Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''taraflar arasında imzalanmış bir hizmet sözleşmesi bulunduğu ve davacıların sözleşme bedelinin önemli bir kısmını ödedikleri, sözleşmenin salonda nikah töreni düzenlenmesi amacıyla imzalanmış olup, davacının kusuru olmaksızın nişanın bozulduğu, sözleşme tüketici mevzuatı çerçevesinde değerlendirildiğinde, çok küçük harflerle yazılı olduğu ve matbu şekilde hazırlandığı, sözleşmenin tüm maddelerinin davacı tarafla müzakere edildiği hususunun dosya kapsamına göre sabit olmadığı, bu tespit karşısında sözleşmenin tüketici mevzuatına uygun olmadığı ve davacıların sözleşmenin iptali yönündeki taleplerinin kabulü ile ödedikleri bedelin kendilerine iadesinin mümkün görüldüğü ancak davalının sözleşme hiç yapılmamış olsaydı uğramayacağı (menfi) zararı var ise davacıdan talep edebileceği, bu kapsamda davalının menfi zararının olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak davalının iptal bildiriminden...
Davacı sözleşmenin ifa imkansızlığı sebebiyle iptalini ve menfi zararını talep etmiştir. Bu zarar borçlar kanunu gereğince sözleşmeyi fesheden tarafa tanınmış bir haktır. Davacının kendi kusuru olmaksızın sözleşmenin ifa imkansızlığına sebep olan davalıların bu sözleşmenin gereği gibi ifa edilseydi daire satışlarından kazanacağı bedeli menfi zarardır. Davacı süresinde alamadığı daireler nedeniyle ilerde alabileceği gelirinden mahrum kalmıştır. Menfi zararın kapsamı sözleşmede yazılı davacının uhdesine düşen dairelerin toplam bedelinin dava tarihi itibariyle satışından elde edilecek gelirini kapsamaktadır.. Bu miktar raporda 589120,26 TL olarak hesaplanmıştır....
Eldeki davada sözleşmenin yüklenicinin kusuru ile feshi sebebiyle oluşan olumsuz zararın tahsili talep edilmektedir. Borçlar Kanunu’nun 106 ve 108. maddeleri gereğince sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf menfi zararını isteyebilir. Yargıtay içtihatları ve doktrinde olumsuz zarar akdin ifa edileceğine güvenilerek yapılan masraflar ve kaçırılan fırsat olarak tanımlanmaktadır. Kaçırılan fırsat ise, eksik bırakılan işlerin yeniden yapım bedeli ile birinci ihalede en yakın fiyat arasındaki farktan ibarettir. Sözleşmede fesih halinde menfi zararın ne şekilde hesaplanacağına dair hüküm bulunmadığından kural olarak menfi zararın belirtilen şekilde hesaplanması gerekir. Ancak kural bu şekilde olmakla birlikte, ikinci ihalenin makul süre geçtikten sonra yapılması halinde ihale makamının kusuru ile yüklenicinin zararı artacağından bu zarardan davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....
Eldeki davada sözleşmenin yüklenicinin kusuru ile feshi sebebiyle oluşan olumsuz zararın tahsili talep edilmektedir. Borçlar Kanunu’nun 106 ve 108. maddeleri gereğince sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf menfi zararını isteyebilir. Yargıtay içtihatları ve doktrinde olumsuz zarar akdin ifa edileceğine güvenilerek yapılan masraflar ve kaçırılan fırsat olarak tanımlanmaktadır. Kaçırılan fırsat ise, eksik bırakılan işlerin yeniden yapım bedeli ile birinci ihalede en yakın fiyat arasındaki farktan ibarettir. Sözleşmede fesih halinde menfi zararın ne şekilde hesaplanacağına dair hüküm bulunmadığından kural olarak menfi zararın belirtilen şekilde hesaplanması gerekir. Ancak kural bu şekilde olmakla birlikte, ikinci ihalenin makul süre geçtikten sonra yapılması halinde ihale makamının kusuru ile yüklenicinin zararı artacağından bu zarardan davalının sorumlu tutulması mümkün değildir....
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur....
Davacı yan vekili tarafından açılan işbu davada Konya ili, Ilgın/Yunak-Hortu ilçesi 2016 Yılı Ilgın-Yunak- Hortu Mahalleleri Kanalizasyon İnşaatı İşinin 12.07.2016 tarihinde en uygun teklifi veren davalılara yapılması ve fakat işin eksik yapılması ve uyarılara rağmen tamamlanmaması nedeniyle sözleşmenin feshi ve yeniden yapılan ihale nedeniyle tespit edilecek her türlü zarar ve ziyanın davalılardan tazmini talep edilmiş olup, dosyaya alınan her üç heyet raporda da davacının işbu ihalenin feshinden sebep menfi bir zararının yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre oluşmamış olduğu belirlenmiş, raporlarda da ifade edildiği üzere bu meyanda davacının menfi zarar talep edemeyeceği vurgulanmış, raporların birbirini teyit etmesi ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle davacının ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiştir.'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
(Özkaya, Eraslan; Vekâlet Sözleşmesi ve Kötüye Kullanılması; s. 866) Davacının talebi 6098 sayılı TBK m. 512'de düzenlenmiş olan menfi zarar kapsamına giren zararlara ilişkin değil sözleşmenin feshedildiği 28.11.2018 tarihinden sözleşmenin olağan bitiş tarihi olan 10.04.2022 tarihine kadar davacının yoksun kalacağı kâra ilişkin müspet zararlara ilişkindir. Bu nedenle gerek 6102 sayılı TTK m. 102/II'nin yollamasıyla 6098 sayılı TBK m. 512'ye göre gerekse menfi ve müspet zarar konularında Yargıtay'ın yukarıya alıntıladığımız yerleşik kararlarına göre davacının müspet zarar talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir....
Davacı tarafça, teminatın iadesi, ödenmeyen 8 günlük hakediş bedeli ve sözleşmenin haksız feshi dolayısıyla eldeki dava açılmış, yargılama aşamasında teminat mektuplarının iadesi dolayısıyla teminat mektupları ile ilgili bir talepleri bulunmadığı yönünde davacı vekili tarafından beyanda bulunmuştur. Öncelikle, sözleşmenin davacı şirketin kusuru olmadan feshedilmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın niteliği ve miktarı üzerinde durulması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar, müspet zarar olabileceği gibi menfi zarar da olabilir. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder....
Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve ... uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müsbet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müsbet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir....
a ait olan 15 numaralı daireyi yine danışıklı bir şekilde beş yıllığına kiraya verdiğini, tespit yaptırıldıktan sonra bir kısım dairelerin balkon korkulukları, pimapen pencere ve kapılarının söküldüğünü ileri sürerek, sözleşmenin ileriye etkili feshi ile yüklenicinin edimine göre devri gereken bağımsız bölümün tespiti, müdahalenin men'i, ... için 5.000,00 TL, ... için 2.000,00 TL kira bedelinin ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshi nedeniyle 2.000,00 TL müspet zarar ve ayıplı işler bedelinin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 658.648,75 TL'ye artırmıştır. Asli müdahil vekili, sözleşmenin süresinde bitirilmediğini, müvekkilinin sözleşmenin iptali ile doğrudan ilgisi bulunduğunu ileri sürerek, sözleşmenin iptalini talep etmiştir....