TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 28/03/2019 NUMARASI : 2017/954 ESAS - 2019/272 KARAR DAVA KONUSU : Sözleşmenin İfa Edilmemesinden Kaynaklanan KARAR : Davacı tarafından davalı aleyhine Konya 1....
da ancak yüklenicinin acz içinde bulunduğundan taahhüdünü yerine getiremeyeceğini yazılı olarak .../... bildirmesi halinde mümkün olduğu, davacının böyle bir sebep ileri sürmeden tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetme yetkisi olmadığından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği ve davalının teminat mektubunun paraya çevrilip tahsil edilmesinde haklı olduğu, davacının feshi haksız olduğundan sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararı talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Binaların bitirilmiş olması halinde getirmesi beklenen kira geliri kaybı, geciken ifa nedeniyle ifaya bağlı ceza (BK.m.158/II.), seçimlik ceza (BK.m.158/I), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacak kalemlerindendir. Somut olay bu hukuki ilke ve açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; sözleşmenin ifası için gecekonduların yıkılarak kiraya çıkıldığı anlaşılmakla, gecekonduların enkaz bedeli ile oturulan eve ödenen kira bedelinin menfi zarar kapsamında olduğunun kabulü gerekir....
Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder. Somut olayda davacı sözleşmenin feshi nedeniyle müspet zararını talep etmiş olup, davacı satıcının, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak sözleşmeyi feshettiği için ancak menfi zararını talep edebileceğinden, müspet zararı talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. O nedenle davacı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu husus Borçlar Kanununun 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....
MAHKEMESİ Dava, hizmet sözleşmesine konu işin özenle ifa edilmemesinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. ....02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun ....maddesiyle ... Yasasının ....maddesinde yapılan değişiklik uyarınca 01.03.2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan iş bölümü kararının ... ....... Dairesi için Borçlar Kanunun ikinci kısmında yer alan sözleşmelerden (istisna akdi hariç akdin muhtelif nevilerinden) kaynaklanan davalar bakımından Sulh ve Asliye ayrımının yapılmadığı ve incelemenin bu nedenlerle ... ....... Dairesince yapılacağından uyuşmazlık konusu dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
-K A R A R- Davacılar vekili, müvekkili arsa sahipleriyle davalı yüklenici arasında düzenlenen 08.....1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine göre, sözleşme tarihinden itibaren ... ay içinde yapı ruhsatı alınarak müvekkiline ait dairelerin 36 ayda tesliminin kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca inşa edilecek dairelerin %41'inin müvekkiline ait olduğunu, yüklenicinin sözleşmeyi ifa etmeyerek inşaatı eksik bıraktığını, müvekkillerince yapılacak yeni sözleşmede alacakları daire oranlarının %... olabileceğinden dava konusu sözleşmeye oranla ... daire eksik alacağını ve bunun da menfi zararı oluşturduğunu, müvekkilinin menfi zararının sözleşmenin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklandığını ileri sürerek, sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine, şimdilik 500,00 TL menfi zarar, 500,00 TL cezai şart alacağı ile her bir davacı için ....000,00 er TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). 50. Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkânsız hâle gelmesi durumunda da, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir....
Burada sözleşmenin feshedilmesinden değil borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşme hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, age., s. 427). Bu husus Borçlar Kanununun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır....
Sözleşme yapma vaadi ile güven telkin edilmiş olan tarafın sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararının karşılanması gerektiği gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilmektedir. Sözleşme yapılması düşüncesiyle yani uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarar “ menfi zarar” olup, böylelikle sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan masrafların sözleşmeyi yerine getirmeyen tarafın karşılaması kabul edilmiştir. Aksinin kabulü davacı tarafça yapılan imalatlar davalı yedinde kalacağı için sebepsiz zenginleşme sonucunu doğurur. Diğer bir anlatımla sözleşmenin yapılacağına güven duyan tarafın zararının diğer tarafça karşılanması gerekir....