilmesi için proje masrafı yapılması gerektiği, henüz inşaatta kullanılmış bir kereste bulunmadığı, etüt çalışmalarıyla...
Bozma Kararı Dairemizin 31.10.2017 tarih, 2016/8783 E. ve 2017/5900 K. sayılı kararıyla dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de, derdestlikten söz edilebilmesi için davaların taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekmektedir. Oysa, Adana 3. İş Mahkemesinin 2015/469 E. sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan dava, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen işçinin rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan tazminat, işbu temyize konu dava ise, 6102 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesi ve devamı maddelerinin haksız rekabet hükümlerine dayalı tespit, men ve tazminat istemine ilişkin olup, davaların konularının farklı olması nedeniyle derdest bir davanın varlığından söz edilemeyeceğinden yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. C....