Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada akdin feshi sonucu yeniden ihale yapılmasından doğan zararın ödenmesi istenildiğinden bu zarar, menfi (olumsuz) zarardır. Mahkemece akdin feshinde davacı haklı bulunmuş, davalı temyiz etmedeğinden ve davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmakla fesih konusunun kesinleştiği kabul edilerek davacının zarar istemi incelenmiştir. Hükme dayanak bilirkişi raporunda, davacının menfi zararı en uygun teklifin tutarıyla davalının sözleşme bedelleri arasındaki farkların toplamıyla hesaplanmıştır. Oysa bu hesap biçimi az yukarda değinilen menfi (olumsuz) zarar hesabına uygun değildir....

    Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.Y15HD 2020/1406 : 2021/2835 Bu noktada bir dava türü olarak itirazın iptali dava türüne dair bir değinmede bulunmak gerekmektedir....

      Taraflar arasındaki karşılıklı ihtarlara bakıldığında sözleşmenin feshine dair bir irade beyanına rastlanılamamıştır. Esasen sözleşmenin feshedilmemiş olduğu Yerel Mahkemenin de kabulündedir. Talep edilen kar mahrumiyeti sözleşmenin devam ettiği süre içinde kaldığından, dava tarihinden önce sözleşmenin kendiliğinden sona ermiş bulunması da kar mahrumiyeti istenmesine engel teşkil etmez. Bu durumda Mahkemece davacının talebinin bu ilkeler çerçevesinde kar mahrumiyetinin müspet zarar olarak nitelendirilip değerlendirilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle menfi zarar olarak nitelendirilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

        Asansör ve Makine San.Ltd.Şti. yüklenici, diğerleri kefil olarak sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı-iş sahibi 04.04.2008 tarihli ihtarında, ek sözleşmede belirtilen tarihlerde dahi asansörlerin yapım işinin tamamlanmadığından bahisle, sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Eldeki bu davada, eksik bırakılan işlerin yapım bedeli ile sözleşmedeki gecikme halinde ödenmesi kabul edilen cezai şartı istemiştir. Kural olarak, sözleşmeyi fesheden taraf BK'nın 96 ve 108. maddeleri hükmünce, menfi zararlarını isteyebilir. Menfi zarar, akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zarara ilişkindir. Sözleşmenin feshi halinde, sözleşme ortadan kalktığından sözleşmeye dayanılarak zarar istenemez. Bir başka anlatımla, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan müspet zarar fesih halinde talep edilemez. Eksik imalât bedeli akdin ifasına yönelik olumlu zarar niteliğinde olduğu gibi, aktin süresinde ifa edilmemesi nedeni ile kararlaştırılan ceza da ifaya ekli olup fesih halinde istenemez....

          Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s.427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

          Menfi zarar yönünden; Menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar--------- düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur....

            Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların tamamı, karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer bir anlatımla borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın menfi zararını talep etme hakkı vardır. Menfi zarar kapsamında bulunan harcamalar ise, feshin haklılığı yanında, sözleşmenin imkansızlığı halinde dahi bu imkansızlıkta kusuru olmayan tarafın talep edebileceği kalemlerdendir....

              Gıda San. ve Tic. AŞ hakkında itirazın iptali davasının açıldığı, aynı taraflar arasında aynı hukuki ilişkiye dair görülmekte olan itirazın iptali davasında zaten sözleşmenin geçerliliği ve davacının alacaklı olup olmadığının tesbitinin gerektiği, karşı dava ile ve menfi tespit davası yoluyla sözleşmenin geçersizliği ve davacıya borçlu olunmadığının tespiti yönünde dava açmakta hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile açıldığı tarihte menfi davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine, yasal koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Söz konusu masraf tahsili sözleşme nedeniyle uğranan, sözleşme yapılmasaydı uğranmayacak olan olumsuz anlamdaki (menfi) zararı ifade etmektedir. Menfi zarar tazmini isteği ise, sözleşmeye konu taşınmazda davacı yüklenicilerin hiç inşai faaliyette bulunmadıkları da gözetildiğinde, aynı zamanda sözleşmenin feshinin de istendiği anlamına gelmektedir. Bu durumda, eldeki davanın açılması ile birlikte tarafların sözleşmenin feshi konusundaki iradelerinin birleştiği söylenebilir. Yargılama sırasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri ile fesih ve azil belgeleri çerçevesinde; davalı arsa sahiplerinin sözleşmenin feshinde haklı olmadıkları, bilakis yüklenicilerin haklı oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda yüklenici taraf sözleşmeden kaynaklanan menfi zararının tazminini istemekte haklıdır....

                Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Başka bir deyişle müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır....

                  UYAP Entegrasyonu