WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır: burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez....

Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlemiştir....

GEREKÇE; Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Olumlu zarar (pozitiv interesse); sözleşmenin, hiç veya gereği gibi yahut vadesinde yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar olarak tanımlanabilir. Bu nedenle müsbet zarar üzerinde de durulmalıdır. Olumlu zarar, alacaklının, ifaya olan çıkarının beklentisinin gerçekleşmemesi nedeniyle uğradığı zarar olarak da tanımlanabilir. Başka bir anlatımla alacaklının malvarlığının mevcut durumu ile sözleşmenin tam ve gereği gibi yerine getirilmiş olsaydı ulaşacağı durum arasındaki farktır. Kural olarak, cebe girmesi beklenen paradır....

Somut olayda 23.05.2011 tarihli sözleşmenin 9. maddesi uyarınca maddesi uyarınca davacı iş sahibinin yerleşim yeri veya HMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Bu durumda sözleşmenin ifa yeri ve davacının yerleşim yeri olan .... mahkemeleri davaya bakmaya yetkili olup, mahkemece davanın sözleşmeyle yetkili kılınan ... mahkemesinde açılması gerektiğinden bahisle yetkisizlik kararı verilmesi yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iş sahibi vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” C. Değerlendirme 1. 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanun'un 10 uncu maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir....

      Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakta birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir. Somut olaya gelince; dosyadaki mevcut tapu kaydına göre dava konusu 135 parsel sayılı taşınmazın 3/32 payının davalı ..., 29/32 payının ise davadışı .. ... adına kayıtlı olduğu, yani dava konusu taşınmazın paylı mülkiyete tabi olduğu ve sözleşmenin ifa olanağı bulunduğu anlaşılmaktadır....

        Sözleşmenin 16. maddesinin içeriği, sözleşmenin diğer hükümleri, tarafların gerçek iradesi ve dilekçeyle talep edilen bedele ilişkin ileri sürülen gerekçelere göre davacının talep ettiği cezanın mahkemenin de kabulünde olduğu üzere seçimlik ceza olduğu açıktır. Seçimlik ceza, işin hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi halinde talep edilebilir. Bu durumda sözleşmenin tarafı ya sadece seçimlik cezayı ya da sözleşmeden kaynaklanan diğer hak ve alacaklarını talep edebilir. Alacaklı, seçimlik hakkını kullandığında artık bununla bağlıdır. Yenilik doğurucu hak niteliğinde olduğundan seçim hakkını kullanma halinde bu haktan diğer tarafın rızası olmadığı sürece vazgeçilmesi mümkün değildir. O halde yapılan tüm bu açıklamalara göre somut olayda; davacının davadan önce davalıya gönderdiği ihtarnamelerin işin ifasını istediği anlamına gelip gelmediğinin, davacının tercihini bu yönde kullanıp kullanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, garimenkul alım satımına ilişkin sözleşme gereğince alıcının satıcıya ödediğini iddia ettiği kapora bedelinin sözleşme gereğinin ifa edilmemesinden dolayı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinindir. Ne var ki, dosyanın görevsizlik kararı üzerine Dairemize gönderildiği anlaşıldığından görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 18/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, geçersiz taşınmaz alım satımına ilişkin sözleşme gereğince ödenen kapora bedelinin sözleşme gereğinin ifa edilmemesinden dolayı başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının taspiti istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay ... Hukuk Dairesinindir. Ne var ki, dosyanın görevsizlik kararı üzerine Dairemize gönderildiği anlaşıldığından görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 06/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmeden doğan para borçlarına ilişkin icra takiplerinde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesinde de takibin başlatılabileceğini, ifa yerinin tarafların açık veya kapalı iradelerine göre belirleneceğini, sözleşmede ifa yeri belirlenmediğinde kanuni ifa yerine başvurulacağını, icra takibi sözleşmeden kaynaklanan bir para borcu ise ve sözleşmede aksine bir madde yoksa para borcu alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğini, bu durumda yetkili icra dairenin alacaklının yerleşim yeri olduğunu, sözleşmede açıkça para borcunun ifa yerinin belirtilmediğini, TBK. 89....

              UYAP Entegrasyonu