Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, davacının kira sözleşmesini feshetme hakkı olmadığını, sözleşmenin 18/10/2010 tarihinde süresiz hale geldiğini ileri sürüp davanın reddini savunmuştur. Mahkemece şartları oluştuğundan kiralananın tahliyesine karar verilmiştir. Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 18/10/2000 başlangıç tarihli ve on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralananın niteliğine göre sözleşme B.K.'nun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabidir. Sözleşmenin 2. maddesinde “ Sürenin sona ermesinden 1 ay evvel taraflardan biri sözleşmeyi feshettiğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmedikçe, sözleşme aynı şartlarla ve aynı süre için uzatılmış sayılacaktır." düzenlemesine yer verilmiş olup, bu düzenleme ile taraflara 10 yıllık sürenin bitiminden 1 ay önce fesih iradesini bildirmediği takdirde sözleşmenin aynı koşullarda 10 yıl daha uzatma hakkı tanınmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, akde aykırılık nedeniyle akdin feshi ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının müvekkiline ait binanın üst kat dış duvarını reklam panosu asmak için kiraladığını, kira sözleşmesinin 4.maddesinde; davalının kiralanan yerde reklam panosu asabilmek için resmi makamlardan gerekli izinleri alıp kiralayana ibraz edeceğinin kararlaştırıldığını, söz konusu izin ve belgelerin çekilen süreli ihtara rağmen ibraz edilmediğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir....

      Yerel Mahkemece feshi ihbarın süresinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkeme aynı gerekçe ile önceki kararında direnmiştir. Dava konusu taşınmazın arsa nitelikli ve 1.5.2005 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesiyle belirsiz süreli olarak kiralandığı, feshi ihbarın 26.04.2007 tarihinde 1.11.2007 tarihi itibariyle yapıldığı ve davanın 7.12.2007 tarihinde açıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, feshi ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Kiralanan arsa niteliğinde olup kira süresi de belli olmadığından uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'nun 262.maddesine göre çözümlenmesi gerekir. B.K.'nun 262.maddesine göre taraflar aksini kararlaştırmamış ise ve o yörede feshi ihbarın zamanını tayin için bir adet yok ise altı aylık bir sürenin sonu için en az üç ay evvel yapılması gereken ihbarla akit feshedilebilecektir....

        SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kiralananın tahliyesi, sözleşmenin feshi - şerhin kaldırılması davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz edilmiş, davanın niteliği gereği duruşma isteminin reddiyle temyiz incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, dosyanın...

          Öncelikle, somut olayın uyuşmazlığa etkili yönlerinin ve ilgili yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır. Mülkiyeti Hazineye, kullanımı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait olan taşınmaz, davalı tarafından 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 1. ve 12. maddeleri uyarınca ihale ile ve ihale sonucu ihale şartnamesinde öngörülen şartlarla kantin olarak kullanılmak üzere 26.03.2012 tarihinden 26.03.2013 tarihine kadar davacı tarafa kiralanmıştır. Davalının 09.04.2013 tarihli yazısı ile de kira sözleşmesinin 26.03.2013 tarihi itibariyle sona erdiği, taşınmazın 01.04.2013 tarihinde Beltur A.Ş’ye kiralandığı belirtilerek sözleşmenin 13. maddesi gereğince dava konusu taşınmazın tahliyesi talep edilmiştir. Bu yazı 12.04.2013 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir....

            İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; kira süresi bittikten sonra davacı tarafından taşınmazların kullanılmaya devam edildiği, bu nedenle kira sözleşmesinin belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştüğü, özel hukuk hükümlerine göre düzenlenmiş bir kira sözleşmesi olması nedeniyle kira sözleşmesinin feshinin ve taşınmazın tahliyesinin özel hukuk hükümleri uyarınca yapılması gerektiği, bu nedenle davalı idarece kira sözleşmesinin feshi için özel hukuk hükümleri uyarınca adli yargıda açılacak olan davada bir karar aldıktan sonra işlem tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, böyle bir karar alınmadan, idarece tek taraflı olarak sözleşmenin feshi ve taşınmazların tahliyesi yönünde tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....

              , davalı idarece dava konusu taşınmazın tahliyesi için … tarih ve … sayılı yazısı ile davacıya bildirimde bulunulduğu, akabinde tahliyenin gerçekleşmemesi üzerine taşınmazın tahliyesi için Etimesgut Kaymakamlığına … tarih ve … sayılı talep yazısının gönderildiği, Etimesgut Kaymakamlığının … tarih ve … sayılı tahliye kararı doğrultusunda davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı ile taşınmazın 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre tahliyesinin istenildiği anlaşıldığından, usulüne uygun olarak tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir....

                Davacının kendi kiracısı ile düzenlediği kira sözleşmesi usulüne uygun olarak feshedilmediğinden veya kiracının tahliyesi için tahliye davası açılmadığından sözleşme tüm hükümleri ile geçerli olup tarafları bağlar. Kiralayan tarafından düzenlenen tek taraflı feshi ihbar ile kira sözleşmesinin sona erdirilmesi ve buna bağlı olarak davalı alt kiracının fuzuli şagil olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Davacı kendi kiracısına yönelik akdin feshi ve tahliye davası açtığından veya sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğinden bahsetmemiştir. Bu durum karşısında alt kiracı olan davalının kullanma hakkını yitirdiğinden söz edilemeyeceğinden davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru değildir. Öte yandan, kabul şekline göre de davalı aynı zamanda taşınmazın ¼ paydaşı olan dava dışı Hızır Hacasüleymanoğlu’nun da kiracısı olup davalının bu paya yönelik kiracılığının devam ettiğinin nazara alınmaması da doğru değildir....

                  Kiralanan taşınmazın kira sözleşmesinin feshi, kira parası ödenmediğinden bahisle kiraya veren hazine tarafından başkanlık makamının 21.03.2016 tarihli oluru ile uygun görülmüştür. 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi ve Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 89. maddesine göre 08.03.2017 tarihinde kiracının kiralanan taşınmazdan tahliyesini sağlanmıştır. Taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin 14.maddesinde kiralanan taşınmazın geç teslim edilmesi halinde son ödenen cari yıl kira bedelinin %1'i oranında ceza ödeneceği kararlaştırılmış olup bu düzenleme geçerlidir ve tarafları bağlar. İta Amirinin oluru ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshine karar verilmiş ise de, bu kararın her hangi bir ilama bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi durumunda kiracının tazminat ve cezai şart ile sorumlu tutulabilmesi için öncelikle feshin davacı İdare yönünden haklı nedene dayanıyor olması gerekir....

                  Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının 2.8.1993 başlangıç tarihli ve 15 yıl süreli sözleşme ile davacıya ait hastanede kiracı olduğunu, hastanenin bütün teçhizat ve teferruatlarıyla birlikte kiralandığını ve hasılat kirası hükümlerine tabi olduğunu, sözleşmenin süresinin 2.8.2008 tarihinde sona erdiğini ve kiralananın tahliyesi için yasal sürede icra takibi yapıldığını, davalının tahliye emrine taşınmazın 6570 Sayılı Kanuna tabi olduğunu ve bu yasada sayılı olan tahliye sebeplerinden birine dayanarak tahliye isteyebileceğini bildirerek itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalı vekili kiralananın işletme ruhsatının kiracı adına olduğunu, taşınmazın 6570 Sayılı Kanuna tabi olduğunu ve davanın reddini savunmuştur. Davada dayanılan ve hükme esas alınan 2.8.1993 başlangıç tarihli ve onbeş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu